English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ O ] / Overgrown

Overgrown traduction Turc

235 traduction parallèle
You're just an overgrown kid.
Yaşına göre ne kadar olgun birisin.
It used to make my heart ache to hear you worship that overgrown sham, the way you kowtowed to him.
Gordon! Öyle bir sahtekara hala hayran olman kalbimi burkuyor. Kendini onun etkisinden kurtarmalısın.
Don't tell me Paul Hendrix is out there, hiding behind one of those overgrown anthills.
- Bana Paul Hendrix'in orada o dev karınca yuvalarının ardında saklandığını söyleme.
The whole garden's so terribly overgrown,
Tüm bahçe yabanıl bitkilerle kaplı.
You've allowed a psychopathic case to walk out of here and roam around with an overgrown white rabbit!
Bir psikopatın dışarı çıkıp azman bir tavşanla etrafta dolaşmasına izin verdin.
Who was that overgrown bullfighter you danced with?
Harika mı? - Üzerine kapaklanmış seninle dans eden boğa kimdi?
Not a nice family, You know what that overgrown beatnik Cedric did?
Zaten hoş bir aile değil. O azman Cedric ne yaptı, biliyor musun?
We saw birds, and many overgrown plants, as if patches of nature had gone wild.
Kuşlar ve aşırı büyümüş bitkiler gördük, sanki doğa yer yer çıldırmıştı.
- You overgrown jerk!
- Büyümüş pislik seni!
It took twenty years for the scrub to overgrown them all.
Bu sarmaşıklar, fundalıklar 20 yıldır büyüyor, pek ilgilenemedik.
How can you be such an overgrown child?
Nasıl böyle çocuk gibi davranıyorsun?
Skeletons of brick buildings are overgrown with weeds and wild flowers.
Taş barakalar duruyor. Yabani otlar ve çiçekler tarafından istila edilmişler.
What makes you think you're a man? You're an overgrown jackrabbit.
Bir insan olduğunu sana düşündüren ne?
And then I came to a high wall, and it was overgrown with roses.
Ve sonra yüksek bir duvarın yanına geldim,... üstü güllerle kaplanmıştı.
It must've overgrown with weeds...
Her tarafını otlar kaplamış olmalı...
Shove up, you overgrown bastard.
Hadi, seni fazla büyümüş p * ç.
That blacktop highway, all cracked and fissured, overgrown with weeds, a vestige of ancient civilization.
O asfalt karayolu tamamen çatlamış ve yarılmış eski uygarlıkların kalıntılarını otlar sarmış.
It became all overgrown with nettles and thorns covered all his land, and the stone wall fell to pieces...
Her yeri ısırganlar sarmış, ve dikenler kaplamış tüm toprağını, ve taş duvar paramparça olmuş...
You overgrown son of a bitch!
Pislik herifler, canınıza okuyacağım.
Look at that overgrown boy scout, Miss Teschmacher.
Şu yavrukurt irisine bakın Bayan Teschmacher.
It's all wild and overgrown now, but for about 5 miles, you'd think that heaven just fell on the Earth in the form of gardenias.
Hepsi fazla gelişmiş ve vahşileşmişti, 5 mil boyunca, Cennet bahçelerinin dünyaya düştüğünü sanırdın.
Only an overgrown mophead like you would be stupid enough —
Ancak senin gibi bir fazla gelişmiş bu kadar salak...
If it hadn't been for Superman, that overgrown Boy Scout...
Şu Süpermen denen izci kılıklı adam olmasaydı...
Oh, lay off, Copper, you overgrown pup, you.
Oh, kes şunu, Copper, artık yavru değilsin, büyüdün.
She falls in love with an adolescent, a typical overgrown kid.
Yaşına göre büyük gösteren bir gence aşık oluyor.
Remember that overgrown Boy Scout you hung around with?
- Bulaştığın şu serseriyi hatırlamıyor musun?
It was like putting Sugar Ray in the ring with an overgrown heavyweight.
Tıpkı Şeker Ray'i, ağırsiklet bir azmanla aynı ringe atmak gibi.
I wouldn't trust this overgrown pile of microchips further than I could throw it.
Bu fazla gelişmiş mikroçip dalgasına füzeleri fırlatma konusunda güvenemiyorum.
OFFICER : Alright, you overgrown bolt-buckets. Halt!
Durun orada, koca teneke kutuları!
- They're just overgrown mammary glands.
- Fazla gelişmiş meme dokuları.
" Heller and Salvino are both just a couple of overgrown wharf rats.
"Heller ve Salvino ikisi de bir çift aşırı gelişmiş iskele sıçanıdır."
I called'em a couple of overgrown wharf rats and I had to pay'em $ 4 million for the emotional damage it did. You don't have to take to these guys, Monty.
Ben onlara bir çift aşırı gelişmiş iskele sıçanı dedim...... ve yarattığım duygusal yıpranma için 4.milyon dolar ödemek zorundayım.
The fields overgrown, the animals ain't tended to this house is a wreck.
Tarlalar ot dolmuş, hayvanlar bakımsız... evi bok götürüyor.
Looks like they've overgrown.
Görünüşe göre aşırı büyümüşler.
You overgrown!
Seni iri kıyım!
It's a trifle overgrown.
Bu benzetme biraz fazla olur.
dreadfully neglected and overgrown.
Bakımsızdı. Otlar diz boyuydu.
Back in New York, where I come from, this is just an overgrown hot dog stand.
Bana sorarsan burası sadece fazla gelişmiş sosisli sandviç standı.
Come on, you overgrown goldfish!
Haydi seni çok büyümüş altın balık!
He's just an overgrown, goddamn adolescent anyway.
Nasıl olsa o sadece, fazla gelişmiş kahrolası bir yeni yetme.
You're just an overgrown orangutan.
Sen sadece iri bir orangutansın.
The country was overgrown With weed and brush And encumbered With loose rock, Making it Almost impassable.
Arazi ot ve çalılarla kaplıydı... gevşek taşlar ilerlemeyi güçleştiriyor... neredeyse geçit vermiyordu.
Like an overgrown cherub.
Aşırı büyümüş bir meleğe.
En garde, you-you overgrown pocket watch. Take that.
Gardını al, seni-seni fazla büyümüş cep saati.
Let me go, you overgrown calculator!
Bırak beni seni fazla gelişmiş hesap makinesi!
All right, you overgrown, ugly excuse for a turtle!
Pekâlâ, seni aşırı gelişmiş, çirkin, özürlü kaplumbağa!
Come and get us, you overgrown lizard!
Gel de yakala bizi, seni dev kertenkele!
I'll show you, you overgrown trash can!
Sana şimdi gösteririm, aşırı gelişmiş çöp tenekesi!
It's an overgrown pink poodle.
Aşırı büyümüş bir pembe kaniş.
Took me 15 minutes to hit the switch on your overgrown flashlight.
Senin azman el fenerinin düğmesine basmam 15 dakikamı aldı.
You great overgrown child!
Seni koca bebek!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]