Ocean's traduction Turc
2,254 traduction parallèle
The sand Jane found in Sylvan's pockets - it's River sand, not ocean sand.
Jane'in Sylvan'ın cebinde bulduğu kum- - nehir kumuydu, okyanus değil.
Our young hero traveled a great many leagues, beneath the ocean's surface to find his shackled mermaid, and he had no intention of leaving without her.
Genç kahramanımız, zincire vurulmuş denizkızını bulmak için okyanusları arşınlamış ve onsuz ayrılmaya niyeti yokmuş.
Well, it's about a young deep-sea diver who's, uh, searching for pearls on the bottom of the ocean floor.
Okyanusun dibinde inci arayan genç bir dalgıcın hikâyesi.
If I were a lion, and you were a tuna, I would swim out in the middle of the ocean and freaking eat you!
Ben aslan olsaydım ve sen de ton balığı okyanusun ortasına kadar yüzer ve seni ısırırdım!
It's got an ocean view!
Deniz manzarası var!
I don't care if the ocean's not real.
Okyanusun gerçek olmaması umurumda bile değil
It's gravel, grass, ocean.
Beton, çimenler ve okyanus.
Blind and riding on the ocean's spine
Gözlerim kapalı süzülüyorum okyanusun üzerinde...
Virgo's collection of 2000... is but a small drop in an ocean of galaxies.
Virgo'da toplanmış iki bin galaksi okyanustaki küçük bir su damlası gibidir.
That's funny, because I thought I was the one who made her crawl 200 miles across the ocean floor.
Bu komik, çünkü onu okyanusun tabanında 300 km ilerletenin ben olduğumu sanıyordum.
Doc, I'm reading a chain of islands dead ahead, but there's nothing in the charts indicating any land mass, just open ocean.
Doktor, önümüzde bir ada dizisi olduğunun ölçümlerini alıyorum, ama haritalarda orada herhangi bir kara parçası olduğunu gösteren bir şey yok, sadece okyanus.
One must navigate in one's own drama or comedy until one has crossed all the paths of spiritual evolution, only then will one find the waters of the divine ocean.
Bir kişinin de kendi dramasını ya da komedisini görmesi gerekir. Spiritüel evrim yolları bir bütün olarak geçer. Tanrısal okyanus sularını ancak o zaman bulacaksınız.
He's a junkie who drove my car into the ocean, Charles.
Arabamı okyanusun dibine gönderen bir eroinman o Charles.
He's down at the beach. Staring out at the ocean.
Kumsalda okyanusu seyrediyor.
I'm sorry if I left out the part about the island being on the bottom of the ocean.
Adanın okyanusun dibini boylamış olacağı kısmını atladığım için kusura bakma.
It's just the ocean.
Sadece okyanus.
You smell like the ocean in winter.
Kış mevsimindeki bir okyanus gibi kokuyorsun.
Meaning it's not miles of ocean or barbed wire.
Yani kilometrelerce okyanus, ya da dikenli teller yok.
Cops chased him down Ocean Drive, tried to kill himself before he got arrested.
- Kendi kendini vurmuş. Polisler onu Ocean Drive boyunca kovalamış tutuklanmadan önce kendini öldürmeye çalışmış.
So, don't forget We're seeing Helen Stellar Tonight over in Ocean City That's right!
Neyse bu gece Ocean City'de Helen Stellar'ı görmeye gideceğiz.
But they are no longer at the top of the ocean's food chain, a place now disputed by the two greatest predators of this era.
Ancak okyanustaki besin zincirinin en üstünde fazla kalamadılar. Şimdi bu yer iki büyük avcı tarafından paylaşılamamaktadır.
He's an ocean activist, big-time.
Yüksek düzeyde okyanus eylemcisiymiş.
He's an ocean activist nut job from seattle.
Dante Pavan. Seattle'dan aptal bir okyanus eylemcisi.
Dante pavan, he's an ocean activist nut job from seattle.
Danta Pavan, Seattle'dan aptal bir okyanus eylemcisi.
Nothing like flying across the ocean at 80 knots to get the blood going.
80 mil hızla, kan akışını hissederek okyanus boyunca uçmak gibisi yoktur.
"An ocean's depth can't compare with the depth of friendship within our class."
Karşılaştırılamaz okyanusun derinliği aramızdaki dostluğun derinliğiyle.
"Anh ocean's depth can't compare with the depth of friendship within our class."
Karşılaştırılamaz okyanusun derinliği aramızdaki dostluğun derinliğiyle.
Like other of the planet's deserts,... the Chilean desert is an ocean of buried minerals.
Gezegendeki diğer çöller gibi, Şili çölü de minerallerle örtülü bir okyanus.
Yes. What is the world's largest ocean?
Dünyanın en geniş okyanusu hangisidir?
And then report back here ready to sail across God's vast ocean where we will meet our enemy and kill them all.
Sonra buraya dönün düşmanımızla tanışıp hepsini öldüreceğimiz Tanrı'nın uçsuz bucaksız okyanusuna açılmaya hazır olun.
That gunny with the ocean of hair.
- Kim? Denizden çıkmış gibi saçları olan.
