Outbid traduction Turc
147 traduction parallèle
I already outbid you!
Ben zaten senden daha fazla verdim!
York was with a man who outbid her.
York'un yanındaki adam daha fazla fiyat vermiş.
Sorry, mother, i was outbid for those twins.
Üzgünüm, Anne, ikizleri alamadım.
If you're so smart, tell us poor folks who's gonna outbid me.
Eğer bu kadar akıllıysan bu adama da kimin yardım edeceğini söylersin.
If somebody doesn't outbid you.
Eğer biri senden fazla pey sürmezse.
I can outbid you.
Bende fazla çıkabileceğine bahse girerim.
- You outbid two governments?
- O iki devi de, alt mı ettiniz?
Young. Oh, they'll outbid each other for you.
Gençsin, hepsi seni kapışmaya çalışacak.
We've been outbid by the Spanish Ambassador.
İspanya büyükelçisi tarafından daha fazlası verilmiş.
You must outbid him at the christening.
Vaftiz zamanı ondan daha fazla ödemen gerek, Hal!
We could outbid, substantially outbid your former employer.
Sizin eski işvereninize teklifi arttırabiliriz.
If you look good enough, I might outbid old Ten Bears and take you for myself.
Eger çok çekici olursan, belki seni kendime saklarim.
What's his name here just outbid you.
Bu, adı her neyse, az önce senden daha çok teklif etti.
At a public auction, I had to outbid a Jamaican millionaire.
Bunu bir açık artırmada Jamaikalı bir milyarderle... -... girdiğim rekabette son dakikada aldım! - Evet, gıdıklanıyorum.
I held out, and they had to outbid two other record companies to keep me.
Pes etmedim sonunda daha fazla fiyat veren iki tane şirket çıktı.
- Outbid by mine own wench!
- Kendi arkadaşım tarafından!
Either Ham's decided to fuck us or Gillon outbid us.
Ya Ham bize kazık attı, ya da Gillion daha çok para verdi.
This Doyle, he's trying to outbid me with my own suppliers.
Doyle, alış fiyatını yükseltip beni batırmaya çalışıyor.
Put them in a room to outbid each other?
Onları bir odaya koyup çekişmelerini sağlayacağız.
I'd say that the president just got outbid.
Başkanı geçtin diyorum.
Ya just had to outbid me, didn'tcha?
Benim üstümde teklif vermek zorundaydın, değil mi?
You outbid me first.
İlk önce sen benim üstümde teklif verdin.
What difference does it make who outbid who?
Kimin kimin üstünde teklif verdiği neyi değiştirir ki?
You were secretly trying to outbid me.
Benim teklif verdiğim bir şeye benden gizli teklif veriyorsun.
When they were auctioning off the last truck and I wanted it as a souvenir Gotti outbid me.
Açık artırmada son kamyonu hatıra olarak almak istedim. Gotti benden çok verdi.
That's because angel Cleaning Company... is one of the biggest cleaning contractors in the country... and they managed to outbid Union cleaning companies, okay? Alright?
Tamam mı?
Can you go outbid him?
Ondan fazlasını verebilir misin?
You gotta outbid... him He buys all his from me- - buys'em fresh.
Uygun fiyatı ondan istemelisiniz. Tüm mallarını benden alır, taze olarak.
But the best part is, I outbid my arch-rival, Dr. Dangerous, to get it.
Ama en iyi kısmı zorlu rakibim Dr. Tehlike'yi saf dışı bırakmaktı.
So why kill Kevin if they could just outbid him?
Kevin'i öldürmek yerine niye daha fazlasını teklif etmediler?
- I was outbid for an A-Team lunch box.
- Bir A-Takımından fazlasını göremiyorum.
- Outbid Dean like that. - I don't know.
- Dean'e neden açık arttırmada meydan okudun?
Jess outbid him.
- Jess ile çekip gitmedim.
Oh, crap. Someone's tryin'to outbid me!
Kahretsin, biri beni geçmeye çalışıyor.
What, did someone outbid you for the teapot?
Ne oldu, açık artırmada çaydanlığa daha fazla fiyat veren mi oldu?
Did we get outbid again?
Yine mi bizden az fiyat veren çıktı?
- She outbid us.
- Bizi saf dışı bıraktı.
The guy who outbid me for my condo.
Daireme benden yüksek fiyat teklif eden adamı.
It was me your husband outbid for the claim.
Kocanızın maden için önerdiği fiyatı artıramayan bendim.
Those rat slants always did outbid me.
O çekikler hep benden fazla verirdi.
The two collectors we outbid at the last auction won't want to lose out again.
Geçen müzayede tekliflerini geçtiğimiz bu iki koleksiyoncu yeniden kaybetmek istemeyeceklerdir.
I'm very much going to enjoy seeing the look on his face when you outbid him.
Müzayedede onu yendiğinizde yüzünün halini görmek isterdim.
I thought about trying to buy his services, but we frankly couldn't afford to outbid Le Chiffre.
Onu satın almayı düşündüm ama açıkçası Le Chiffre'nin fiyatını aşamazdık.
During his auctions, they all try and outbid each other just to impress him!
Açık artırmaları sırasında hepsi onu etkilemek için fiyat artırıyor.
When we heard it was for sale, we raised money... but we were outbid by a rich american.
Satılık olduğunu duyduğumuzda, para biriktirdik ama zengin bir Amerikalı daha fazla fiyat verdi.
- If they outbid us on the SAMs?
Bizden fazla önerirlerse?
I have a client that doesn't want to risk being outbid at the auction.
Müzayedeye çıkarak işi riske atamayacak bir müşterim var.
I wanted to outbid her, but in the back of my mind,
Ondan daha fazla fiyat vermek istedim, Ama aklıma,
You outbid the museum for this.
Müzeden daha büyük bir teklif yapmıştın.
And next up, the big-ticket item- - a family vacation for eight to new zealand, so go ahead and outbid your friends without guilt.
Ve sırada, büyük bilet... Yeni Zelanda'da 8 kişilik bir aile tatili. Hadi bakalım, suçluluk duymadan arkadaşlarınızın fiyatlarını arttırın.
If you want that baby, You're gonna have to outbid grandma.
Eğer o bebeği istiyorsan, babaannemi bastırmalısın.