Onu traduction Turc
694,883 traduction parallèle
This will be our only chance to catch him.
Bu onu yakalamak için tek şansımız olacak.
Then why did you drag him into this?
Öyleyse neden onu bu işin içine soktun?
Do whatever you want!
Ne istersen onu yap!
Baek-jung pull him up.
Baek-Jung onu yukarı çek.
Let him go!
Onu bırak!
Let him go, you fucker!
Onu bırak, pislik herif!
Get him!
Yakalayın onu.
Have you found him yet?
Onu henüz bulamadınız mı?
Drop it.
Bırak onu.
Leave him to us, yu-gon!
Onu bize bırak, Yu-gon!
Felled not by savages, but a pain in his gut from the bad water.
Onu vahşiler değil de pis suyu içtiği için midesindeki ağrı öldürdü.
I don't ever wanna see him again.
Onu bir daha görmek istemiyorum.
Took everything in my power to keep him from driving.
Arabayı ben kullanayım diye onu zor ikna ettim.
Fine... though we can't get him worked up.
Sorun yok ama yine de onu ayağa kaldıramayacağız.
How else am I gonna get it to you in Austin?
Başka türlü onu sana, Austin'nasıl ulaştırırım?
I loved him.
Onu severdim.
And your youngest, your favorite... You're gonna do something so terrible, you'll lose him forever.
En küçüğü ve senin en sevdiğine ise öyle berbat bir şey yapacaksın ki onu sonsuza dek kaybedeceksin.
I'm just trying to figure out why your father sent you to say this.
Baban seni buraya neden gönderdi onu anlamaya çalışıyorum.
_
Bu onu Komançi kılar.
He's willing to do whatever it takes.
Ne pahasına olursa olsun onu alma niyetinde.
Don't do that!
Sakın yapma onu!
No, if he was, we would have found him by now.
Hayır, öyle olsaydı şimdiye kadar onu bulurduk.
We have every Pinkerton in the state looking for him.
Kasabadaki her dedektif onu arıyor.
I promise you all, I'll do everything in my power to find him.
Onu bulmak için bütün nüfuzumu kullanacağım.
And the hybrids along with it.
Ve melezler de onu takip edecek.
I'll track her down.
Ben onu bulacağım.
Get him off the plane and bring him here.
Onu uçaktan indir ve buraya getir.
We put the beacon in the Mustang and threw it into the volcano. Huh.
Işığı Mustang'e koyduk ve onu volkana attık.
Then we'll go after him together.
O zaman onu birlikte geri alırız.
I'd like to talk her into leaving.
Onu gitmeye ikna etmek istiyorum.
But what, you... you killed her?
Ama ne... onu öldürdün mü?
You have to get him here.
Onu buraya getirmek zorundasın.
Why let us see him at all if they're just gonna yank him away? No.
Eğer onu alıp götüreceklerse... neden bizimle görüşmesine izin verdiler?
Do you think we'll get him back next week?
Sence onu gelecek hafta geri alabilecek miyiz?
She murdered him two years ago.
Onu iki yıl önce öldürdü.
I'm telling you she didn't kill him.
Sana Jamie'nin onu öldürmediğini söylüyorum.
Now, if you knew her as well as you thought you did, or if you were a better cop, you'd have figured that out for yourself.
Eer onu düşündüğün kadar iyi tanısaydın, veya daha iyi bir polis olsaydın... bunu kendin de anlayabilirdin.
That's why they wanted her.
Onu bu yüzden istiyorlardı.
If we can find it, then maybe Reiden will talk to us again.
Eğer onu bulabilirsek, belki Reiden bir daha bizimle konuşur.
Well, whatever it is, Reiden wants it very badly.
Her ne ise, Reiden onu çok istiyor.
What's disgusting is you arresting Jamie because your badge and gun didn't woo her back to you.
İğrenç olan senin... rozetin ve silahın onu sana geri getirmedi diye Jamie'yi tutuklaman.
You're telling me you left her,
Bana senin onu terk ettiğini,
- Yeah. I thought it'd be a wake-up call, but it just... sped up her descent.
Bunun onu uyandıracağını düşünmüştüm... ama bu sadece... onun çöküşünü hızlandırdı.
Now warm it up.
Onu ısıt.
Well... I can help you find him.
Onu bulmana yardım edebilirim.
I love her.
Ben onu seviyorum.
_
Bul onu.
- We had to rescue it.
- Onu kurtarmak zorundaydık.
I never should've let her into Reiden.
Onu asla Reiden'e almamalıydım.
I couldn't stop him.
Onu durduramadım.
Let her go immediately.
Onu bırak hemen.