English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ O ] / Obliterated

Obliterated traduction Turc

277 traduction parallèle
at that very moment the Great Death came to an end, and the shadow of the death bird was gone... as if obliterated by the triumphant rays of the living sun.
Büyük Ölüm o anda sona erdi, ve ölüm kuşunun gölgesi geçip gitti... capcanlı bir güneşin muzaffer ışıkları tarafından silinmiş gibi.
That man must be obliterated!
Bu adam yok edilmeli!
Unfortunately, fingerprints obliterated by Mr. Whitely.
Maalesef parmak izleri silinemez Bay Whitely.
Then if you looked closely enough the whole rest of the world seemed to be obliterated and shut out.
Eğer yakından bakarsan dünyanın geri kalanı mahvolmuş ve görüşün belirsizleşmiş gibi olur.
OBLITERATED, FINISHED.
Yanılıyorsam, bekle de gör.
He has muscles, yes, but his bones were crushed, obliterated!
Çok kaslı bir vücudu var ama kemikleri paramparça olmuştu.
And they have obliterated their tracks.
Belki de yolda kaybolmuşlardır.
In only a little more than a century in New York's Central Park the inscriptions on that obelisk have been almost totally obliterated.
Sadece, bir yüzyıldan biraz daha fazla bir sürede dikilitaşın üzerindeki yazıtların neredeyse tamamı silindi.
Colony Cestus III has been obliterated, Mr. Spock.
- Cestus III mahvoldu.
You will be obliterated.
İnfaz edileceksiniz.
And an Arctic storm appeared and obliterated the whole scene.
Ve sonra beklenmedik bir fırtına ortaya çıkıp tüm işleri bozuyor.
Number 4 shield obliterated.
4. kalkan yok edildi.
The rest, the other girls - all that was swept away, obliterated.
Tüm geriye kalan kadınlar benim için yok olup uçtu artık.
Please place your body so that all points are obliterated.
Lütfen oturuşunuzu, ekrandaki noktalara göre ayarlayınız.
And in the turmoil of a titanic battle of the elements, the sun is finally obliterated.
Ve doğa güçlerinin bu muazzam savaşının yarattığı bu kargaşada, güneş sonunda mağlup oluyor.
Unfortunately, the first letter of your married signature has been almost obliterated by a grease spot.
Neyse ki şimdi taşıdığınız adın imzasında, ilk harf yağlı bir lekeyle silinmiş.
He'II have to be civilized... not this beast who's been endowed with intelligence... and obliterated the harmony in the world... and brought about total destruction... just by disturbing nature's equilibrium.
O, uygar olacak.. Zeki bir hayvan değil! Dünyanın uyumunu bozan biri değil!
The camp has been obliterated.
Kamp yok olmuş.
In their madness, they obliterated a civilization.
cılgın şekilde bir medeniyeti yok ettiler.
Her remains were burned, her works obliterated her name forgotten.
Kalıntıları yakıldı, çalışmalarını yokettiler.. İsmi unutuldu..
For instance, if south-east Asia were to be obliterated by a nuclear attack, Norm would have to push a peanut up Boylston Street with his nose.
Mesela, eğer Güneydoğu Asya nükleer bir saldırı sonucu yok olursa Norm, bir yerfıstığını burnu ile Bolyston Caddesi'ne kadar itlemeli.
All traces of horses obliterated.
Bütün at izleri silinmiş.
Once and for all, I have obliterated you.
Kati olarak seni siliyorum.
Destroy him Galvatron, now, or you yourself shall be obliterated.
Yok et onu Galvatron, hemen, yoksa sen yok edileceksin.
An entire planet obliterated, but for a few acres of trees and a building.
Tüm gezegen yok edilmiş, sadece birkaç dönümlük ağaçlık ve bir yapı kalmış.
The house has been obliterated.
Ev yok edildi.
The viscount has been completely obliterated.
Vikont tamamen yokoldu.
Prints might have been obliterated prior to your arrival.
İzler siz gezegene varmadan silinmiş olabilir.
But I recall you mentioning he'd already obliterated his records there so why return?
Ama oradaki tüm kayıtlarını sildiğini söylediğinizi hatırlıyorum neden dönsün ki?
Hold on, this isn't some species that was obliterated by deforestation or the building of a dam.
Burada, ağaçlar kesildiği için... ya da baraj yapıldığı için yok olan türlerden bahsetmiyoruz.
You've obliterated me with an eraser.
Sadece ben burada yokmuşum. Beni silmişsiniz,... bir silgiyle siler gibi.
I have come to warn you. For I cannot let this world be obliterated.
Bu dünyanın yıkılmasına izin veremem.
The discharge would have obliterated any evidence that it was murder.
Boşalım cinayet olduğunu gösteren tüm kanıtları yok etmiştir.
If not, the peaceable Wachatis will be obliterated.
Aksi taktirde barışsever Vaçatiler katledilecek.
Not surprising, considering how many of them he obliterated.
Şaşırtıcı değil, kaç tane nadir hayvanı yok ettiği düşünüldüğünde.
Everything organic has basically been obliterated.
Organik olan herşey iz bırakmadan yok olmuş.
Obstacles obliterated, nuisances eradicated, bothersome limbs removed and tutelary dentistry.
Tecrübeli firma. Her türlü engel ortadan kaldırılır, belalar defedilir, can sıkıcı uzuvlar kopartılır, koruyucu dişçilik yapılır.
The whole town is being obliterated.
Tüm şehir yok olacak.
An armada obliterated the tribble homeworld.
Ağır silahlı bir donanma tribble yaratıklarının ana gezegenini yok etti.
Remember, it was humans who organized the war against their masters, humans who finally obliterated them.
Unutma, efendilerine karşı yapılan savaşı insanlar düzenledi onları yok eden insanlar.
Liz, the very picture of teenage perfection, obliterated by perversion?
Liz, gözde gençkız, azgınlığı yüzünden mi, öldü?
Liz Purr, the picture of teenage perfection obliterated by perversion.
Liz Purr, kusursuz genç kız azgınlığı yüzünden öldü.
Should we continue to fight not only would the Japanese nation be obliterated but human civilization would be extinguished
Savaşmaya devam etmiş olsaydık... yalnızca Japon ulusu mahvolmuş olmayacaktı... aynı zamanda uygarlık da yok olacaktı.
If Yankee bastards play their war games... border guards will be obliterated.
Yanki piçleri savaş oyunlarını oynadığında biz sıfır olacağız. Sıfır.
He not only obliterated it with his actions, he overtly humiliated her - - disgraced her, if you will.
Bunu sadece hareketleriyle mahvetmekle kalmadı, aynı zamanda bu kadını gereğinden fazla aşağıladı - -hatta rezil etti.
Goodwill we'd cultivated obliterated by his anti-American, anti-Yuletide, anti-humanity stance.
İtibarımız onun Anti-Amerikan, Noel karşıtı ve insanlık dışı tavırlarıyla sıfırlandı.
But if he strikes to my left, I'll be obliterated.
Ya solumdan vurursa, mahvolurum.
But if he strikes to my left, I'll be obliterated.
Fakat soluma vurursa, Mahvolurum.
Don't want the vows obliterated by sneezing.
Yeminleriniz hapşırıklarla kesilsin istemezsin.
She obliterated it.
O dergideki gazetecilerin her biri kendini derginin saygınlığına adamıştır.
I crashed into the telephone booth, the whole thing obliterated.
Telefon kulübesini yıktığımı gördüler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]