Outfits traduction Turc
894 traduction parallèle
Funny. Wellmore said you sold him more furs than any other half dozen outfits.
Wellmore kendisine dünya kadar kürk sattığını söylemişti.
Looks like as if the way they're puttin some of them outfits over there, they're a-gonna lose'em.
Mesela şu indirdikleri arabaya bak. Pek iyi görünmüyor her an düşebileceğini tahmin edebilirsin.
Well, get your outfits together.
- Arabalarınızı hazırlayın.
Can't expect to escape in these outfits.
Bu elbiselerle kaçabileceğimizi sanma sakın.
- That's a difficult trail on foot in those outfits.
- Bu elbiseler bu yoldan gelmek için fazla iyi.
I hope it won't take long. You know, after 4 : 00 we pay overtime for these outfits.
Umarım çok sürmez çünkü 4'ten sonra kıyafetlere iki misli ödeyeceğiz.
No doubt you do, but you're talking about single outfits.
Olabilir ama sen bir kişiden söz ediyorsun.
- Thousands? What would bring thousands of outfits to Dakota?
- Binlerce insanı Dakota'ya ne getirir ki?
If the outfits don't fight through, you're liable to have a lot of Sioux on your hands.
Öbürleri gelemezse bir sürü Sioux ile başa çıkmak zorunda kalacaksın.
Ah. No wonder he's the head of one of the biggest outfits in the country.
Ülkedeki en büyük ekiplerden birinin başı olduğu şüphesiz.
Some of the outfits are sending in every danged rider they've got.
Bazı çiftlikler ellerindeki tüm atlıları yolluyor.
There isn't enough open range for both our outfits.
Görüyorsunuz ya,... orada her ikimize yetecek kadar toprak yok.
There are plenty of straight outfits here. Thanks.
- Sokak boyunca bir sürü dürüst işletme var.
The other fellas were wearing painters'outfits.
Diğer adamlar boyacı elbisesi giyiyordu.
They just see us in these outfits.
Bizi sadece bu kıyafetler içinde görüyorlar.
Might have our own outfits, a company, a whole regiment even.
Kendi birliğimiz olabilirdi bir bölük, hatta bir alay.
The big cattle outfits run the country. With their loud talk, their riding and shooting and their hatred for sheepmen.
Büyük sığırcılar yaygara koparmaları, etrafta at koşturmaları ve sağa sola ateş etmeleriyle... ve koyunculara olan kinleriyle bu toprakları idare ediyorlar.
There's a lot of little cattlemen around here what can't make a living because they're being pushed and squeezed by the big outfits.
Buralarda birçok küçük sığır yetiştiricisi var büyük sığırcıların onları itmesi ve ezmesinden dolayı zar zor geçinen.
You small ranchers are getting put out of business by the big outfits.
Siz küçük çiftlik sahipleri büyükler tarafından işin dışına itiliyorsunuz.
But if I can guarantee that one of the big outfits will swing along with us would you advise us to take a chance?
Ama büyüklerden birinin bizimle hareket etmesini garanti edebilirsem şansımızı denememizi tavsiye etmez misin?
Remember, bury your army outfits before leaving the forest.
Unutma, asker üniformalarını ormandan çıkmadan önce gömeceksin.
These outlaw outfits always want to foul things up.
Bu haydut ceketliler işleri hep karıştırmak isterler.
- What kind of outfits?
- Ne ceketliler dedin?
- Outlaw outfits... like yours.
- Haydut ceketliler, sizinki gibi.
I was carrying an imaginary valise, one of those pitchman's outfits.
Hayali bir valiz taşıyordum, işportacının eşyalarından biri.
These sport outfits, buttoned up to here.
Yakası kapalı spor bir giysisi vardı.
How many outfits in this man's Army have you been in, captain?
Bu ordunun kaç biriminde görev aldın yüzbaşı?
You get in touch with the leading electronics outfits, the big cartels.
