Ornate traduction Turc
51 traduction parallèle
Yes. And it can be as ornate as you want. Marble terraces, stained-glass windows.
Evet ve istediğin kadar da süsleyebilirsin mermer teraslar, vitraylar.
It's too ornate.
Çok da şatafatlı.
It's too ornate.
Rüküş olmuş.
One seeks its sources in the Asian peoples long familiarity with suffering, that requires that even pain be ornate.
Kökenlerini, Asyatik toplumlarin çileyle uzun zamandir tanisikliklarinda ariyor insan ; o kadar ki, acinin bile süslü olmasini zorunlu kiliyor.
This ancient culture, with its elegant architecture complex language and ornate ritual... would now return to its enterprise, including the taking of slaves.
Zarif mimarisi, karmaşık dili ve ayinleriyle bu antik kültür şimdi bir girişime döndü. Köle almak da dahil.
It shouldn't be this hard to spot a giant ornate building from the air.
Böyle devasa bir yapıyı havadan bulmak bu kadar zor olmamalıydı.
They were so ornate and beautiful.
Çok gösterişli ve güzellerdi ki.
They put his dick in an ornate box and gave it to his priest.
Sikini süslü bir kutuya koyup rahibine verdiler.
Coming up after the break, we'll have an ornate Asian curio cabinet for your fine collectibles.
Aradan sonra koleksiyonunuz için çok harika bir Asya antik vitriniyle ekranlarınızda olacağız.
You see these, uh, ornate little symbols?
Şu kazıImış sembolleri görüyor musun?
The ceiling is so ornate.
Tavan çok süslüymüş.
King Solomon was building such an incredibly ornate temple, because he had fallen in love with a certain queen.
Kral Süleyman, bir kraliçeye aşık olduğu için öyle büyük bir yapı inşa etmiş.
Ornate carvings of giant snakes flank a beautiful golden throne.
Güzel bir altın tahtın yan kısımlarında süslü, dev yılan oymaları var.
Those are beautiful, ornate glass doors, you know.
Çok güzel, süslemeli cam kapılar bunlar.
a very rare, ornate dagger.
Çok nadir bulunan süslü bir hançerdir.
They start simple and crude and become more and more ornate.
Oldukça basit ve kaba başlarlar ve gittikçe gösterişli olurlar.
Oh Henry I'm sorry I didn't spring for the ornate brass
Üzgünüm Henry öyle yolun ortasına seni saçmak istemezdim
That's the big, ornate one that...
Büyük ve gösterişli..
The woman that Laurel went after in that store, Marie Lowe, she was wearing an ornate necklace.
Lauren'in mağazada peşinden gittiği Marie'nin işlemeli bir kolyesi varmış.
Well, it's quite ornate for a vow of poverty.
Ama fakirlik yemini için oldukça gösterişli.
It's a town of ornate and inviolate tradition.
Gösterişli ve şerefli bir geleneği vardır bu şehrin.
Oh, the guidos'dance rituals... tattoos, speech patterns, secret lexicons... and ornate costumes are obvious markers.
Guido'ların dans ayinleri, dövmeleri konuşma şekilleri, gizli lügatları ve süslü giysileri, onların belli işaretleridir.
The ornate urinals are enamelled in peacock colours, while the cow-sized cubicle is... genuinely frightening.
Toplu tuvaletler, tavus kuşu renkleriyle süslenmiş inek büyüklüğündeki tuvalet kabini ise gerçekten ürkütücü.
They're really ornate.
Gerçekten çok gösterişliler.
I don't think it's a good idea for us to spend all of our hard-earned cash on some ornate display for the disposal of what amounts to an animal carcass.
Zar zor kazandığımız parayı hayvan leşini ortadan kaldırmak için düzenleyeceğimiz abartı bir şeye harcamak bence iyi bir fikir değil.
And the patina and ornate filigree, tell me it's pretty old.
Üstündeki küf ve süslü işlemeler bayağı eski olduğunu gösteriyor.
My Batman DVD, and one piece of oddly ornate Hebrew-themed jewelry?
Batman DVD'mi ve tuhaf süslemeli Yahudi temalı bir mücevheri mi?
It was this ornate gold and silver piece.
Altın - gümüş, süslü bir şeydi.
It sounds rather ornate.
Fazla süslü görünüyor.
- Does he live far?
- Evi uzakta mı? - Ornate'de bir villa.
- In Ornate. Why?
Niye sordun?
"You are a romantic ornate platter!"
"Sen, süslü romantik bir çiçeksin!"
So tonight leave your identities at the door, let our spirits inspire yours, and may your ornate facades lead you to intrigue.
Bu yüzden bu gece kimliklerinizi kapıda bırakın ruhlarımızın size ilham olmasına izin verin ve süslü çehreleriniz sizi entrikaya yönlendirsin.
no ornate gold frame?
Ne? Altın çerçevesi yok mu?
Very ornate.
Çok süslü püslü.
All you brought was that useless ornate shield!
Senin tek getirdiğin şu işe yaramaz süslü püslü kalkan!
I have got to get me one of those ornate shields.
Kendime o süslü püslü kalkanlardan birini almalıyım.
Tradition has it that this ornate trunk, kept here in the Palace of the Sultans, contains the mantel of the Prophet.
Geleneğe göre, peygamberin eşyalarını içeren bu gösterişli sandık, Sultanların Sarayında tutulur.
No, sorry. It's just "olfactory signature" struck me as an ornate way to say "the smell of nutmeg."
Sadece "koku imzası" deyişi muskat demenin afilli yolu.
Ours has 75 cabins, with mine being the most ornate, of course, as king.
Bizimkinin 75 kamarası olacak, en görkemli olanı tabiki kral olarak benim.
It's a key of sorts... an ornate, round copper disc, with a hole dead center.
Anahtar gibi şeyler. Abartılı, ölü merkezi delikli bakır boru disket.
Hmm, well, hello, Mr. Ornate Box.
Merhaba, Bay Gösterişli Kutu.
- Yeah, I was eyeing that too because everything else is so ornate.
- Evet, benim de gözüm ona takıldı çünkü diğer hepsi şatafatlı yapılmış.
First, two knives comprised of fine steel with ornate design as a symbol of strength, a symbol of trust.
Öncelikle, saf çelikten oluşan ve güç ve güveni temsil eden süslü iki bıçak.
Leather, very ornate, with a silver clasp and buckle.
Deri kaplı, oldukça süslü, gümüş bir kopçası ve tokası var.
Ornate iron gates out of junk metal.
Hurda metalden süslü demir kapılar.
We're on Route 158 which connects Ornate to Cariate... Just let me finish this dialogue.
Şu diyalogu bitirmeme izin ver.
Tradition has it that this ornate trunk, kept here in the Palace of the Sultans, contains the mantel of the Prophet.
Avrupa'nın batılı Katolik haçlılar tarafından zayıflatıldılar.
We're both well-groomed, but not overly ornate.
İkimiz de bakımlıyız fakat çok süslü değiliz.