Or death traduction Turc
2,792 traduction parallèle
"Life or death" all the time, it was too much.
Sürekli "ölüm kalım", bardağı taşırdı.
The "life or death" thing, it never goes away.
"Ölüm kalım" durumu asla bitmeyecek.
It's a matter of life or death.
Ölüm kalım meselesi.
Before the crucial moment they will face life or death?
Bu önemli andan önce, ölümle mi yoksa yaşamla mı karşı karşıya gelecekler?
- That's life or death. Thank you, Zoe. - Uh-huh.
Teşekkürler, Zoe.
It's like life or death.
Ölüm kalım meselesi gibi.
I mean, it's not just life or death, April.
Artık bu sadece ölüm kalım meselesi değil, April.
Inevitably, you have to remember it's only gonna lead to jail, being institutionalized or death.
Önünde sonunda kendini ya hapiste ya rehabilitasyonda bulursun, ya da ölürsün.
The scale of the fraud is so huge that paragraph 201 of the criminal Code applies here. It provides for imprisonment for at least five years or death penalty.
Bu büyük sahtekarlığın 201. maddeye göre... cezası en az beş yıI hapis ya da idam cezasıdır.
transformed in the hearts of stars or created in their fiery deaths. And when you die, those pieces will be returned to the universe in the endless cycle of death and rebirth.
Öldüğünüz zaman bu parçalar sonsuz bir yaşam ve ölüm döngüsü içinde evrene geri dönecek.
- We either freeze to death or we fight.
- Ya savaşırız ya da soğuktan ölürüz.
We have seen no uptick in any of the metrics that we depend on that says to me that the death of Mr. Olson was part of a trend or wave or whatever term you choose to overlay on it.
Bana, Bay Olson'ın ölümünün bir trendin ya da bir dalganın parçası olduğunu gösteren herhangi bir durum yoktur.
Now, you're going to tell me what I want to know, or I'm going to cut you over and over, ever so deeply that you'll bleed to death, but that's what you'll be wishing for,
Şimdi bana bilmek istediğimi söyleyeceksin yoksa seni delik deşik ederim. Kan kaybından öleceğin kadar derine inmem ama bunun için yalvarırsın çünkü sana öyle bir acı yaşatacağım ki aklın hayalin bile almaz.
You sure you don't mean the lucky bastard whose grandkids snorted his winnings till he drank himself to death with drain cleaner? Or the lucky bastard who was found naked and penniless in a strip club parking lot with his winning number tattooed on both testicles?
Torunları kazandığı parayı son kuruşuna kadar söğüşledikten sonra kendini tuz ruhu içerek öldüren ya da otoparkta çıplak ve parasız halde, kazanan numaraları hayalarına dövme yapılmış halde bulunan şanslı herif demek istemediğine emin misin?
Or maybe you have to fight her in a death match.
Belki de onunla ölüm maçında dövüşeceksin.
Give us "Goonies," or give us death!
Bize ya "Goonies" i verin, ya da kelle verin!
Plotting your death. I'm your only way out of here... without being dead or in handcuffs.
Buradan tek çıkışın benim... ölmeden veya kelepçelenmeden.
Whether or not we discover there are physical aspects of time we can't perceive, our human experience of the endless cycle of life and death won't change.
Zamanda bizim anlayamayacağımız fiziksel özellikler olduğunu keşfetsek de keşfetmesek de insan olma tecrübemiz sonu olmayan ve değişmeyen bir yaşam ve ölüm döngüsünden oluşuyor.
Doesn't an early death - whether caused by illness or by a road accident - seem almost contrary to the ways of life?
Zamansız ölümler ister hastalıktan olsun ister trafik kazasından hayatın akışına ters görünmez mi?
Or was your death just a convenient way to sabotage the summit?
Yoksa senin ölümün sadece zirveyi sabote etmenin uygun bir yolu muydu?
One can not understand death or talk about it easily without having first experienced
ÖIümü anlamayan biri ya da ilk deneyimini yaşamadan rahatça konuşabilen biri hakkındaydı.
I will keep you, hold you, love you, in sickness and in health, in good times and in bad, for richer or poorer, until we are parted by death.
İyi günde, kötü günde hastalıkta ve sağlıkta, zenginlikte ve fakirlikte ölüm bizi ayırıncaya dek seni seveceğim ve sana tutunacağım.
Is it possible for someone like me, or like you, to arrange for themselves the death that they want?
Benim gibi birisinin, ya da sizin gibi, kendilerini istedikleri şekilde... öldürmeleri mümkün müdür?
For better or worse, many of you watching me right now may live to see the day when aging and death itself are relics of a distant past.
Az çok, beni şimdi izleyenlerden bazıları yaşlanma ve ölümün uzak bir geçmişte kaldığı günlere ulaşabilir.
Whether immortality comes in billions of years or whether it comes this century, the conquest of death will transform our civilization - - the way we live, the way we work, the way we love.
İster milyarlarca yıl sürsün ister bu yüzyıl gerçekleşsin yaşamımızda, işimizde ya da aşkımızda ölümün üzerimizdeki egemenliği elbet sona erecek.
Whether we like it or not, more and more scientists believe we will one day live in a world without age, disease, and death...
