Pals traduction Turc
1,624 traduction parallèle
They're pals.
Onlar dost.
We were old pals at school.
Okuldan arkadaşıyım.
For a long time I've been walking down life's road with my two pals... bad luck and bad choices.
Uzun zamandan beri hayat yolunda iki dostumla yürüyorum kötü şans ve kötü tercihler.
Three pals and no worries.
Üç dost ve sıfır endişe.
Maybe my two best pals in the world deserted me.
Belki de dünyadaki en iyi iki dostum beni yüz üstü bırakmıştır.
What we are is pals.
Biz arkadaşız.
We were pals.
Biz arkadaştık.
- We were like pals.
- Benim mi? Arkadaş gibiydik...
I understood you were old pals. This is Clarabelle's grandson.
- Anlıyorum ki, eski dostsunuz, değil mi?
Complicity is being pals, it's sharing secrets.
Yani dost olmak ; sırları paylaşmak.
Scotty, Girl Scouts have pen pals.
Scottie! İzci kızların mektup arkadaşları olur.
My pals will be right behind us.
Arkadaşlarım arkamızda olacaklar.
Maurras says it's the government, smearing the fascists and its communist pals in one go.
Maurras'a göre bunu, Faşist'leri ve Komünistleri aynı anda lekelemek isteyen Fransız Hükümeti yapmış.
I lost a couple of pals, and all.
Ben de birkaç arkadaşımı kaybettim.
What I want to know is, what makes you think you can come in here and mug me off in front of my pals?
Buraya gelebileceğini sana ne düşündürdü merak ediyorum. ve arkadaşlarımın önünde benimle taşşak geçebileceğini?
I think I should take you outside and teach you a lesson for mugging me off and making me look a cunt in front of my fuckin'pals.
Bence seni dışarı çıkarıp bir ders vermem lazım. benimle taşşak geçtiğin ve lanet olası arkadaşlarımın önünde küçük düşürdüğün için
Our pals at "Pink Winter" surprised the couple Jaime Ferrero and Vanesa Bernal going to a hotel.
'Pembe Kış'taki dostlarımız Jaime Ferrero ve Vanesa Bernal çiftini otele giderken yakaladılar.
Anyway, his pals told me he never calls.
Nasıl olsa, arkadaşları hiç geri aramadığını söyledi.
And you believe his pals?
Arkadaşlarına inanıyor musun?
How could you be pals with him?
OnunIa nasıI arkadaş oIdunuz?
We'll never know, since your pals refused to pay up.
Sizinkiler ödemeyi yapsalardı, evet.
We have 2 more pals outside
Dışarıda hala iki kardeşimiz var.
Everyday, she either went to parties or had wine and cigars with pals.
Her gün, parti parti dolaştı ya da dostlarıyla şarap ve puro içti.
They're like my number two and three pals.
Onlar benim iki ve üç numaralı dostlarım
My pals saw you.
Arkadaşlarım görmüş seni.
My fisherman pals said they had beaten up a Greek fisherman.
Bi Rum balıkçı Koço vardı, onu dövmüş bizim balıkçı arkadaşlar.
We're, like, gal pals.
Çünkü birbirimize iyice yakınlaşıyoruz.
I'm thinking Seth landers and his pals had a woody for him.
Seth Landers ve arkadaşlarının ona garezi vardı bence.
No, I think that you should go accept it and maybe bring one of your phone pals with you.
Hayır, ben bunu kabul gitmek gerektiğini düşünüyorum ve belki telefonunuzu sarsak bir getirmek.
His pals had a suite upstairs.
Arkadaşlarının üst katta bir süiti vardı.
And double repugnant is then bragging to your monkey pals about it.
İki kat tiksindirici olan şey de bunu bu maymun dostlarına anlatman.
Someone's gotta keep the streets safe while you and your pals are out Ready. Zipping around the galaxy... grandstanding and...
Sen ve dostların ortalıklarda olmadığınız zaman birilerinin sokakları güvende tutması gerekiyor bende elimden geleni yapıp...?
So not only is Winston brenner alive and well, he's making sure his old pals don't rat him out.
Winston Brenner sadece hayatta ve iyi olmakla kalmıyor, bir de eski arkadaşlarının ayak altında olmamasına dikkat ediyor.
So you two are pals again?
İkiniz yine arkadaş mı oldunuz?
That's not what your three pals said.
3 arkadaşının söylediği bu değil.
The next show I put on for your pals is handing you C.I. cash and letting them loose on the phones.
Dostlarına yapacağım bir sonraki şov sana muhbir parası verip onlara telefonu serbest bırakmak.
There were six crates and four Army pals.
Altı kasa ve dört asker vardı.
A nobody who's pals with Dr. Virgil Swann?
Dr. Virgil Swann'ın arkadaşı olan bir hiç kimse mi?
Oh, and be with your deep-voiced gal pals?
Oh, ve senin kalın sesli kız arkadaşlarınla olmak mı?
It'll be Forrest on with one of his pals.
Forrest'ın arkadaşlarından biri olmalı.
He's just staring at it like they're old pals.
Sanki eski arkadaşlarmış gibi gözünü dikmişti.
Where are your pals, man?
Dostların nerede?
- We're best pals, Jake!
En iyi dostuna!
It's like we were pals then and we'd do things together.
O zamanlar dosttuk biz, ve bir sürü şey yapardık beraber.
That's your new strategy to become pen pals with the killer?
Katille mektup arkadaşı olmak için yeni stratejiniz bu mu?
We're buddies, we're pals, we're partners, we're a duo.
Biz arkadaşız, biz dostuz. Biz ortağız, biz ikiliyiz.
If he finger fucks his pen pals!
Yazar arkadaşları için ne düşünürdü.
Shouldn't you be at home with your pals all shitting at the thought of us turning you over?
Bu saatte evinde arkadaşlarınla oturup, hakkımızda konuşmanız gerekmiyor muydu?
I think he and I are gonna be pals.
Harika biri, onunla dost olacağız.
Your pals are hopeless.
Senin dostların umutsuz vaka.
You pals of Shorty's?
- Sen Shorty yılların sarsak?