On what basis traduction Turc
145 traduction parallèle
May I ask, Al, on what basis?
Dayanağının ne olduğunu sorabilir miyim, Al?
All right, on what basis do I negotiate?
Pekâlâ, hangi temel üzerinde konuşacağız?
On what basis?
Hangi iddiayla?
- On what basis?
- Bunun temeli nedir?
On what basis, Admiral, am I to decide?
Ben hangi temellere dayanarak karar vereceğim Amiral?
On what basis would they reject him?
Niçin onu reddetsinler?
Egesta appealed to Athens on what basis? On what grounds?
Egesta, Atina'ya hangi sebeplere ve temele dayanarak baş vurdu?
On what basis then do I believe in myself?
Bu koşullar altında kendime inanmam gerekir mi?
On what basis do you claim it?
Neye göre, hak talep ediyorsunuz?
On what basis do you choose a human being to represent humanity?
İnsanlığı temsil edecek kişiyi neye göre seçersiniz?
On what basis?
Neden acaba?
On what basis do you say that, Ali?
Bunu neye dayanarak söylüyorsun, Ali?
On what basis do you move to dismiss a claim on the very day it's filed?
Gününde kayda girmiş bir davayı, hangi nedenle reddetmeyi talep ediyorsunuz?
On what basis can our superiors take action?
Üstlerimiz neye dayanarak harekete geçebilir?
On what basis?
Neye dayanarak?
Major Datta, on what basis did you kill those eleven Pakistanis?
Binbaşı Datta, neye dayanarak o Pakistanlıları öldürdün?
On what basis?
Neye dayanıyor bu?
Tell me on exactly what basis you award the star... - what's the criterion? - Well, you know...
Yıldızı bir çocuğa veya bir diğerine hangi kritere göre veriyorsunuz?
Not on the basis of what you did against Keno.
Keno ile kavganı düşünürsek, olmaz.
- On the basis of what?
- Neye dayanarak?
On the basis of this staff report, Norman Bates is judged restored to sanity and is ordered released forthwith. What about his victims?
Rapora göre Norman Bates'in sağlık durumu düzelmiş görünüyor...
This is what we have on a flash basis from the Associated Press.
Ama Associated Press'ten gelen son dakika haberini aktardık.
On the basis of what?
Neye dayanarak?
Look. What I'm trying to say is, that I would like to see you again, on a nonprofessional basis.
Seninle bir kez de, sivil olarak görüşmek isterim demeye getiriyorum.
On what basis?
Evet.
I deal with Goldblatt the way our Secretary Herter would deal with Khrushchev - on the basis of what is good for the American worker, the American citizen.
Sekreter Herter'in Khrushchev'le ilgileneceği gibi ilgileniyorum - Amerikan işçisi ve vatandaşı için doğru olan neyse.
When you have stage-managed elections, with the public relations industry determining what words come out of people's mouth, candidates deciding what to say on the basis of tests that determine what the effect will be across the population,
Merhaba, ben Louis Sapnny, Radyo Noon'dasınız. Son birkaç aydır programı düzenli olarak dinliyorsanız, Doğu Timor'un birkaç kez sözünün edildiğini biliyorsunuzdur.
What you just did to me here tonight... I'm going to make it my mission in life... to do to you on a regular basis.
Bana bu gece yaptığın şey için seni mahvetmeyi esas alarak, bunu bir hayat görevine çevireceğim.
On what possible basis?
Neye dayanarak berbat?
We're friends on the basis of what, Phil?
Hangi zeminde arkadaşız Phil?
So the goddamn thing in its entirety... is on the basis of what's got to be called a coin toss.
Lanet olası şeylerin... temelleri de tamamen yazı-tura usulü denen şeye dayanıyor.
It would take the resources of several league worlds to conduct studies on your biology, find out what was lost develop a means of restoring it on a planetary basis.
Biyolojik yapınızı araştırmak, eksik olan şeyi bulmak tüm gezegenin ihtiyacını karşılayacak çözüm üretmek için birkaç ittifak üyesinin işbirliği yapması gerekir.
A lot of people Hated it strictly on the basis of what it seemed to stand for.