İster inanalım ister inanmayalım birçok bilim adamına göre bir gün hastalık, yaşlanma ve ölümün olmadığı bir dünya gelecek.
You feel like there will be a fire or you'll suffocate to death?
Bir yangın çıkacağını ya da boğularak öleceğini düşünüyorsun.
Give me ridiculousness or give me death.
Gülünç duruma düşmek mi ya da ölüm mü?
You can't get a birth or a death certificate.
Ne doğum ne de ölüm sertifikası alabiliyorsun.
Even in a death from despair, God offers us choices, asking if our faith is stronger than one leader, questioning whether this church is about one man or one God.
Ümitsizlikten olan ölümü bile, Tanrı bize seçenekler sunar, imanımızın bir liderden daha güçlü olmasını, bu kilisenin bir adamın mı yoksa Tanrının mı olduğunu sorgulamamızı ister.
Chances are, she either witnessed or caused his death.
Muhtelemelen kadın ya ölümüne şahit oldu ya da sebeb oldu.
This is a, uh, matrix - - or a map, if you will - - of all the phone calls made around the time of your father's death.
Bu bir, matriks- - ya da harita, eğer sen- -... babanın ölüm saati civarında yapılan tüm aramalar.
But Mark's research shows that for our ancestors, whether or not you could digest milk into adulthood could be a matter of life and death.
Fakat Mark'ın araştırması gösteriyor ki atalarımız için yetişkinliğe kadar sütü sindirip sindirememek ölüm kalım meselesi olabilirdi.
There are so many people who travel around so much, that it's certainly possible that something like the black death or cholera could come back.
Pek çok insan sık sık seyahat ediyor, bundan dolayı kolera ya da veba gibi hastalıkların ortaya çıkması kesinlikle olası.
Mr. Baylor was later found beaten to death by a person or persons unknown. Hmm.
Bay Baylor daha sonra bilinmeyen bazı kişi ya da kişiler tarafından dövülerek öldürülmüş olarak bulundu.
This issue was then taken over by Ayatollah Khomeini, the then leader of the Islamic republic of Iran, who declared a fatwa, or religious order, against Rushdie, calling for his death by any means.
Daha sonra durumun kontrolünü İran İslam Cumhuriyeti lideri Ayetullah Humeyni devralarak, kitabın yazarı Rüşdi hakkında ölüm fetvası vermiştir.
They're driven by the death of a father figure or loved one.
Baba ya da sevdiği bir karakterin ölümüyle bu yola girmeleri.
Has Dr. Bishop come up with any theories yet on cause of death or the bodies'advanced state of decomposition?
Dr. Bishop ölüm nedeni veya cesetlerin çürüme hızı hakkında bir fikre vardı mı?
So was the death accidental or deliberate? Waiting for Ducky's report.
- Ducky'nin raporunu bekliyoruz.
I've read it over and over, and I can't find anything that locks me or the L.A.P.D. into liability for Terrell's death.
Defalarca okudum ve Turrell'in ölümünden dolayı beni hapse atacak ya da LAPD yi sorumlu tutacak bir şey göremedim.
States cause of death was either accidental or deliberate heroin overdose - -
Öüm nedenini ya kazara ya da kasten aşırı doz eroin olarak belirtiyor-- - Aşırı doz.
Needles or something that ties them to Sedona's death.
İğneler ya da onları Sedona'nın ölümüne bağlayan bir şey.
If we go back now, we'll either end up in prison... or be beaten to death.
Eğer şimdi geri dönersek sonumuz ya hapishane olacak ya da ölene kadar dövüleceğiz.
Death abides in the hard labor of a rail gang, or the searing heat of a prairie fire.
Ölüm, demiryolu işçilerinin ağır çalışmasının da çayırdaki yangından yükselen korkunç ısının da bir parçasıdır.
Death abides at the bottom of a whiskey bottle or the smoking end of a gun.
Ölüm, viski şişesinin dibinde de dumanı tüten silahın ucunda da kendine yer edinir.
There's death by famine, flood or pestilence and a thousand other ways.
Kıtlık, sel, salgın ve bunlar gibi binlerce şekilde ölüm çıkagelir.
Or she's got a death wish.
Ya da son bir isteği var.
And that's where she remained until... yesterday when she escaped and vowed return to Rosewood and stab to death every child who dares to go trick-or-treating on Halloween!
Ve orada kaldı, ta ki... düne kadar. Kaçtığı gibi de Cadılar Bayramı'nda'şaka mı şeker mi'için dışarı çıkma cesaretini gösteren çocukları bıçaklamak için Rosewood'a döndü.
They told me to beat him to death or be killed myself.
Bana, onu ölene kadar dövmemi ya da kendimi öldürmemi söylediler.
What was more important to the NCAA, taking you down or the hundreds of millions of dollars they'd stand to lose by giving BMS the death penalty?
NCAA için hangisi daha önemli? Sizi yerinizden etmek mi, yoksa BMS'e ölüm cezası vererek yüz milyonlarca doları kaybetmek mi?
Do you take this man, for richer or poorer, through sickness and in health, to have to hold till death do you part?
Bu adamı iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta ölüm sizi ayırana dek kocalığa kabul ediyor musun?
death 1004
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death experience 79
death situation 19
death experiences 28
or dead 55
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death experience 79
death situation 19
death experiences 28
or dead 55