Overloaded traduction Turc
345 traduction parallèle
We're overloaded!
Yükümüz fazla!
The boat is overloaded.
Kayık aşırı yüklü.
- The car's overloaded.
Çok kalabalık!
- You sure are overloaded.
- Mutlaka aşırı yüklüsündür.
A carriage cuts deeper tracks than an overloaded wagon.
Bu araba tıka basa dolu bir arabadan daha derin izler bırakıyor.
My inventory's way overloaded.
Elimde çok mal birikti.
You let the Lexington Avenue number bank get overloaded.
Lexington Avenue hesap numarasına aşırı yüklenmişsin.
At any rate, we don't want it overloaded with fliers.
Her neyse, abartılarla aşırı yüklenmesini istemiyoruz.
Can't you see we're overloaded?
Aşırı yüklediğimizi göremiyor musun?
She probably overloaded her washing machine.
Büyük olasılıkla çamaşır makinesini aşırı yüklemiştir.
Can the radar-seeking mechanism be overloaded... by increasing the strength of the signal?
Radar tarama mekanizması, sinyal gücündeki artıştan dolayı... aşırı yüklenebilir mi?
It can be overloaded... but by increasing the power output... and sliding through radar frequencies as fast as possible... what happens is the firing mechanism... reads the higher amperage as proximity to the target... and detonates the warhead.
Aşırı yüklenebilir... fakat çıkış gücündeki artış... ve radar frekansındaki yüksek değişim,... hedefe yaklaştıkça yükselen akımın... ateşleme mekanizmasını faaliyete geçirip... başlığı patlatmasından kaynaklanıyor.
Overloaded and burned out.
- Aşırı yüklü ve yandı.
Am I correct in assuming that a fusion explosion of 97 megatons will result if an impulse engine is overloaded?
İtici motora fazla yükleme yapıldığı taktirde 87 megatonluk füzyon patlaması olabileceğini varsaymakta haklı mıyım?
Maybe the system is overloaded.
- Belki de sistem aşırı yüklenmiştir.
The computer's overloaded!
Bilgisayara fazla yüklendik!
There is no room, and we are overloaded now.
Yer yok, hatta yükümüz fazla bile.
The lines to Italy are always overloaded.
İtalya hatları hep yoğundur.
I thought you said the facilities were overloaded.
Tesislerin aşırı dolu olduğunu söylemiştin.
I thought you said the facilities were overloaded.
Tesislerin aşırı dolu olduğunu söylediğini sanıyordum.
Distortion has overloaded power systems.
Çarpılma güç sistemlerini aşırı yükledi.
Know, Master Jacques, you and people like you that a table overloaded with meat is a real cut-throat that, to be the true friends of those we invite frugality should reign throughout the repast we give and that according to the saying of one of the ancients "We must eat to live, and not live to eat."
Sizin gibiler şunu iyi öğrenmeli Jacques Usta, çok fazla yiyecekle donatılmış sofralar davetliler için tehlikelidir. Misafirlerinize onların sağlığını düşündüğünüzü göstermek için yemeklerde hafiflik ve sadelik şarttır. Eski bir atasözünde de çok güzel söylendiği gibi,
The car's already a bit overloaded
İyi akşamlar. Araba zaten dolu gibi görünüyor.
This guy's overloaded.
Bu adam aşırı yüklü.
This truck's not overloaded.
Bu kamyon aşırı yüklü değil.
- The automation system's overloaded.
Otomasyon sistemleri aşırı yüklendi.
Overloaded the whole system because I left my lights in my room on.
Ün yapmıştı onunla iyi anlaşırdık, hatta derdim ki ;
We're overloaded!
Fazla yüklüyüz!
When an army demobs, trains and phone lines get overloaded.
Ordu ne zaman terhis olacak, trenler ve telefon hatları aşırı yüklü.
Of course not, we're overloaded.
Mümkün değil, aşırı yüklüyüz.
Backup systems are overloaded.
- Yedek sistemler aşırı yüklendi.
We ain't exactly overloaded with dry clothes, neither.
Kuru kıyafetle daha fazla çalışamadık.
But the waveform modulator will be overloaded without the limiter.
Ama yenilenme limitleyicisi olmadan dalga dengeleyicisi aşırı yüklenecektir.
I feel really overloaded.
Aşırı dolduğumu hissediyorum.
I may have overloaded it, sir.
Onu aşırı yüklemiş olabilirim efendim.
I don't know if he wants to avoid a professional team on an already-overloaded production or if he's just trying to keep me busy.
İş yükü zaten çok ağır olan profesyonel ekibi bununla meşgul etmemek için mi, yoksa beni bir şeylerle meşgul tutmak istediği için mi bilmiyorum.
Just a decade after its creation, the Medical Crisis Network is already overloaded.
Yaratılışından sadece on yıl sonra, Tıbbi Kriz Ağı, çoktan aşırı yüklenmeye uğramıştı.
Or maybe we overloaded our country with corns, huh?
Belki de ülkemizi mısırla doldurduk, ha ne dersiniz?
Starboard power coupling is overloaded.
Sancak tarafı güç bağlantısı aşırı yüklendi.
That flash overloaded your optic nerves.
Parlama, görme sinirini aşırı yüklemiş.
Warp - and impulse-engine relays have been overloaded.
Warp motoru ve itici motor röleleri aşırı yüklendi.
The control pad just overloaded.
Kumanda aşırı yüklendi.
The weapons sensors must have overloaded on all his gear.
Onun bütün donanımı yüzünden silah sensörleri aşırı yüklenmiş olmalı.
A plasma shock overloaded your positronic net.
Plazma şoku pozitronik ağına aşırı yüklendi.
Looks like all their field coils have been overloaded.
Tüm alan bobinleri aşırı yüklenmiş gibi görünüyor.
They overloaded our field coils.
Verteron atımları alan bobinlerimizi aşırı yükledi kaptan.
The sensors passing the sensation of heat to my hands overloaded.
Ellerimden geçen duyum algılayıcı aşırı yüklenmiş olmalı.
It probably overloaded our engines and caused the breach.
Galiba Atılgan'ın motorlarını aşırı yükleyen ve çekirdek parçalanmasına neden olan şey buydu.
- The sensors are overloaded.
- Ani ısı yükselişi efendim.
The front axle, they claim, would be overloaded.
"... dengesini kaybetmesine yol açacaktır, demişlerdi.
So the front axle is not overloaded.
" Kısacası, ön şafta aşırı yük binmemektedir.