Pauvre traduction Turc
32 traduction parallèle
Pauvre garcon.
Pauvre garcon.
Pauvre garcon.
( Zavallı çocuk )
Poor kid, le pauvre enfant.
Zavallı - Zavallı çocuk.
Oh, comme il est malade, mon pauvre petit chou.
Hasta mı oldun sen, benim tatlı kabağım.
Ah, yes. Pauvre Ludwig.
Evet ya, zavallı Ludwig.
- Mon pauvre. If you must go whoop-whoop, please go whoop-whoop not to windward, but to leeward.
Eğer kalbiniz sancıyorsa, lütfen rüzgar yönünde durunuz!
Mon pauvre Hastings!
Zavallı Hastings'ciğim!
Pauvre imbécile. ( Poor thickhead ).
Ben bir salağım.
Ah! Mon pauvre Japp.
Zavallı Japp.
Pauvre Mr. Anstruther, he is an man obsessed.
Zavallı Mösyö Anstruther. Adam kafayı takmış.
But pauvre Hastings...
Ama pauvre ( zavallı ) Hastings...
The pauvre M. Morley...
Zavallı Mösyö Morley...
- Pauvre? - You.
- Zavallı mı?
The pauvre M. Morley, the pauvre M. Amberiotis and the pauvre Mlle. Sainsbury Seale.
Zavallı Mösyö Morley, zavallı Mösyö Amberiotis ve zavallı Matmazel Sainsbury Seale.
And Dr. Ames diagnosed Leprosy and pauvre M. Rupert Bleibner saw no way out but death.
Dr. Ames cüzam teşhisi koydu. Zavallı Mösyö Rupert Bleibner da ölümden başka çare bulamadı.
La pauvre petite.
( Zavallı küçüğüm. ) Bir de ben onu koruyabileceğimi düşündüm.
But it is not with Mademoiselle Patricia Lane, for la pauvre mademoiselle lies dead upon the floor in her room.
Ama la pauvre zavallı matmazel yerde yatarken sizin konuştuğunuz kişi Matmazel Patricia Lane değildi.
Pauvre chien.
Zavallıcık.
La pauvre Arlena...
La pauvre ( Zavallı ) Arlena...
I had to keep my eye on her all the time. And she began to hate me. - Pauvre petite.
Ona göz kulak olmaya çalıştım ama benden nefret etti.
L'accordeon, le piano du pauvre.
"L'accordeon, le piano du pauvre."
( Harold ) pauvre roman.
Zavallı Roman.
I myself have tasted the saltiness of lonely tears.
Ben de, kendim yalnızlığın tozlu yollarında çok yürüdüm. Oh, pauvre petit.
Non, because Mademoiselle Bulstrode... was on a mission most delicate... the discovery that la pauvre maman... of one of her colleagues lives out her days... in a lunatic asylum.
Meslektaşlarından birinin zavallı annesinin günlerini bir akıl hastanesinde geçirdiğini öğrenmişti.
Pauvre Mademoiselle Norma Restarick, who was now so frail, had become your prey.
Çok duygusallaşmış olan Norma Restarick, artık avın olmuştu senin.
Whereupon Mademoiselle Claudia denounced to the police la pauvre Mademoiselle Norma Restarick.
Bayan Claudia da polise, zavallı Norma Restarick'in itirafını ihbar etti.
The usual diet of the Cavendish Bureau, Mademoiselle Martindale and it made me to think of la pauvre mademoiselle Nora Brent, a young woman who was killed because...
Cavendish Bürosunun ve Bayan Martindale'in her zamanki diyeti. Bunlar beni düşündürdü. Zavallı Nora Brent, genç bir kadın ayakkabısının topuğu kırıldığı için öldürülmüştü.
He jumped on me screaming : "Casse-toi, pauvre con!"
"Defol zavallı ahmak!" Diye bağırarak üzerime yürüdü.
♪ Dominique-inique-inique s'en allait tout simplement ♪ ♪ Routier, pauvre et chantant ♪ ♪ En tous chemins, en tous lieux, il ne parle ♪
â ™ ª Dominique-inique-inique peşine takılıverdi â ™ ª â ™ ª Yoksul bir gezginin â ™ ª â ™ ª Her yolda, gidilen her yerde Ağzında sadece â ™ ª
Pauvre enfant, I could almost love you myself.
Zavallı çocuk, seni neredeyse kendim için bile sevebilirim.
Pauvre petit chou.
Zavallı küçüğüm.
Oh, pauvre petit.
Paylaşacak çok şeyimiz var.