Overfed traduction Turc
27 traduction parallèle
- There, my band getting fat and overfed.
- Halinize bakın, çetem göbek bağlıyor.
Twelve minutes and over 80 percent of the fleet sitting there like overfed ducks.
12 dakika olmuş ve filonun % 80'i halâ limanda, keklik gibi avlanmayı bekliyor.
- Meat, ma'am! You overfed the boy.
- Evet, onu fazla beslemişsiniz.
And, of course, the bloated, overfed, overdressed slob.
Ve, elbette, burnu kalkık, şişman, aşırı lüks giyinen züppe.
And the flesh that we have overfed,
Ve fazla yediğimiz taze et,
so greedy, overfed, ignorant and narcissistic.
Açgözlüler, şişmanlar, cahiller ve narsistler.
They're overfed, lazy.
Bu köpekler çok tembel.
When are these fat, arrogant, overpaid, overfed, over privileged, over indulged, white collar, business criminal, asshole, cocksuckers going to put out their cigars and move along to their next abomination?
Ne zaman bu şişman, kibirli, yüksek maaşlı besili, ayrıcalıklı düşkün, beyaz yakalı kartelci, göt deliği, sik emiciler purolarını söndürüp de sıradaki iğrençliklerine yönelecekler?
May an overfed yak Relieve himself on your buick.
"Aşırı besili bir öküz kendini arabanda rahatlatabilir mi?"
Ah, Ethnictown, where hardworking immigrants dream of becoming lazy, overfed Americans.
Etnik Kasabası, çalışkan göçmenlerin tembel ve şişman Amerikalılar olmayı hayal ettiği yer.
Overfed faces getting pulled, lifted and stretched all taut and shiny.
Aşırı besili yüzleri gergin ve parlak görünecek şekilde çekilip gerilmiştir.
I get to stand around watching you sell fatty poisons to overfed Americans.
Burada öylece bekleyip senin şişman Amerikalılara zehirli abur cubur satmanı izliyorum.
You've overfed him.
Onu fazla beslemişsiniz.
You overfed them!
Fazla yem vermişsindir!
Positively overfed.
Kesinlikle fazla beslenmiş.
Didier says I overfed it.
- Didier onu fazla beslediğimi söyledi.
I'm overfed, I'm too expensive, and I take way too long.
Bense tok gözlü, kaliteliyim ve uzun yolu tercih ederim.
The overfed haves pass the immigration laws to keep out the starving have-nots.
Aşırı beslenmiş kişiler, açlık hissetmemek için göçmenlik kanunlarına uymadılar.
That's before I knew what overpaid, overfed, fat bastards they were.
Bu, onların ne kadar aşırı ödenen, aşırı yedirilen, tombul piçler olduğunu öğrenmeden önceydi.
You know, that overfed mammoth of yours saved my life once.
Senin o fazla besili mamutun vaktiyle hayatımı kurtarmıştı.
They overfed me.
Beni aşırı beslediler.
Now he will cry as well, since you overfed him
Bak şimdi de bu ağlayacak, fazladan beslediğin için..
And, Homer, I think you'd enjoy the company of the campus'lazy, overfed squirrels.
Ve Homer, bence sen de şirketin kampüsünde ki... tembel, aşırı beslenmiş sincaplarla oynarsın.
The record of history will read, however, the handful of overfed Senators in this room who choose to write it.
- Tarihi kayıtlar aslında bu odadaki bir avuç besili Senatör ne yazmaya karar verirse onu içerecek.
Yeah, now, this Turkmenistani dish is traditionally made from an animal that's been so overfed it can no longer stand. That's the dream.
Bu Türkmen yemeği bu aşırı şekilde beslenip artık dayanmaya gücü kalmayan bir hayvandan yapılan geleneksel bir yemek.
Our drawing rooms are full of overfed aristocrats who have no idea what real life is, who have even forgotten how to speak their own language.
Kabul salonlarımız, besili aristokratlarla dolu gerçek hayat nasıldır, hiçbir fikirleri yok kendi dillerini bile nasıl konuşacaklarını unutmuş bir hâldeler!
"Overfed"?
"Aşırı beslenmiş"?