Orán traduction Turc
6,992 traduction parallèle
Get me a full analysis... cubic metres of breathable air, rate of toxicity.
Bana tam analizi getir. Solunabilir havanın metreküpünün kirliliğe oranı.
Dad, 96 %... good odds.
Baba, % 96 iyi oran.
You don't know that... unless you're gonna say 96 % success rate,
- Bunu bilemezsin. - % 96 başarı oranı var demedikçe bunu duymak istemiyorum.
Septation has a pretty high mortality rate.
- Ayırma işleminde ölüm oranı yüksektir.
Not at the rate you've been fishing.
- Avlanma oranın çok değil.
And I think that... that we all recognize, even though we sit here as lawyers in a lawyer's meeting, that it's probably 95 percent politics and five percent law how this will be resolved.
Ve bence, hepimizin de bildiği gibi, her ne kadar burada bir avukatlar toplantısında bir araya gelmiş avukatlar olsak da bu sorunun çözümü % 95 politik, % 5 oranında da hukukidir.
And I am its Duke, and I do not take orders from you.
Ben de oranın düküyüm ve sizden emir almıyorum.
That is 10,000 times the natural rate of extinction, and one species is responsible.
Bu, doğal tükenme oranının 10 bin katı ve bundan tek bir canlı türü sorumlu.
So, Grady was reportedly intoxicated at the time of his murder, and yet his tox report says that his blood alcohol level was 0.03 %.
Grady'nin cinayet saatindeki zehir raporu çıktı. Rapor diyor ki kanındaki alkol oranı % 0.03'müş.
You got a hell of a conviction rate, one of the best in the department.
Yüksek başarı oranınız var. Departmanın en iyilerindensin.
Violent crime in D.C. is at a 20-year low, and yet in the last four months, there have been seven random acts of violence by individuals with no prior criminal record.
Başkentteki vahşi suç oranı 20 yıldır düşüyordu yine de son 4 ayda önemli bir sabıka kaydı olmayan insanlar tarafından 7 ayrı suç işlendi.
As you know, our acceptance rate is 8 %, so in the fall, I look forward to seeing one out of...
Herkese geldiği için teşekkürler. Bildiğiniz üzere kabul oranımız % 8. Yani sonbaharda görmeyi beklediğim...
a viral hemorrhagic fever with a mortality rate approaching 90 %.
Ölüm oranı % 90'a yaklaşan viral hemorajik ateş.
"whether from a patient's morbidity or surgeon's ineptitude." Geez.
"Hastaların ölüm oranından, cerrahın beceriksizliğine kadar pek çok neden var."
A man, Victor Lee, owns the place.
Oranın sahibi Victor Lee adında bir adam.
I have admitted to having one glass of wine, which would make my BAC well below the legal limit.
Bir bardak şarap içtiğimi kabul ediyorum,... ki bu benim kandaki alkol oranımın yasal sınırının altında.
The actual virus has a 23 % mortality rate.
Aktif virüsten ölüm oranı 23 %.
But I do expect you to be 5 % less condescending.
Ama senden % 5 oranında daha az küçümsemeni bekliyorum.
Olinsky knows the warden, says you know somebody in the sheriff's office who handles these things.
Olinsky oranın müdürünü tanıyor, demiş ki, sen şerif'in ofisinden bu işlere bakan birilerini tanıyormuşsun.
Trains are down all over town, there are traffic outages everywhere in the city, and the crime rate has spiked 50 % since yesterday.
Şehir genelinde trenler durmuş. Her yerde trafik zayiatı mevcut. Ve suç oranı düne göre % 50 artmış.
We're reporting to you from downtown, where today's spike in crime has our city...
Sizlere şehrimizde suç oranının tavan yaptığı şehir merkezinden sesleniyoruz.
Humidity level is rising.
Nem oranı yükseliyor.
I know you better than anybody, and I know that this place is not for you.
Herkesten daha iyi olduğunu biliyorum, ve oranın sana göre olmadığını da biliyorum.
You are having your breakfast at their time!
Oranın saatine göre kahvaltı yapıyorsunuz!
I mean, I wanted to get up there with Zac and play our instruments live the best we could and really blow people away, because in a weird way, we're both outsiders there.
Zac'le birlikte sahneye çıkıp müzik aletlerimizi olabildiğince iyi çalmak ve insanların akıllarını başlarından almak istedim. Çünkü aslında ikimiz de oranın yabancısıydık.
I, alas... Bruised myself during the curse.
Oranın kızarmış peynirini seviyorum ama senin hoşuna gitmediğini biliyorum.
You know the suicide rate for psychiatrists is extremely high?
Psikiyatri doktorlarının intihar oranının ne kadar yüksek olduğunu biliyor musun?
