Owner traduction Turc
8,643 traduction parallèle
He would be part owner of this team.
Takımdan hisse alacakmış.
The new owner's just gonna knock the place down anyway.
Yeni sahibi burayı yıkacak ne de olsa.
- This is Leo. Mia's owner.
Mia'nın sahibi.
And the owner of the Chinese restaurant is Andy Chan, so you do the math.
Çin restoranın sahibi Andy Chan'miş. Gerisini sen düşün.
Mary Hope Langdon, the owner of the painting, and a Dr. Kowalski at the BCU art-history department.
Mary Hope Langdon, resmin sahibi, ve Boston Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Dr. Kowalski.
How do you know that Joe Friday's owner
Joe Friday'in adının Addie...
I'm in good with the owner.
Buranın sahibini tanıyorum.
A trained and well-loved dog attacking its owner is very unusual.
Eğitimli ve sevilen bir köpeğin sahibine saldırması çok olağandışı.
The owner of this tomb built the brige so that whoever intrudes would be burned to death.
Bu köprüyü, mezarın sahibi davetsiz misafirlerin ölümüne yanması için yaptırmış.
And he did, and now he's listed as co-owner.
Ve simdi de burada onun için es patron yaziyor.
Even with Donnie as, you know, co-owner?
Donie'nin ortak oldugunu bildigin halde mi?
I've been tracking the club owner, Vladimir Drogic, aka The Dragon, aka my first perp with a cool nickname.
Kulübün sahibini takip ediyorum bayadır Vladimir Drogic, nam-ı diğer Ejderha nam-ı diğer adı güzel olan ilk suçlu.
The owner forgot to pay his bribes on time.
Sahibi rüşveti zamanında vermeyi unutmuş.
And I had never sung before, and the owner came in the second night and told me if I wanted to keep the job, I had to sing.
Daha önce hiç şarkı da söylememiştim ama ikinci gece bar sahibi işimi tutmak istiyorsam, şarkı söylemem gerektiğini söyledi.
The Owner of the Fishes?
Balıkların sahibinden mi?
If things don't change, we may have to go to the building owner.
Eğer bu işler değişmezse apartman sahibine gideriz.
All we need is a few more signatures so we can go to the building owner and have Plunkett fired.
Tüm ihtiyacımız olan bir kaç imza daha sonra binanın sahibine gidip Plunket'ı binada atabilelim.
The owner of this mortuary, the one who got her chest ripped out, she was upir.
Göğüs kafesi sökülerek öldürülen ve bu morgun sahibi olan kız da bir upirdi.
The proud owner of his first hickey.
İlk morluğunu gururla hatırlayacak.
McGEE : Boss, spoke with the owner.
Restaurant sahibiyle konuştum patron.
That's what I do for the owner.
Sahibi için bu işi ben yapıyorum.
The owner of the condo hasn't been in Portland for about a year.
Dairenin sahibi bir yıldır Portland'a uğramamış.
The owner of the shop paid the debt for me.
Borcu benim yerime bu dükkânın sahibi ödedi.
Worft you accept this, as the wish of the owner?
Dükkân sahibesinin istediğini kabul etmeyecek misin?
You can train the future owner While you do.
Bunu yaparken dükkânın varisini eğitebilirsin.
Uh, the third-floor apartment's vacant, and the second floor is occupied, but we checked- - the owner wasn't home.
3. kattaki daire boş. 2. kat dolu ama kontrol ettik, sahibi evde değildi.
What about the flower's original owner?
Peki ya çiçeğin asıl sahini?
Less original owner and more discoverer.
Asıl sahibinden çok keşfedicisi.
Our owner wanted a celebrity clientele.
Barın sahibi ünlü müşteriler gelsin istedi.
According to the owner, you've been calling in sick a lot lately.
Dükkan sahibinin söylediklerine göre son zamanlarda çok sık hastalanır olmuşsunuz.
- The store owner, in the ambulance.
- Dükkan sahibi, ambulansta.
So, the accident report says that the safety protocols were overridden by the car's owner, John Woods.
Kaza raporu güvenlik protokollerinin arabanın sahibi, John Woods tarafından iptal edildiğini söylüyor.
The owner just passed him some cash.
- Mekan sahibi bir miktar para verdi.
[clears throat] I am the owner.
- Sahibi benim.
Uh, my gallery owner, or is making a living no longer a priority?
- Galerimin sahibi. Geçimi sağlamanın bir önceliği yok mu artık yoksa?
It's so clean, original owner, California car, no rust.
Çok temiz, ilk sahibinden. Kaliforniya arabası, pas yok.
The original owner of this place was a man named Winslow Schott.
Buranın asıl sahibi Winslow Schott'mış.
It returns to Asgard to await its true owner.
Asgard'a dönüp gerçek sahibini bekleyecek.
We assumed it was the owner of the house.
Biz evin sahibi diye düşündük.
I take it you are the original owner of all this?
Herhâlde bunların sahibi sizsiniz?
To Winston Bishop, owner of cats, taker of baths, graduate of the LAPD.
Winston Bishop'a, kedilerin sahibi, banyonun yapıcısı, LAPD mezunu.
The owner and I, we go way back.
- Buranın sahibiyle eskiden tanışıyoruz.
The only connection to this is... a deserted ship in the memory of Vice-Minister of Defense Kitahara. It's docked at the Newport Pier, and the owner of the ship is unknown.
Bununla alakalı olarak elimizdeki tek ipucu Savunma Bakanı Yardımcısı Kitahara'nın Niihama açıklarında gördüğünü belirttiği menşei bilinmeyen bir gemi.
Owner of this restaurant.
Bu restorandın sahibi.
Whoa, why would an assassin want to kill a random restaurant owner?
Neden bir suikastçı sıradan bir restoran sahibini öldürmek istesin?
We contacted the owner. He was at home.
Dükkân sahibiyle iletişime geçtik.
- Owner.
- Sahibim.
My father was a sugarcane plantation owner, my mother, a slave.
Babam şeker kamışı çiftliğinin sahibi, annemse bir köleydi.
Security cameras at Angelo's Gun and Sport show the owner of the mini golf place buying the ammo.
Angelo'nun Silah Dükkânındaki kameralar mermileri mini golf sahasının sahibinin aldığını gösteriyor. Bir saniye.
- Clyde Barton? That club owner who put Edwards'patient in a wheelchair.
Edwards'ın hastasını tekerlekli sandalyeye mahkum eden kulüp sahibi Clyde Barton.
Still makes him an owner.
- Yine de pay sahibi olur.