Owls traduction Turc
450 traduction parallèle
From the golden eagle on the arm of the Kyrgyz... to the eider on the cliffs of the Arctic Ocean... to the owls of the North... to the seagulls of the Black Sea
Kırgız'ın kolundaki altın kartaldan... Kuzey Buz Denizi kayalıkları üzeridekilere... Kuzeyin baykuşlarına...
Hear the night owls softly squeaking Just a-drifting
Baykuşların seslerini dinle Ufak bir gezinti
- Just us owls, sir.
- Biz baykuşlar.
Merely owls or perhaps wood rats.
Büyük ihtimalle baykuşlar, ahşap fareleri de olabiir.
Well, it's just about that time, you night owls.
Yapamadı. İşte zaman geldi, gece kuşları.
- What are you auditioning, owls?
- Baykuş provası mı yapıyorsun?
- Shooting owls?
- Baykuş avına mı?
- Better stop shooting night owls.
- Baykuş avına çıkmayı bırakmalısın.
- Out on you, owls!
- Defolun karşımdan, baykuşlar!
This morning you look like a tree full of owls.
Bu sabah, baykuş istilasına uğramış ağaca benziyorsun.
The owls fly by, watching you with their yellow eyes.
Baykuşlar birbirinin önünden uçup gidiyorlar ve onlara sarı gözlerle bakıyorlar.
You say there are no wolves, I'm not seeing any owls or hearing anything.
Sen kurtlar olmadığını söylüyorsun zaten görünmüyorlarda.Hiçbir ses duymuyorum
Picasso's owls look like women
Miro'nun kadınlara bilgesel bakışını ortaya koyuyor.
To the trio of dirty owls the Patna's rescue was proof of their desertion.
Rezil baykuşlar üçlüsü için Patna'nın kurtarılması gemiyi terk ettiklerinin kanıtıydı.
An hour later, Catherine and Jean got up got into a gray Bentley and slowly drove away through the noisy crowd of night owls on the Rue St. Benoit
Bir saat sonra, Catherine ve Jean gri bir Bentley'e atladılar ve gece kuşlarının sesleriyle çınlayan St. Benoit Caddesi'nden yavaşça geçtiler.
Though owls and wolves Make us real wuss.
Baykuşlar ve aç kurtlar bizi korkutsalar da.
I know a farmer who says it's same wi'owls.
Baykuşlarda da böyle olurmuş, bir çiftçi söyledi.
I can't tell the goddamn owls from the chickens.
Sapla samanı ayıramıyorum oysa.
Hunt, you've been shaking like a tree full of owls right from the start.
Hunt, başından beri baykuş dolu ağaç gibi titredin.
We heard owls squawking'away, hootin'away.
Çığlıklar atarak öten baykuşlar duyduk.
You look like three owls.
- Üç baykuş gibi görünüyorsunuz.
Owls eat mice!
baykuşlar fareleri yer!
* I run from owls I hide from hawks *
Baykuşlardan kaçarım, şahinlerden saklanırım,
* Owls, dogs, hawks, bats!
Baykuşlardan, köpeklerden, şahinlerden, yarasalardan!
Wolves and owls can see.
Kurtlar ve baykuşlar görebilir.
the cats prowling, the owls...
Kediler, baykuşlar...
It's three o'clock in the morning, all you night-owls and music-lovers, - - I wish you sweet dreams.
Bütün gece kuşlarına ve müzik aşıklarına... tatlı rüyalar.
I ain't going steady with no owls.
İneklere takılacak değilim.
"The owls are not what they seem."
Baykuşlar göründükleri gibi değil.
The owls are not what they seem.
Baykuşlar göründükleri gibi değil.
The owls won't see us in here.
Baykuşlar bizi burada göremez.
The owls were flying.
Baykuşlar uçuyordu.
The owls were near.
Baykuşlar yakındaydı.
The owls were silent.
Baykuşlar sustu.
We don't know what will happen or when, but there are owls in the Roadhouse.
Olacakları ya da zamanını bilemeyiz... ama Roadhouse'da baykuşlar var.
"the owls are not what they seem."
"Baykuşlar göründükleri gibi değil."
It came true almost immediately. The second was, "The owls are not what they seem." The third was about a man who points without chemicals.
İkincisi "Baykuşlar göründükleri gibi değil.", üçüncüsü ise kimyasallar olmazsa gösteren bir adam konusundaydı.
I saw the two big owls fly above my head.
Başımın üstünde uçan iki büyük baykuş gördüm.
There's a family of owls in the east wing, and you think...
Orada Baykuş ailesi var doğu kanadında, ve sen düşünüyorsun.
What I have is owls, owls in the east wing.
Sahip olduğum tek şey Baykuşlar, Doğu kanadındaki baykuşlar.
Want to see the owls?
Baykuşları görmek istermisiniz?
- Birds, owls?
- Kuşlar, baykuşlar...
We're predators, Joel, with eyes in the front of our head, like other predators - wolves and bears and owls.
Biz, başımızın önünde gözlerle yırtıcılar, Joel vardır diğer predators - gibi kurt ve ayılar ve baykuşlar.
It's the little owls I'm worried about.
Tek endişe ettiğim, o küçük baykuşlar.
Spotted owls swooped down and pecked the eyes out of some environmentalists?
Ne? Benekli baykuşlar saldırıya geçip bazı çevrecilerin gözlerini mi oymuş?
- The owls, they're beautiful.
- Baykuşlar, çok güzel.
Bobcats, owls, snakes.
Bobcats ( kızak çeken kurtlar ), baykuşlar, yılanlar.
Good night, you night owls.
İyi geceler, baykuşlar sizi.
( owls hooting ) little boy's voice :
Küçük çocuğun sesi :
Owls?
Baykuşlara bak!
Donkeys! Owls!
Eşekler!