Çoğu insan filmden... savunur göründüğü şey yüzünden nefret etti.
They don't choose on the basis of their own taste, so much as they like what their friends like.
Hiçbir şeyi kendi zevklerine göre seçmezler. Arkadaşlarının zevklerine göre seçerler.
What we're interested in is this, who you plan to replace McManus with on a permanent basis.
Bizim ilgilendiğimiz konu, McManus'un yerine kalıcı olarak getirmek istediğiniz kişi.
I mean, it's strictly on a need to know basis, you know what I mean?
Bu bilinmesi gereken şeylerden.
What I mean is I'm this superpowerful witch, who's engaged to a whitelighter, saving the world from evil on a daily freaking basis.
Demek istediğim, ben süper güçleri olan bir cadıyım ki bir beyazışıkla nişanlıyım, Dünyayı her gün kötülükten ve şeytani kaçıklardan koruyorum.
Look, for what it's worth I can tell you at least one guy other than her husband that saw Monica in the buff on a weekly basis.
Bakın, ne önemi var, söyleyeyim ben size en az bir erkek diğeri kocası... Monica'yı haftalık ihtiyacı olarak düşünüyor.
No. You know what? That girl's not even on a first-name basis with trouble.
Ve biliyor musun, Jen deneyimli bir parti kızıdır ve bela onun yanına yaklaşamaz.
I realize outside of what I'm doing right now sitting on this beach with my family staying at County all those years doing what we do on a daily basis was the best choice I ever made.
Ama oradan ayrıldığımdan bu yana plajda ailemle otururken, yıllarca County'de kalıp her gün o şeyleri yapmanın verdiğim en iyi karar olduğunu düşünüyorum.
Your presence here would only remind me on a day-to-day basis of what happened to Clayton Hughes.
Senin buradaki varlığın bana sadece Clayton Hughes'un gün be gün yaşadığı değişimi anımsatır.
So I think every single time, we're suiting up and we're freezing and looking around, you can get a taste of what our ancestors went through on a daily basis.
Her an giyinip suda donduğumuzda ve etrafımıza bakındığımızda atalarımızın neler yaşadığını anlayabiliyoruz.
But I'm here to tell you, you will get your asses kicked on a daily basis but you will learn, and ultimately you will do what you were put on this earth to do, which is make money.
Her gün düzenli olarak tekme yiyeceksiniz. Ama öğreneceksiniz. Ve sonunda dünyaya ne için gönderildiyseniz onu yapacak ve para kazanacaksınız!
You don't know what kind of assholes they have to put up with on a daily basis.
Hemen her gün bin türlü piçle uğraşmak zorundalar.
What that ends up being, from our perspective, is probably the world's first granary, in some form, a place where they were able to store food in a particular location on a year-round basis.
Bizim bakış açımıza göre, ortaya çıkan şey... muhtemelen dünyanın ilk tahıl ambarı... yiyecekleri belirli bir mekanda, yıllık olarak depolayabilecekleri bir yer.
On what basis?
Ne gerekçeyle?
What would your colleagues do if they knew you answered to me... that you were betraying them on a daily basis?
Meslektaşların bana hesap verdiğini öğrense ne yapardı? Her gün onlara ihanet ettiğini bilseler?
Just because I had the cojones to do what everyone walking down these streets wishes they could do on a daily basis.
Çünkü buradan geçenlerin.. .. hergün yapmak isteyip de yapamadıkları.. .. şeye ben cesaret ettim.
You know, the commissioner asked me... what I thought about bringing you back on a contingency basis.
Biliyorsun komisyon üyesi sorduğunda.. Ben senin geri dönüşünün beklenmeyen durumlar oluşturacağını sanmıştım.
A thousand miles of concrete, if that's what it takes... so I can come out here and visit with my fellow hicks on a regular basis.
Bin kilometrelik bir asfalt. Eğer düzenli olarak buraya gelip köylü dostlarımı ziyaret etmem için gereken buysa.
It's my job to handle life-and-death situations on a daily basis. It's what I do, and I'm very good at it.
Benim işim her gün ölüm kalım savaşı vermektir ve bu konuda çok iyiyimdir.