Ood traduction Turc
214 traduction parallèle
If I see another shirt-tail flapping. - - Woe betide the sailor, the OOD and the Morale Officer. I kid you not.
Bir denizcinin daha gömleğini dışarıda görürsem, o denizciyi de nöbetçi subayını da, Moral subayını da yakarım, anlaşıldı mı?
We? ood our tennis courts and ice-skate on them.
Tenis kortunu suyla doldurup sonra üstünde buz pateni yapıyoruz.
... ood... ing. Nice to have you...
Bay lth, iyi akşamlar.
Mr. ohn ith. ... ood... ing. Mr. j... sm ooo...
Tanıştırayım, Bay Ohn lth, Bay J Sm.
Have you called the OOD?
OOD'yi aradınız mı?
We'll have to stay here till Mr. Mead or someone from the OOD comes back.
Bay Mead ya da OOD'den biri gelinceye kadar burada beklemek zorundayız.
e ew ood maket, stockyads, a oad stat o, the new bank and the biggest and best hospital in Texas.
Sonra yeni bir gıda marketi, büyükbaş hayvan deposu, demiryolu istasyonu, yeni bir banka ve Teksas'ın en büyük ve en iyi hastanesi.
- Smel I s g ood.
- Güzel kokuyor.
Each man tell s himsel f th at wh at h e d oes i s g ood.
Her insan doğru davrandığını söyler.
Th ose bl ood y cu tth roats.
Sefil katiller.
Well, that's g ood enough for me.
Benim için yeterli bir cevap.
Oh, "ook at aw the ood."
Şu yemeklere bak.
Well, goo-ood-bye now.
# Güle güle artık
By God, the first thing we'll do is get a six-pack of Lucky Lager and we'll climb up to that famous Hollywood sign and we'll howl at the moon.
Yapacağımız ilk şeyaltı paket Lucy-Lager almak olacak. Ve o meşhur Hollyw ood yazısına tırmanacağız. Ve ay ışığında uluyacağız.
I'm not gonna climb up that Hollywood sign with you. - And why not?
Seninle o Hollyw ood yazısının olduğu tepeye çıkmayacağım.
Yeah, and it's different from our victim, whose ood was all over the blade.
Evet, üstelik bıçağın her tarafında bulunan kurbanın kanından da farklı. Umut verici bir gelişme.
It took a big flood. I think we have to...
Sert bir şey bul ve şu işi bitirelim.
We're askin'all mobile units to stay off the roads due to extreme weather conditions forecast for the next four hours, including a flash-flood warning now in effect for Collier County.
Önümüzdeki üç-dört saat içinde kasırga şiddetlenecek tüm ekiplerin kara yollarından uzak durması için emir geldi. Collier Bölgesi ağır sel baskını tehdidi altında.
I couldn't even eat breakfast this morning, But i'll tell you, it wasgoo-ood!
Bu sabah kahvaltı yapamadım ama sana söyleyeyim, çok güzeldi!
Ood morning, Mr. Schulz.
- Günaydın Bay Schulz.
Ood-gay idea-yay, An-yay.
Ok-çoy Yi-iy İkir-foy, An-yay.
OOD was asphyxiation due to strangulation.
Nefes alamamaya bağlı boğulma.
OOD?
Ölüm sebebi ne?
OOD is still indeterminate.
Ölüm sebebi hâlâ belirsiz.
I was the OOD.
- Güverte subayı bendim.
- They're the Ood. Basic slave race.
- Ood, basit köle ırkı.
There's something happening with the Ood.
Ood'lara bir şeyler oluyor.
But they're coming. It's the Ood.
Ama Ood'lar geliyor.
I could take out a grand total of one Ood. Fat lot of good that is.
Topu topu bir Ood'u halledebilirim, tabi işe yararsa.
But it's not much better up there with the Ood.
Ama Ood'lar yüzünden yukarıda da işler o kadar iyi değil.
It passed into the Ood.
Ood'lara geçti.
The Ood will get thrown out into the vacuum.
Ood'lar da boşluğa savrulacaklar.
That's not the Ood.
- Konuşan Ood değil.
As for you, Danny boy, you're in charge of the Ood.
Sana gelince, Danny Ood'ları yöneten sendin. Onları durdurmanın bir yolu var mı?
There's all sorts of viruses that could stop the Ood.
Ood'ları her çeşit virüs durdurabilir.
- What happens to the Ood?
- Ood'lara ne olur?
We need to go to Ood Habitation.
Ood'ların olduğu bölüme gitmemiz gerek.
Okay, we need to get to Ood Habitation.
Peki. Ood yerleşim bölgesine gitmeliyiz.
Put that in the monitor and it's a bad time to be an Ood!
Bunu monitöre yerleştirdim mi Ood'lar için pek sağlıklı olmayacak.
It must be the Ood.
Ood'lar olmalı.
The computer doesn't register Ood as proper life forms.
Ood'lar, bilgisayara gerçek yaşam formları olarak kayıtlı değiller.
The Ood, sir, can't you trap them? Cut off the air?
Efendim, havayı keserek Ood'ları tuzağa düşüremez misiniz?
Well, if I might choose the manner of my departure, sir, lack of air seems more natural than, well... let's say, death by Ood.
Eğer ölüm şeklimi seçebilirsem, efendim havasız kalmak çok daha doğaldır, şöyle diyelim, Ood'lar tarafından öldürülmekten.
I couldn't save the Ood.
Ood'ları kurtaramadım.
Also, Ood 1 Alpha 1, deceased, with honors.
Ayrıca Ood 1 alpha 1, onuruyla öldü.
Ood 1 Alpha 2, deceased, with honors...
Ood 1 alpha 2, onuruyla öldü.
G ood.
Güzel.
Ood, are we fixed?
Ood, sabitlendik mi?
- ood to see you.
- Teşekkür ederim.
It's the Ood.
Ood'lar kapıda.
The Ood are down!
Ood'ları hallettik!