Overcoat traduction Turc
222 traduction parallèle
And hand me out my bear overcoat.
Bana ayı kürkünden paltomu uzat.
This is my best overcoat.
- Bu benim en iyi paltom.
What are you wearing the heavy overcoat for?
O kalın paltoyu neden giyiyorsun?
- Will you wear your overcoat or cape, sir?
- Palto mu yoksa pelerin mi giyeceksiniz, efendim?
You can take my overcoat and dry it.
Paltomu alıp, kurutabilirsiniz.
Your overcoat.
Palton!
- Where's your overcoat?
- Palton nerde?
My overcoat, I wanted one just like Jim's, but I couldn't figure out where he got it.
Paltom, Jim'in ki gibi olsun istedim, fakat nereden aldığını bulamadım.
I'm much obliged to you for returning my overcoat.
Paltomu geri getirdiğin için sana çok minnettarım.
Your overcoat?
Palton mu?
Then I ran down home and put on me overcoat.
Daha sonra evime geçtim ve paltomu giydim.
Sir Frederick, you once deliberately stole my overcoat.
Sör Frederick, bir keresinde kasten paltomu çalmıştınız.
And as for a tramp saying he was given a practically new overcoat.
Ve bir serseri kendisine neredeyse yepyeni bir trençkot verildiğini söyler
There's only one suit here You better have the overcoat
Burada sadece bir tane takım elbise var. üstüne ceket alsan iyi olur
His overcoat was buttoned.
Paltosunun önü ilikliydi.
Yeah. He's about 20 years old, 5-foot-6, wearing a gray overcoat.
Evet. 20 yaslarinda, 1.65 boylarinda ve gri bir paltosu var.
Miles hadn't many brains, but too much experience as a detective to be caught by a man he was shadowing up a blind alley with his gun and his overcoat buttoned.
Miles çok zeki degildi ama... takip ettigi kisi tarafindan çikmaz bir sokakta... silahini çikartmadan yakalanmayacak kadar tecrübeliydi.
She had an overcoat on.
Üstünde bir manto vardı.
How do you know she had an overcoat on?
Üstünde bir manto olduğunu nasıl biliyorsun?
With evening dress, a gentleman wore a tan overcoat. So short that his black coattails hung visible 5 inches below the overcoat.
Bir erkek smokinle, taba rengi palto giyerdi ama bu o kadar kısaydı ki, siyah etekler alttan 15 santim sarkardı.
But after a season or two he lengthened his overcoat till it touched his heels.
Ama bir iki sezon sonra paltosunu topuklarına değene dek uzattı.
I've got to get my overcoat. Oh, Joe.
Paltomu almam gerekiyor.
Ninety degrees in the shade, and he's wearing a winter overcoat.
Dışarısı gölgede 35 derece, üzerinde kışlık palto var.
My cigar case. I guess I left it in my overcoat back in the section.
Purolarım.Kompartımanda paltonun cebimde kaldı herhalde..
- Oh, he's been an overcoat for years.
- Yıllar önce pardösü oldu.
Life gave him a red flower, a good beating, a pinewood overcoat.
Hayat ona kırmızı bir çiçek, ağır bir mağlubiyet, tahtadan bir palto verdi.
No overcoat.
Pardösüsü yok.
If it was gonna be this chilly tonight, I should have brought an overcoat.
Bu gece böyle soğuk olacaksa bir palto getirmeliydim.
Don't forget your overcoat.
Pardösünü unutma.
I should have worn my overcoat.
Cebim yırtılmış.
Had on an overcoat.
Üzerinde palto vardı.
Well, there was something about that overcoat.
Şey, paltosunun üzerinde bir şey vardı.
- Are you sure yours isn't in your overcoat?
- Paltonda olmadığından emin misin?
A brown overcoat and a brown hat.
Kahverengi bir palto ve şapka.
Did the number one man have an overcoat on?
Birinci adamın paltosu var mıydı?
Did he have an overcoat or not, the number one man?
Birinci adamın paltosu var mıydı yok muydu?
- My overcoat.
- Pardösüm?
- Here's your overcoat.
- Pardösünü al.
She can't wear a padded overcoat to go to Narayama
# Keçeli bir manto giyerek Narayama'ya gidemez
Mr. Gannon, his father worked all his life... in an overcoat factory on Seventh Avenue.
Bay Gannon, babası Yedinci Cadde'deki... bir manto fabrikasında hayatı boyunca çalıştı.
The overcoat section too?
- Palto bölümü de mi?
You're not puttin'my overcoat on a dog.
Paltomu bir köpeğe yatıramazsın.
Soon as I get to town, I will buy you an overcoat, thick and warm.
Şehre gider gitmez sana güzel bir ceket alacağım.
Korostelyov has sent us his overcoat.
Korostelyov bize paltosunu göndermiş!
Button up your overcoat, you belong to me.
Paltonun düğmelerini ilikle. Sen benimsin.
Forgive me if Ι keep my overcoat on.
Kabanımı çıkarmadığım için kusuruma bakma.
- I left my driving licence in my overcoat...
Ehliyetim cekette kalmış.
I very seldom wear my overcoat.
Çok nadir palto giyerim.
He wears brown clothes a lot... suit, overcoat, hat, shoes.
Genellikle kahverengi takım elbise giyer, ayakkabı ve şapka takar.
I'll just take my jewelry out of this trunk and put it in my overcoat.
Bu sandıktan mücevherlerimi çıkarıp paltoma koyacağım.
- ln the breast pocket of my overcoat.
- Paltomun üst cebinde.