English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Partner

Partner traduction Turc

22,041 traduction parallèle
My problem is I'm an equity partner.
Sorunum benim de bir ortak olmam.
My partner and I are investigating the possibility that Mike Stratton was murdered by a fellow superhero.
Ortağım ve ben Mike Stratton'ın arkadaşı bir süper kahraman tarafından öldürüldüğünü düşünüyoruz.
My partner's suspicion that you killed Mike Stratton suddenly made a little more sense.
Ortağımın senin Mike Stratton'ı öldürdüğünü düşünmesi birden daha mantıklı geldi bana.
Even the way you just said that sort of sounds to me like someone who's maybe protecting a partner.
İtiraf etme şeklin bile bana ortağını koruyan biri gibi geliyor.
Would a partner have the skill set to splice Agent Aaron Hotchner's voice into a 911 call?
Bu ortak Ajan Aaron Hotchner'ın sesiyle 911'i arayacak kadar yetenekli mi?
Maybe he's your partner.
Belki ortağındır.
Your partner just offered me a percentage. I absolutely did.
Ortağın az önce bana yüzde teklif etti.
But I can say that I'm not looking for a longtime companion... or a sex partner, for that matter.
Ama, bu konuda en azından uzun süreli bir seks partneri ya da arkadaş aramadığımı söyleyebilirim.
My ex-girlfriend is marrying my new business partner.
- Eski sevgilim yeni iş ortağımla evleniyor.
Now, you are currently without a partner?
- Şu anda bir eşiniz yok mu?
She's marrying my business partner.
- İş ortağım ile evleniyor.
I'm a partner.
Ortağıyım.
To sign these papers, partner.
Bu evrakları imzalamak için, ortak.
This has to be Rollins'partner in crime.
Bu Rollins'in suç ortağı olmalı.
My partner, he works away a lot, so...
Arkadaşım çalışıyordu...
You'd just arrested his partner.
Sevgilisini tutuklamışsınız.
We're looking for the right partner.
Bizim için doğru ortağı arıyoruz.
You have a transaction with a business partner.
Alışveriş ise iş ortağınızla yaparsınız.
So, when he visited you on July 30, 1985, at 2824 DePue Drive, was that as a business partner or a friend?
30 Temmuz 1985 tarihinde 2824 DePue Drive adresindeki evinize geldiğinde arkadaş mıydınız yoksa iş ortağı mıydınız?
Come be my partner and 70 % of the company is yours.
Gel benm ortağım ol ve şirktin 70 %'i senin olsun.
Returning to the date of July 30, 1985, Mr. Clark, from your perspective, did Joe MacMillan come to your residence at 2824 DePue Drive as a business partner or a friend?
30 Temmuz 1985 tarihine geri dönersek Bay Clark size göre... Joe MacMillan o gece, 2824 DePue Drive adresindeki evinize geldiğinde arkadaşınız mıydı yoksa iş ortağınız mıydı?
Come meet my partner, and 70 % of the company is yours.
Gel ortağım ol ve şirketin 70'i senin olsun.
- Hey. - This is my partner Craig Bausch.
Bu benim ortağım Craig Bausch.
This here is Diane Gould, our partner.
Bu hanım Diane Gould, bizim ortağımız.
Well, I... she's my partner.
Yani... ortağım sonuçta.
- Once you're there, we're gonna need you to publicly announce that Miss Mileva Maric has been your silent partner for over 30 years.
Orada, Bayan Mileva Maric'in 30 yıldır gizli ortağınız olduğunu açıklamanızı istiyoruz.
You see, my partner wants to move on to other things.
Ortağım başka işlere yönelmek istiyor.
But your partner isn't here, is he?
Ama ortağınız şu anda burada değil, haksız mıyım?
My partner's here to pick me up.
Bence ondan hoşlanacaksın.
You would be my equal partner.
Eşit ortağım olursun.
I'm your partner, and you're mine.
Sen de benim eşimsin.
On that slip is a name. That will be your lab partner for the rest of the semester.
O kâğıtta adı yazan kişi, yıl boyunca laboratuvar partneriniz olacak.
I could partner you up with jessie. That's okay.
- Jessie ile grup yapabilirim seni.
Or perhaps Marcus had a partner.
Veya Marcus'un bir ortağı vardı.
Partner?
Ortak?
The only reason he'd let someone behind him is if he trusted that person, I.E. a partner.
Arkasına birisinin geçmesine izin vermesinin tek nedeni Onun ortak gibi güvendiği birisi olması olmalı.
Maybe he saw something, or maybe he's Marcus'partner, an inside man.
Belki bir şey gördü, Veya belki kendisi Marcus'un şirket içindeki ortağı.
Maybe you forgot that Marcus was your partner and you let him in.
Belki Marcus senin ortağındı ve onu sen içeri aldın ve bize söylemeyi unuttun.
However, your business partner interests us greatly.
Fakat, iş ortağınızla ciddi şekilde ilgileniyoruz.
Truth be told, on her final mission, to save her own skin, she let her own partner die.
Gerçeği söylemek gerekirse, son görevinde, Kendini kurtarmak için, Ortağının ölmesine izin verdi.
Even what he said about your old partner?
Eski ortağınla ilgili söylediği şeyler de mi?
You let your partner die.
Ortağının ölmesine izin verdin.
I did some research on her dead MI6 partner, Wesley Connors, and I found this article from six years ago.
Onun MI6'daki ortağı olan Wesley Connors için biraz araştırma yaptım, Ve 6 yıl öncesinden bu yazıyı buldum.
He was her partner, and then the minute things got a little bit messy, she just ran away.
Sevgilisiydi sattığı ama bir anda işler tersine döndü ve onu bırakıp kaçmaya başladı.
No,'cause I want to marry you, and I want to be your loyal, honest, committed partner.
Bak, seninle evlenmek ve senin sadık, dürüst ve sana sıkı sıkıya bağlı eşin olmak istiyorum.
Uh, my partner, Tommy, and I are the owners here. Oh, wow.
Ortağım Tommy'yle buranın sahibiyiz.
Next time you want to do business, bring your partner.
Bir daha iş görüşmek istersen ortağını getir.
They brought in my partner detective griffin.
Ortağım Dedektif Griffin'i buraya getirdiler.
Well that's too bad but... I don't think your partner's here.
Bu çok kötü, ama sanırım ortağınız burada değil.
And you made him a partner.
Sen de onunla ortak oldun.
Where's my partner?
- Ortağım nerede?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]