But remove the ocean around Hawaii and something strange is revealed - a chain of mountains stretching along the sea bed
Sıcak bölge, Pasifik levhasında ve Dünya'nın kabuğunun üzerinde Hawaii'nin bulunduğu kısmında bir delik açtı.
But it's not only salt that gets left behind when an ocean evaporates.
Ama okyanus buharlaştığında geriye kalan sadece tuz değildir.
Shallow seas are the most biologically productive part of the ocean.
Sığ denizler, okyanusun biyolojik olarak en verimli kısmıdır.
This whole mountainside is covered in salt that's oozed upwards from deep inside the Earth the remains of a long lost ocean.
Yamacın tamamı tuz ile kaplanmış dünyanın derinliklerinden yukarı doğru sızmış uzun zaman önce kaybolmuş bir okyanusun kalıntıları.
But remove the ocean around Hawaii and something strange is revealed - a chain of mountains stretching along the sea bed
Ancak Hawaii'nin etrafındaki okyanusu kaldırırsak, tuhaf bir şey ortaya çıkar. Deniz yatağı boyunca 5.000 kilometre uzanan bir dağ sırası.
Christopher Columbus visited these shores at an important moment in European history. easier routes to the riches of Asia. because he reckoned he knew a shortcut route to the Far East. he'd been keeping a close eye on the winds. so sailors here were sometimes forced into the open ocean. the winds seemed to be always blowing in the same direction -
Christopher Columbus bu kıyıları Avrupa tarihinde önemli bir anda ziyaret etti. 15. yy.'da Avrupa ulusları, Asya'nın zenginliklerine varan daha kısa, daha kolay rotalar bulmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Christopher Columbus'un bir planı vardı.
There's more energy in the top 3 metres of the ocean than the whole of the atmosphere - enough to power America for 50 years. the ocean is constantly influencing the wind a principle that is graphically demonstrated each year. the ultimate example of the violent partnership
Okyanusun ilk üç metresinde, atmosferin tamamından daha fazla enerji vardır. Amerika'ya 50 yıl yetecek kadar enerji. Bu enerjiyi havaya pompalayarak okyanuslar devamlı olarak rüzgarı etkiler.
between the atmosphere and the ocean. drawing the wind inwards in a vicious spiral.
Atmosfer ve okyanus arasındaki şiddetli ortalığın nihai bir örneği. Okyanus ısındıkça, hava daha hızlı yükselir ve rüzgarı kötücül bir spiral şeklinde içe doğru çeker.
But there's always been a bit of a gap - the Pacific Ocean. the Pacific lay empty. it's little wonder that the Pacific remained unexplored for so long. the chances are you'd run out of food or water
Ama hep bir boşluk kalmıştır. Pasifik Okyanusu. Gezegenin geri kalanı insanlar tarafıandan kolonileştirildikten çok sonra bile Pasifik bomboş uzanıyordu.
The secret of this change lies in the relationship between the Pacific Ocean and the winds.
Bu değişimin sırrı, Pasifik Okyanusu'yla rüzgarlar arasındaki ilişkide saklıdır.
they were at the mercy of the Southern Oscillation in the distant Pacific Ocean. taking rain and storms away from the Americas and leaving communities inland parched. leading to a series of mega droughts lasting decades.
Bilmiyorlardı ama uzaklardaki Pasifik Okyanusu'nda oluşan Büyük Salınım'ın merhametine kalmışlardı. Sıradışı sıcaklıktaki su, Pasifik'in batısına doğru gittiğinde rüzgarları değiştirir yağmuru ve fırtınaları Amerikalardan uzaklaştırarak karanın içlerindeki insanları susuzluktan kavurur. Normalde bu, uzun vadeli bir etki oluşturmaya kafi değildir.
It's more of a marina - than it is an ocean.
- Okyanusta değil de, marinada kalıyorum aslında.
Nora, it's enormous. It's an entire ocean under there.
Elleme Nora, buranın altı resmen okyanus gibi.
But when there's no more distance... When... when there's no more ocean to cross and all there's left to cross is a hallway...
Ama aranızda mesafe kalmayınca işte o zaman aşılacak okyanuslar kalmamıştır.
In the Pacific Ocean, plastic from America is swept into a large revolving ocean current known as a gyre.
Pasifik Okyanus'unda, Amerika'dan gelen plastik girdap olarak bilinen büyük dönen bir okyanus akıntısıyla toplandı.
There's something really strange going on in the ocean over here - the whole water looks as if it's fizzing away like mad.
Burada okyanusta olan gerçekten garip bir şey var su her yerde deli gibi köpürüyor.
Following the methane surge in the ocean, global temperatures would have been 1 o degrees warmer than they are today.
Okyanustaki metan artışının ardından küresel sıcaklıklar, bugünkünden 10 derece daha sıcak olmuş olmalı.
A rehabilitated tiger shark was permanently released into the ocean this Saturday.
İyileşmiş Kaplan köpekbalığı bu cumartesi, temelli olarak okyanusa salınmış.
It's like an ocean in itself.
Sanki cidden okyanus. Öyle.
She's over the ocean!
Okyanusun üstünde!