Pain in the ass traduction Turc
1,616 traduction parallèle
Pain in the ass!
Baş belası.
- You really are a pain in the ass!
- Gerçekten bir baş belasısın.
He must think I'm a total pain in the ass.
Tam bir baş belası olduğumu düşünüyor olmalı.
I gotta call this pain in the ass before it gets too late.
İş işten geçmeden o şerefsizi aramalıyım.
Bobby, the owner, he can be a real pain in the ass.
Sahibi, Bobby, tam bir baş belası olabilir.
- He's kind of a pain in the ass, though.
- Biraz gıcık ama.
- Ah, that's why you're such a snobby pain in the ass.
Ayrıca Paris'te de bir yıl kaldım. Bu da neden bu kadar kibirli bir k.ç çıbanı olduğunu açıklıyor.
You're gonna be a real pain in the ass, aren't you?
Ama inadından vazgeçmeyeceksin. Değil mi?
They're a pain in the ass.
Çok sinir bozucu olurlar.
I mean, I know it's a pain in the ass for us to drive around like this, but your father -
Biliyorum böyle araba sürmemiz biraz sinir bozucu, ama baban...
Did anybody ever tell you what a giant pain in the ass you are?
Kimse hiç sen eşek ne dev bir ağrı söyledin mi?
I know I can be a huge pain in the ass sometimes...
Ben bazen kıçından büyük bir ağrı olabilir biliyorum...
An egomaniacal narcissistic pain in the ass.
Benmerkezci, narsist kıçında acılar olan biri gibi.
It's going to be a giant pain in the ass.
Tam bir baş belası olacak.
it was phil's grandson's confirmation. it's a pain in the ass.
Phil'in torununun kabul töreniydi. Amma da sıkıcıydı.
And you're still a pain in the ass.
Ve sen hala baş belasısın.
Dr. Fenway might be a pain in the ass, but he's brilliant, brilliant Doctor.
- Dr. Fenway, bir karın ağrısı olabilir ama o çok zeki bir doktor.
You're such a pain in the ass!
Sen tam bir baş belasısın!
As a lawyer, the, uh, legal term is, nuts and a pain in the ass.
Bir avukat olarak yasal deyim, çatlak ve tam bir baş ağrısı.
Like I said, nuts and a pain in the ass.
Dediğim gibi, çatlak ve tam bir baş ağrısı.
it's gonna be a major pain in the ass.
Büyük baş belası olacak.
This can be a pain in the ass when you got to do it all by yourself.
Bu, tüm bunlar tek başına yapmak zorunda kaldığında kıçında bir acı oluşuturabiliyor.
You been a real pain in the ass, Isaiah.
Gerçek bir baş belasıydın Isaac.
I mean the hotel manager's a pain in the ass, but still.
Evet, otel müdürü biraz başımı ağrıtıyor ama yine de..
You're the only pain in the ass that comes and visit me.
Beni ziyarete gelen tek baş belası sensin.
I know it's a pain in the ass, but I need the costing on the glove research, and you're coming with me.
Biliyorum kıçındaki acı gibi ama eldivenle ilgili araştırma maliyetine ihtiyacım var, ve sen benimle geliyorsun.
/ Bill was a tennis dad, overreaching pain in the ass.
Bill tenise düşündü, hem de baş belası olacak derecede.
What's that saying? When you assume, you become a pain in the ass to me.
"Bir şeyler sandığın zaman beni kabız ediyorsun."
You were a pain in the ass.
Tam bir baş belasıydın.
- Is she a pain in the ass?
- Sorun mu çıkartıyor?
It must be a real pain in the ass.
Kıçındaki gerçek bir acı olmalı. ( Gerçekten baş belası olmalı )
That ranger is a real pain in the ass.
Şu bekçi gerçekten baş belası.
And if it wasn't for my wife being a royal pain in the ass and refusing to let it go, I would be dead a year now.
Eğer eşim koca bir baş belası olmasa ve peşini bıraksaydı, bir yıl önce ölmüştüm.
To be honest, she's been a bit of a pain in the ass. Ah.
Dürüstçesi, birazcık baş belası oldu.
Pain in the ass.
Kıç ağrısı.
The quarterback's a pain in the ass that you don't owe a damn thing to.
Oyun kurucunuz öyle bir kıç ağrısıdır ki, orada olduğunuza lanet edersiniz.
Women are a pain in the ass. You got plenty of time to deal
Kadınlar baş belasıdır.
But every case I saw, there was always a sick kid, a pain in the ass mom, and a doctor who wanted them both to disappear.
Hey! "Hiç olmuyor" demiyorum. Ama benim soruşturduğum her olayda illaki hasta bir çocuk, yelloz bir anne ve ikisinin de toz olmasını isteyen bir doktor vardı.
What a pain in the ass.
Başınız belada anlaşılan.
All right, it rots your liver, and you're a pain in the ass at parties, but it takes at least 20 years for it to make you look as bad as this girl.
Karaciğerini bitirir, ortamlarda başa bela olursun ama insanı bu kız gibi perişan etmesi tam 20 yıl alır.
Well, james... why did you have to be such a pain in the ass, huh?
Pekala, James neden devamlı bir başbelası olmaya çalışıyorsun, ha?
A monster pain in the ass but you're good.
Koca bir baş belasısın ama kafan çalışıyor.
She's a pain in the ass.
Tam bir başbelası.
Where'd you learn to be such a pain in the ass?
Böyle baş belası olmayı nerede öğrendin sen?
Bus is a pain in the ass.
Otobüs kıç ağrıtır.
Look, the guy was a pain in my ass, but everybody else seemed to love him.
Bakın, o herif kıçımdaki yara gibiydi, ama herkes onu sever görünüyordu.
What a pain in the ass this thing's been.
Bu şey ne kadar da baş belası oldu.
He's really turning into a pain In the ass, and I just...
Cidden baş belası olmaya başladı.
The whole thing is becoming a big pain in my ass.
Her şey sinir bozucu olmaya başladı.
I guess I might have to stick around and be a pain in the ass, then.
Baş belası olmaya devam etmek için civarda olsam iyi olacak.
- And you act like just doing your part around the house is a huge favor to me and a giant pain in your ass!
- Yaptığın işleri de sanki bana lütuf olsun diye eziyet çekiyormuş gibi yapıyorsun.