Önde gelen elektronik firmaları ve kartellerle irtibata geçeceksin.
He's getting dressed in one of my outfits. "Our" pigeon?
Kıyafetlerimin birini giyiyor. Güvercin mi?
Cow outfits use the pasture up here.
Büyükbaş hayvanlar burada otlatılır.
And I was thinking that if the new baby was a boy, we could get one of them double-decker outfits.
Ve düşündüm ki, eğer yeni bebek erkek olursa onlara ranza alabiliriz.
They wore the same white outfits.
Açık renk, birer takım diktirmişlerdi.
And, Griff, we'll need outfits for the lot.
Griff, herkes için giysi gerekiyor.
In order to get the right amount of outfits, Roger, I suggest that we work mainly from service uniforms.
Gereken sayıda giysi yetiştirebilmek için, daha çok asker üniformaları ile çalışmayı öneriyorum.
I'll have to get the chaps to make those into some sort of workingman's outfits.
Bizim çocuklara bunları bir tür işçi tulumuna dönüştürmeyi göstermeliyim.
My father's ranch sits on good land, we can turn that into one of the best cow outfits in this country.
Babamın burada iyi bir çiftlik arazisi var,... bu ülkenin en iyi sığırlarını yetiştiren bir yere dönüştürebiliz.
I suppose cos I wait for small outfits like yours to die, then I buy'em.
Bilmem. Sizin gibi küçük grupların ölmesini bekleyip, sonra aldığım için herhalde.
They were still dressed in the same way in their outfits from the camp, the striped pajamas.
Bu arada kampa gidenlerin tamamı aynı çizgili pijamadan giymişti.
And another one near the school outfits.
Bence en yakın yer Okul Kıyafetleri reyonu.
I was tired ofbeing alone... tired of wearing these ridiculous outfits Larry painted for me.
Yalnız kalmaktan bıkmıştım... Larry'nin benim için boyadığı o gülünç giysileri giymekten de.
I just want you to know that I've been flying for quite some time now... and it hasn't always been for crummy outfits like this one.
Fakat sana şunu söylemeliyim. ben uzunca zamandır uçuyorum... ve hiçbir zaman bu tür işe yaramaz teçhizatlarla uçulduğunu görmedim.
With people in weird outfits like the supercrooks around here it's amazing no one reports this place to the police!
Süper suçlular gibi tuhaf giysilerle dolaşanlar varken burayı kimsenin polise bildirmemesi ilginç doğrusu!
It's so fortunate that you have another hundred stunning outfits... from which to choose.
Neyse ki giyebileceğiniz yüzden fazla nefes kesici tuvaletiniz vardır.
We been working the same outfits, three, four years running.
Üç, dört yıldır üst üste aynı ekiplerde çalışıyorduk.
We captured four of their disrupter-type weapons, two complete outfits of male clothing and perhaps, most important of all, one of their communication devices.
- Dört silah ele geçirdik. İki erkek giysisi. Ve en önemlisi de, iletişim aygıtlarından biri.
Because of their timeless outfits, coal merchants, clergymen and nuns are allowed in.
Yaptıkları işten dolayı, kömürcülere, rahiplere ve rahibelere de izin veriliyor.
Listen, kids, these track outfits are being rented for one time, and one time only, so any rips, tears, or malicious damage, you get charged, okay?
Bu yarış formaları tek bir kez kullanılmak üzere kiralandı. Yırtar, söker veya başka türlü hasar verirseniz zararı size ödetilir, tamam mı?
Why can't we go back to our outfits?
Neden grubumuza geri dönmüyoruz?
I can't do that without affecting Henry and a lot of other outfits.
Bu Henry'yi ve diğer bir çok kişiyi kötü etkiler.
We're ttying to work out a schedule of the outfits we're gonna play this year.
Bu sene oynayacağımız takımlarla lig fikstürü ayarlamaya çalışıyoruz.
Big jobs, big outfits.
Büyük işler, büyük ekipler.