Organiser traduction Turc
39 traduction parallèle
But I'm the race organiser!
İyi ama bu yarışın organizatörü benim!
- It's just what we need. Somebody who's a good organiser, has a lot of drive, speaks languages.
Aradığımız adam iyi bir organizasyoncu, zeki, işi bilen ve birkaç dil birden de konuşan biri olmalı.
It is hankering for the body which is meant for it, not the mere spirit of he who left and thus saddened and, dare I say this, crushed the chief organiser of our banquet.
Ona ait olan bedenin özlemini çekiyor. Terk etmiş olan safi ruhunun değil. Bunun üzüntüsü de, dilim varmasa da, ziyafetimizin organizatörünü ezip geçiyor.
First-class organiser, second-class mind.
Birinci sınıf organizatör, ikinci sınıf akıl.
I'm employed as a organiser, not a guardian angel.
İşim organizatörlük, koruyucu meleklik değil.
- Our last sheriff was a good organiser.
- Son şerifimiz çok düzenli biri idi.
Yellow clear through, but a good organiser.
Azıcık kördü, ama düzenli adamdı.
Cross is an organiser.
Cross düzenli biri.
Do you deny he was the organiser of her orgies in Antium and in Rome?
Onun, Antium ve Roma'da annen için iğrenç grup seks partileri düzenlediğini inkar mı ediyorsun?
So I told him I was a labour organiser, come to put a union in the OP Henley textile mill, and he said "The hell you are." He gave me a ticket and told me to get elsewhere.
Ona sendika örgütleyicisi olduğumu, tekstil fabrikasındakileri için geldiğimi söyledim. O da bana "Nah sendikalaştırırsın" dedi. Ceza kesti ve çekip gitmemi söyledi.
No union organiser, not even a known union member has been inside the fences and walls of this factory for more than ten years.
Hiçbir sendika örgütleyicisi, hattâ hiçbir sendika üyesi bu fabrikanın duvar ve parmaklıkları arkasında on yıldan fazla kalmadı. Okuyorum.
I'll be callin'my union organiser.
Sendika yöneticisini arayacağım.
They are waiting for the return of their organiser, Pierre. He is to bring with him Nicholas Stavrogin... considered to be the soul group, the new Messiah.
Hâlâ, organizasyonun başındaki Pyotr'ın dönmesi... ve beraberinde grubun esin kaynağı ve yeni...
The County Organiser thought we had little choice but to close due to catastrophic loss of membership.
Bölge yöneticisi, ciddi üye kaybından dolayı kapatmaktan başka ufak bir seçeneğimiz olduğunu düşünmüş.
A 32-year-old UMW labour organiser was found dead outside the town of Steveston, in the woods of Massachusetts.
32 yaşındaki bir U.M.W çalışanı, Stevenson kasabası yakınlarındaki,... Massachusetts'in ormanlık alanında ölü bulundu.
This is an organiser a secretary and a friend.
Bu bir ajanda bir sekreter ve bir arkadaş.
Computer organiser.
Bilgisayarlı ajanda.
If it wasn't some union organiser pressuring him, it was some goon after protection money, and it never ended.
Durmadan birileri baskı yapıyordu. Sendikacılar olmasa koruma parası isteyen bir sersem çıkıyordu. Hiç bitmezdi.
- Pablo... the organiser?
- Pablo... Organizatör olan mı?
If he was the organiser, he wasn't either a client or a waiter...
Eğer o organiztörse, garson veya müşteri değildi...
From that moment on, I became the greatest party organiser in history.
O andan sonra tarihin en iyi parti organizatörü oldum.
Secretary of State. I'm Deborah Soames, the summit organiser.
Bakanım, ben Deborah Soames, zirve düzenleyicisi.
Deborah Soames, summit organiser on behalf of the Havensworth hotel.
Deborah Soames, Havensworth Otel'i adına zirve düzenleyicisi.
People tried to stop the march from changing course, but the organiser was having none of it.
İnsanlar değişen güzergaha karşı yürüyüşü durdurmaya çalıştı,... ama organizator hiçbirini dinlemedi.
- I'm Stef Vanneste, the mayor's son, the organiser...
- Ben Stef Vanneste, başkanın oğluyum ve organizatörüm...
The organiser.
Organizatör.
By having us all meet in one room to answer puzzle 0-0-1, the organiser wanted us to think the next question would lead to the same result.
0-0-1 numaralı bulmacayı çözmek için hepimiz aynı yerde toplanırken soruyu soran kişi diğer cevabında bizi aynı sonuca götüreceği izlenimini verdi.
More of a facilitator / organiser than the kind of man to get his hands dirty.
Ellerini kirleten türde bir adamdan olmaktan çok bir yönetici / düzenleyici.
He is a masterful organiser, but above all, he is an adamant Nazi.
Usta bir organizatör, ama her seyden önce atesli bir Nazidir.
She must have had a phone or an organiser.
Bir telefonu ya da elektronik ajandası olmalı.
Which organiser?
- Hangi organizatör?
The main organiser will be inform shortly about the cancellation of this show.
Fark ettikleri anda defile iptal olacak.
Lionel Lau, organiser of an underground gambling ring, together with a whole...
Lionel Lau, yeraltı kumar çetesinin elebaşı. Tüm bunlara ek olarak...
Aunt, who is the organiser of this party?
Teyze, bu partiyi kim düzenliyor?
The organiser of this beauty contest?
- Güzellik yarışmasını düzenleyen firma.
- Events organiser.
- Etkinlik organizasyonu.
Charlie Simms was a union organiser.
Charlie Simms sendika örgütçüsüdür.
I'm the organiser of Operation Thunder, in the capital. What?
Ne?
Shower organiser?
Banyo rafı mı?