Organise traduction Turc
405 traduction parallèle
Tell you what, why don't we see if they can organise basket weaving classes or something?
O zaman bir bakalım sepet örme kursu falan açabilirler mi?
- Auntie let us down... Now, if you could lend me 10,000 francs we will organise a search party for the niece with the doll the birthmark and the millions
Şimdi, eğer bana 10.000 frank borç verirsen biz yeğeni için bir arama organize edeceğiz, doğum lekesi milyonlarca.
I thought with your permission and while I'm waiting for these porters I'd like to organise classes for the children in the valley and teach them something practical and something useful.
İzin verirseniz eğer, kılavuzların gelmesini beklerken... vadideki çocuklara ders vermek istiyorum. Onlara çok pratik ve yararlı bir şey öğreteceğim : Jeoloji.
Our first task is to organise the defence of the island against any attempts at an invasion.
İlk görevimiz, her türlü işgal durumuna karşı ada savunmasını organize etmektir.
My friends needed me to organise new departures.
Dostlarım yeni hareketleri organize etmemi istediler.
We'll organise your luggage, a guide will come and get you from here at...
Bagajınızı biz organize edeceğiz, bir rehber gelip sizi buradan götürecek...
The mayor's had all year to organise the fête.
Belediye Başkanı bu kutlamayı bir yıldan beri planlıyor.
I could organise my own supermarket.
Kendi süpermarketimi organize edebilirim.
They would call on their friends, swap news and gossip, organise resistance groups.
Arkadaş görüşmeleri, haber takaslar ve dedikodular, direniş grupları oluşturmalar.
They even organise politically, challenging the common criminals for control of the camp routine.
Hatta siyasi olarak örgütleniyorlar, kampı kontral altında tutan adi suçlulara meydan okuyorlar.
.. why don't we organise something decent in the bar?
.. neden burada iyi şeyler yapmıyoruz?
Somewhere around here Sam Houston is trying to organise an army.
Buralarda bir yerde Sam Houston, ordu toplamaya çalışıyor.
If we wanted, we could organise another night like before.
Kartlarımızı iyi oynarsak Bovisa'daki gibi güzel bir gece düzenleyebiliriz.
Of course, if you were really smart, you'd get some of the other boys together and organise a union.
Eğer gerçekten akıllı biri olsaydın, aynı işi yapanları yanına alıp bir sendika kurardın.
Organise a rendez-vous for me.
Benim için bir randevu ayarla.
Organise a feast for dinner.
Yarın güzel bir öğle yemeği hazırlayın.
Organise it any way you want, but get Antoine over here.
Dinle! Nasıl yaparsan yap ama Antoine'ı en kısa zamanda buraya getir! - O kadar da telaşlanmaya gerek yok.
Yes, and tomorrow I'll organise a spice shelf for the kitchen.
Evet. Yarın mutfak için bir baharat takımı alacağım.
Don't worry, I'll organise a wonderful wedding for her.
Üzme kendini, merak etme. Kızına telli duvaklı düğün yapacağım.
It's a big honour for me to organise this great spectacle... under the supervision of the jewellers'association and our great newspaper'Le Point du Jour'.
Bu mücevher defilesinin organizatörlüğünü yapmak benim için büyük bir şeref. Fransız Kuyumcular Odası'nın ve günlük haber gazetesi Le Point Du Jour'un katkılarıyla.
From there I'll organise an expedition to the Hacienda.
Evet. Oradan Çiftliğe bir gezi düzenleyeceğim.
Let's organise the children.
Haydi çocukları organize et şimdi.
We will organise a full scale search of the jungle at daybreak.
Şafakta ormanda tam ölçekli arama başlatacağız.
Organise a search then detain them for questioning.
Bir arama ekibi oluşturun ve onları sorgulanmak için alıkoyun.
If you had guns, lots of them, could you organise your friends?
Birçok silahınız olsa arkadaşlarınızı organize eder miydiniz?
Organise search parties. We can't take a chance on killing it.
Onu öldürme riskini alamayız.
I'll organise tea.
Çay demleteceğim.
Organise a search party.
Bir arama ekibi kurun.
Organise a security detail.
Güvenlik birimi organize et.
There must be decent people in town who don't like the Earps. - Let's organise them.
Earplerden hoşlanmayan insanları örgütleyelim.
He would also like me to organise a new bookkeeping system.
Yeni muhasebe sistemini organize etmemi de istedi.
Organise a search party immediately and find the zenite consignment.
Derhal bir arama grubu oluşturun ve zenit sevkiyatını bulun.
- How did you organise your work? - Your work of sabotage!
Çalışmalarını nasıl organize ediyordun?
You organise that.
Sen organize et.
There are those who must organise, coordinate.
Organize eden, insanları düzenleyen kişiler de olmalı.
Even if we leave them to die out here That spy may organise another batch
Onları burada gebermeye bıraksak bile o casus, başka bir iş daha organize edebilir.
If we kill them now They can always organise another group
Eğer onları hemen öldürseydik başka bir grup teşkil edebilirlerdi.
Organise your nuptials.
Nikahını ayarlayacağım!
You count and organise the cracks in the ceiling.
Tavandaki çatlakları sayıp, organize ediyorsun.
Am I supposed to organise my wedding?
Kendi düğünümü benim mi düzenlemem gerekiyor? Hayır, benim.
Sergeant, get on the radio and organise some buses to take the kids home.
Çavuş, telsizden çocukları eve götürecek otobüsler ayarla.
He was being leaned on to organise a delivery.
Teslimat işini organize etmesi için ona baskı yapılıyordu.
Organise the blue room for her.
Onun için mavi odayı hazırlat.
They'll fill in your entry form with you, organise a room.
Seninle beraber giriş formunu dolduracaklar, oda ayarlayacaklar.
'The Mila sector needs ammunition'. Shameka, David, organise it.
"Mila Bölgesinde Mühimmat iytiyacı var" Shamek, David, bunu organize edin.
But now that I'm here, I'd like to organise a presentation, something these people might need, a church hall, a piano, anything.
Ama madem ki buradayım, galiba bir gösteri organize edeceğim. Bu insanların ihtiyacı olabilecek bir şey... Kilisenin salonunda piyano konseri gibi.
My question is why did you organise your first film festival in Amsterdam?
İlk sorum Amsterdam'da neden film festivali düzenlediğiniz şeklinde olacak.
- We'll organise something.
- Bir şeyler düşünürüz.
Will you organise that please, Mr Cole?
Bunu organize edebilir misiniz lütfen, Bay Cole?
I am going to organise a special, blue-ribbon, fact-finding commission, made up of myself and...
Bir yüksek gerçekleri bulma komisyonu oluşturacağım, benden ve...
- Did you organise the meeting?
- Toplantıyı sen mi organize ettin?