One here traduction Turc
25,924 traduction parallèle
You should know that no one here is looking to take away your freedom.
Buradaki hiç kimse özgürlüğünü elinden almak istemiyor.
You don't need one here.
Burada yok.
Hey, am I the first one here?
İlk gelen ben miyim?
And there is no one here with me.
Yanımda kimse yok.
There is no one here to tell me to quit or get me down the aisle or j... help me.
Beni sakinleştirecek benimle koridorda yürüyecek, bana yardım edecek kimse yok.
Duane wants to know more about the Turner, or cradle, that Warren and his ancestors see as the cause of their creation. This one here.
Duane, Warren ve atalarının yaratılış nedeni olarak gördüğü beşik hakkında daha fazla bilgi almak istiyor.
Just sit here. One fatality was reported at the scene.
Bir ölünün olduğu rapor edildi.
Now, you are welcome to stay here if you want to until I get a security system, but under one condition.
Alarm sistemi kurdurana kadar seve seve burada kalabilirsin ama tek bir şartla.
There's one... two right here in the parking lot.
Bir tane orada var, iki tane de orada, park yerinde var.
And that's our window, when it's in one of these buildings here before it gets put on the ship.
Biz bu işi gemiye yüklenmeden önce binalardan birindeyken yapacağız.
So, we're just gonna stand here, or one of you guys gonna ask us to dance?
Burada öylece duracak mıyız yoksa biriniz bizi dansa kaldıracak mı?
Here's the thing, Sara : we'd love to come help. But my vaccine didn't work, and Mick got turned into one of those things.
Olay şu, Sara, yardıma gelmeyi çok isterdik ama aşı işe yaramadı ve Mick o şeylerden birine dönüştü.
I'm the one that does the lettin'around here.
Buralarda emirleri ben veririm.
Let's grab an alien and get out of here. Just waiting for one of the weaker ones in the herd.
Zayıf olan birinin ortaya çıkmasını bekliyoruz.
You're not the only one that gets nervous around here.
Böyle durumlarda tek gerilen sen değilsin.
I came here to do the one thing that they couldn't stop me from doing :
Buraya yapmama engel olamadıkları tek şeyi yapmaya geldim.
One of them, obviously, landed here.
Biri belli ki buraya inmiş.
It's okay. You seem to be the only one that'll tell me the truth around here.
Şu sırala bana gerçeği... söyleyen tek sensin zaten.
No one's doubting your proficiency here, ok?
Burada kimse sizin tecrübenizi inkar etmiyor.
My guess is they're only expecting to find one person in here.
Bence burada sadece birini bulmayı umuyorlar.
Hey, come one. Come here.
Hey, gel bakalım gel buraya.
I got one of his old bows here somewhere.
Buralarda bir yerde eski yaylarından biri vardı.
Not that Lars sold one of the items in Turkey before smuggling the rest back here?
O değil, Lars bu parçalardan birini Türkiye'de sattı Sonra kalanını buraya getirdi
You've got one chance to help yourself here.
Kendine yardım edebilmek için tek bir şansın var
Hey, you're the one who's not here.
Asıl burada olmayan sensin.
You're the one who put me here in the first place, you dumb idiot.
Beni buraya koyan sensin, geri zekâlı aptal.
And that's New Ian and New Lip, and this cute one right here is New Debbie.
Bu yeni Ian, bu da yeni Lip buradaki tatlı da yeni Debbie.
The only one who gets a free ride around here anymore is Liam.
Artık burada beleşten geçinebilecek tek kişi Liam.
And then he left him locked up in here with only one way out.
Adamı buraya, tek çıkışı olan bir yere kapatmış.
He took three bullets, one right here.
Üç kurşun yedi, biri tam buradan.
One more push, and the baby's gonna be here.
Bir kez daha ıkın, sonra bebek burada olacak.
Although it is less than a minute, one of our memories is in here.
- Bir dakikadan daha az olmasına rağmen, - hatıralarından birisi burada saklı.
Here, this one's my fav.
Favorilerimden birisi bu.
Here at the Fun Zone, we live by one rule :
# İşte eğlence bölgesindeyiz ve burada tek bir kuralla yaşarız #
No one is here to help you, father.
Burada sana yardım edecek kimse yok baba.
The one thing I'm sure of, is that you are dirty here somehow, and I'm gonna find out how dirty.
Emin olduğum tek şey senin kirli işler çevirdiğin ve benim bunu bulacak olmam.
We could just pay rent here till a better one comes along.
Daha iyisi gelene kadar burayı kiralayabiliriz.
That's where you get one meat and three vegetables... big around here.
Bir et yiyorsun sonra üç tane de sebze, buralarda ünlüdür.
Attention Bodean's shoppers, a woman here on register one is paying for this couple's groceries for no other reason than out of the kindness of her heart.
Bodean's müşterilerinin dikkatine. Bir bayan yüreğinin iyiliğinden başka hiçbir sebebi olmadan bir çiftin alışverişini karşılıyor.
I'm one of the surgeons here.
Hastanenin cerrahlarındanım.
Is one of you gonna get in here, or what?
Biriniz gelecek misiniz, gelmeyecek misiniz?
Callie caused all this, she set it all in motion, and now here we are and there's not one part of it that doesn't suck, you know?
Bütün bunlara Callie neden oldu. Hepsi kendi suçu ve öyle bir noktaya geldik ki gerçekten berbat durumdayız.
So here I am in a wedding gown on the happiest fricking day of my life in a room with no family and no help and no one on my side but you.
Şu anda gelinliğimin içinde hayatımın en mutlu ve korkunç gününde ailem ya da yardım edenim olmadan bu odanın içindeyim. Yanımda senden başka kimse yok.
- If what you're saying is true, you're the victim here, you're not one of the bad guys.
- Söylediklerin doğruysa burada kurban sensin. Kötü adamlardan biri değilsin.
Yeah, well, you're not the one calling the shots here.
- Burada kontrol sende değil.
Well, this one looks like it's been here forever, and this one looks like it's brand new.
Buradaki, uzun zamandır burada gibi görünüyor. Bu ise oldukça yeni.
I'm just gonna cut straight to it, we're all a little broken here, but this one this is pure evil.
Sadede geleceğim, burada hepimiz problemliyiz ama bu var ya bu saf kötülük.
Lee and most archaeologists believe these stone circles were used for rituals, but no-one appears to have actually lived here.
Lee ve pek çok arkeolog daire şeklinde dizilen taşların törenler için kullanıldığına inanıyor. Ancak burada yerleşim yokmuş.
There's one big building over here with the stairway facing inward, another building over here with the stairway facing inward. Ok, and a third one, what, what?
Şurada da merdivenleri içe bakan büyük bir bina var.
We all come from different places, but all of us, whatever we believe, can share in one thing, the wonder and gratitude that we are here at all.
Hepimiz farklı yerlerden geliyoruz. Fakat neye.. ... inanırsak inanalım bir şeyi paylaşabiliriz.
I thought he was one of the children in the family that died here died 20 years ago.
20 yıl önce burada ölen ailedeki çocuklardan biri sanıyordum.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20