Oyabun traduction Turc
30 traduction parallèle
He didn't come back to see Oyabun!
Oyabun'u görmek için geri dönmedi!
I'm the horse manure Oyabun!
Duydun mu Oyabun, At bokuymuşum ben!
By the way, Oyabun, the watermelon field belongs to Nanashiro Gonbei.
Neyse, Oyabun, Karpuz tarlaları artık Nanaşiro Gonbei'nindir.
Of course he is, Oyabun!
Tabiki ediyor, Oyabun!
Oyabun, aye you teasing a blind man?
Oyabun, kör bir adamla alay mı ediyorsun?
Oyabun, thank you!
Oyabun, teşekkür ederim!
You must come to Oyabun's place by tomorrow!
Oyabun'un yerine gelmez zorundasın yarın!
Oyabun will control Serigazawa from now on!
- Untranslated subtitle -
Oyabun knows you're alive, but you won't get away!
Oyabun hayatta olduğunu biliyor, ama kurtulamayacaksın.
He's a kind of oyabun.
Bir çeşit "oyabun".
Years ago, he broke away from our family when he was to become the youngest oyabun in all of Japan.
Yıllar önce, ailemizi terk ettiğinde Japonya'nın en genç oyabunu olacaktı.
Tono has alerted every oyabun in Tokyo that my brother has interfered in his affairs.
Tono, kardeşimin kendi işlerine karıştığı hakkında, Tokyo'daki her oyabun'u uyardı.
My policy has been one not only of maintaining peace among the oyabun and their followers but moving them into legitimate business.
Beni politikam sadece oyabunlar ve takipçileri arasındaki barışı korumak değil ; ... aynı zamanda onları yasal işlere yönlendirmek.
Tono of course, is oyabun and if one is old-fashioned, and Ken most certainly is then honor dictates that an oyabun be killed with a sword.
Tono tabii ki, bir oyabun ve eski kafalı biriyse, ki Ken de kesinlikle öyle o zaman onur bir oyabun'un kılıçla öldürülebileceğini söyler.
If a yakuza commits a very great offense, or breaks his word to his oyabun, his boss an offense so great that it demands his life be taken then the only way that he can atone for his crime is by offering his finger as a symbol of repentance.
Eğer bir yakuza büyük bir suç işlerse, yada oyabun'una, karşı sözünü bozarsa, patronu... bunu hayatını alabilecek kadar büyük bir suç olarak görür sonra suçunun tek telafisi olarak pişmanlığının bir sembolü olarak kendi parmağını kesmesini ister.
Top Oyabun.
En üst düzey oyabun.
I want to be an oyabun of equal standing to the others.
Ben eşit bir oyabun olmak istiyorum.
Not one oyabun in Japan would listen to such demands.
Japonya'da hiçbir oyabun böyle talepleri dinlemez.
Four oyabuns will arrive shortly, with their bodyguards.
Birazdan dört oyabun gelecek korumalarınla beraber.
- His "oy" ab "u" n.
- Oyabun'unun adını.
- O "y" ab "u" n?
- Oyabun mu?
He wanted to uncover the identity of the local oyabun, the boss.
Yerel Oyabun'ın, yani patronun kimliğini ifşa etmek istiyordu.
Guy's what they call an oyabun.
Ona "oyabun" deniyor.
From the beginning, you said you want out of the family business, But from everything I'm seeing, you've taken over from your father as the Oyabun.
Ailenin işlerinden kurtulacağını söylediğinden beri ama şimdiye kadar gördüklerim Oyabun olarak babanın işini devam ettiriyor olman.
The Oyabun.
Oyabun.
He's the Oyabun for one of the largest Yakuza families in Japan.
Japonya'daki en geniş Yakuza ailelerinden birinin patronudur kendisi.
According to sources in the Japanese underworld, he's also the oyabun of a major Yakuza syndicate.
Japon yer altı dünyasındaki kaynaklara göre bir Yakuza kartelinin patronuymuş aynı zamanda.
You know better than I do that the man is a Yakuza oyabun.
Onun bir Yakuza patronu olduğunu benden daha iyi bilirsin.
Of me and Riko Sato, also an oyabun.
Ben ve yine bir Yakuza patronu olan Riko Sato'ya ait.
Disappeared after botching a shipment for a Yakuza Oyabun.
Bir Yakuza Oyabun için olan teslimatı batırdıktan sonra kayboldu.