Well, Dr. Naday uses brain stimulation with MRI imaging to Gauge consciousness, and he's had positive results in 89 % of his patients.
Dr. Naday, MR ölçümleriyle birlikte beyin uyarımlarını kullanıyor ve hastalarından % 89 oranında olumlu sonuçlar alıyor.
The Golden Ratio is hard to argue with, Miss Montenegro.
Altın Oran tartışmaya açık değildir Bayan Montenegro.
Medically, I put your prognosis at about 60 %, 80 % survival rate.
Tıbben yaşama oranın tahminen % 60, % 80 diyebilirim.
These lines point to stars called pulsars which rotate with a very specific rate.
Bu çizgiler çok özgün bir dönüş oranı olan pulsar adlı yıldızları gösteriyor.
The equation starts out with the rate of star formation... In 1961, he devised what remains a useful scientific framework for considering how likely it is, that we share the galaxy with others.
Denklem, yıldızların oluşum oranıyla yola çıkıyor... 1961'de, başkalarıyla aynı galaksiyi paylaşıyor olmamız ne denli olası diye düşünerek faydalı bir bilimsel formül geliştirdi.
It's not known how Talon processes the information, but his success rate is interesting.
Talon'un bilgiyi nasıl işlediği bilinmiyor ama başarı oranı hayli ilginç.
Now, what Leavitt noticed was that there is a simple relationship between the actual brightness of a Cepheid variable and the rate of change of that brightness - its period.
Sefe değişkenlerinin gerçek parlaklığıyla parlaklıklarının değişim oranı arasında basit bir ilişki olduğuydu. Leavitt'in fark ettiği şey : Yani bir değişim dönemi.
She noticed that, for the dimmer Cepheid variables, the rate of change of brightness is very fast, whereas for the brightest of the Cepheids, the rate of change is slow.
Sönük bir Sefe değişkeninin parlaklık değişim oranının çok hızlı olduğunu fark etti. Hâlbuki Sefelerin en parlağının değişim oranı ise çok yavaştı.
So that means that if you can determine the distance to just one Cepheid variable by parallax, then you know the distance to all of them just by measuring the rate of change of the brightness in the sky.
Yani sadece bir Sefe değişkeninin uzaklığı, ıraklık açısı sayesinde saptanabilirse gökyüzündeki parlaklık değişim oranını ölçerek hepsinin bize uzaklığını hesaplayabilirsiniz demek oluyor.
42 %. Which is a 58 % chance of survival.
% 42, ki bu da % 58 yaşama oranı demek.
Heart rate, BP, respiratory rate- - all flatlined, the whole way.
Nabız, tansiyon, solunum oranı... Hepsi seyir boyunca düz.
I-In rare cases, a side effect of donepezil hydrochloride is reduced bone density and increased bone fracturing.
Nadir vakalarda donepezil hidroklorürün yan etki olarak kemik yoğunluğunu azaltıp kırılma oranını yükseltir.
Amit is a member there.
Amit oranın üyesiymiş.
Oh, wow. How can you afford that?
- Oranın parasını nasıl karşılayacaksınız?
I want you to talk to anyone who works or lives nearby, see if they saw anything.
Oranın yakınında yaşayan herkesle konuşacaksın, bir şey görmüşler mi bir bak.
The 90 % humidity is causing trouble for the camera.
Yüzde 90 nem oranı kameralarda soruna neden oluyor.
Uh, I was just thinking of remortgaging my house and wondering if I should go for a fixed rate or a flexible policy, what do you think?
Evimi tekrar mortgage'lamak istiyordum da merak ettim sabit oran mı yoksa esnek oran mı seçmeliyim. Ne düşünüyorsun?
'But when we reached it, we couldn't help noticing it was a river,'and something important was missing.'
Ama sınıra vardığımızda oranın bir nehir olduğunu fark ettik. Ve önemli bir şey eksikti.
Then he'll raise share ratio and become a shareholder.
O zaman hisse oranını arttırarak hissedar olabilir.
Two of our projects are going down the pan, with sales below 30 % - 35 %.
İki projemiz boşa gitti, satışları % 30 - % 35 oranında düştü.
You don't scratch there in public.
Başkalarının yanında oranı kaşıyamazsın.
You know I'm 96 % deaf... in my right ear because my dad whacked me all the time?
Babam sürekli dayak attığı için sağ kulağımın % 96 oranında sağır olduğunu biliyor muydun?
Oh I have an idea. What's it called, Toys "R"...
Benim bir fikrim var, neydi oranın adı, Toys R...
I want to create and take charge of Moscow homicide department.
Moskova cinayet departmanını kurup, oranın idaresinde olmak istiyorum.