Peaks traduction Turc
550 traduction parallèle
The submersible's journey across the lava lake takes it between the three peaks of the Lucky Strike volcano.
Batiskafın, lav gölü boyunca yolculuğu Lucky Strike Volkanı'nın üç zirvesi arasında sürüyor.
There's two snow-capped mountain ranges with peaks lost in the sky.
Zirveleri gökyüzünde kaybolmuş, üzeri karlı peş peşe 2 tane dağ var.
Not even the snows of winter nor the peaks of the highest mountains.
Ne kışın yağan kar ne de dağların dondurucu zirveleri.
"Among the rugged peaks that frown down upon the Borgo Pass " are found crumbling castles of a bygone age. "
"Borgo Geçidi'nden aşağıya doğru uzanan engebeli dorukların üzerinde eski zamanlardan kalma harap şatolar yükselir."
These new jobs can get over those peaks in any weather.
Bu yeni uçaklar her durumda o tepeleri aşabilir.
From these snowcapped peaks to the depths of the Amazon jungle... one finds many more strange and exotic birds.
Bu karlı tepelerden inip, Kolombiya ile Venezuella'daki Amazon ormanlarına dalalım.
Then we can climb Mount Bedford and smell the pines and watch the sunrise against the peaks, and we'll stay up there the whole night, and everybody'll be talking.
Sonra Bedford dağına çıkıp çamları koklar ve gün doğumunu izleriz. Bütün gece orada kalırız. - Harika bir skandal olur.
The peaks on the range opposite are nearly as high as Everest.
Karşısındaki doruklar neredeyse Everest kadar yüksekler.
- You c ome over the peaks?
- Dağlardan mı geliyorsun?
You come over the peaks?
- Dağları aşıp mı geldin?
870, right. Can you miss those peaks?
265 metre, Şu tepeleri atlatabilecek misin?
Right over the highest peaks in the range.
Güzergâhtaki en yüksek tepelerden gittiler.
No scaling Alpine peaks.
Alplere tırmanmak yok tabii.
Monstrous bird that nests on the peaks of Colossa.
Colossa tepelerinde yuva yapan, kocaman kuşlar.
Sharp lookout for the peaks of Colossa!
Gözcü! Colossa tepeleri için görüş bildir!
In the centre of the island are the peaks where the great birds nest.
Adanın ortasında, dev kuşların yuva yaptığı tepeler var.
So she peaks through the keyhole.
Anahtar deliğinden gözetlemiş.
To see the white peaks of the island rising to the sea and he dreamed of the different harbors and roadsteads of the Canary Islands.
Adaların denizden yükselen beyaz doruklarını ayrıca çeşitli limanlarla birlikte Kanarya Adaları'nın sahillerini düşledi.
I had climbed easier peaks in Austria with the Blauers, preparing myself for Schwarzhorn.
Blauer'lerle Avusturya'da daha kolay zirvelere tırmanmıştım, kendimi Schwarzhorn'a hazırlıyordum.
The winter is coming, you see, the peaks are covered with snow.
Kış geliyor, görüyorsun. Tepeler karla kaplandı bile.
She lives in Twin Peaks.
İkiz Tepeler'de oturuyor.
Intelligence sources traced the site of the top-secret project to the foggy wasteland below the Arctic peaks of the Zarkov islands.
İstihbarat kaynakları bulguları bu çok gizli projenin merkezinin - - Zarkov adasında Arktik tepelerin hemen altında olduğunu bildirdiler.
From all indications, he should be on the other side of a high range of rocky peaks to the west.
Edindiğim tüm belirtilerden onun batıdaki yüksek kayalık tepelerin diğer tarafında olacağını düşünüyorum.
Could a battalion cross those peaks at night?
- Evet. Bir tabur bu tepeleri gece geçebilir mi?
But we know that human dreams can be very creative, and if we give them wings, we will climb the highest peaks!
Ama biliyoruz ki ; hayallerimiz çok yaratıcı olabilir. ve hayallerimizi kanatlandırırsak en yüksek zirvelere bile ulaşırız.
The sun rises behind you over the Elizondo peaks.
Güneş arkandan, Elizondo tepelerinden yükseliyor.
They were headed across the valley to the left of the pointed peaks.
- Evet. Vadiye doğru ilerlediler.
The main force of the quake angled down Twin Peaks to Market Street, creating a corridor of destruction in the residential district.
Depremin en çok hasar verdiği yer olan İkiz Tepeler ve Market Caddesi arasındaki yerleşim bölgesi tamamen harabelerle kaplanmış durumda.
The main force of the quake angled down Twin Peaks to Market Street, creating a corridor of destruction in the residential district.
Depremin en çok zarar verdiği yer olan İkiz Tepeler ve Market Caddesi arasındaki yerleşim bölgesi tamamen harabelerle kaplanmış durumda.
Beyond la Difensa lay more peaks, more Germans, more bloody fights.
La Difensa sonra daha çok tepe, daha çok Alman, daha çok kanlı savaş vardı.
Just getting the peaks — the points of high energy.
Sadece tepeleri alabiliyoruz... enerjinin yükseldiği tepeleri...
You see, up here, on the peaks of these mountains... there are a handful of small villages.
Görüyorsunuz, orada, bu dağların zirvelerinde bir avuç küçük köy var.
I'm leading this expedition - and we're going to climb - both peaks of mount Kilimanjaro.
Sefer, benim liderliğimde. Kilimanjaro Dağı'nın iki zirvesine de tırmanacağız.
They were going to build - a bridge between the two peaks.
İki zirve arasında köprü yapacaklardı.
This circle of mountains, jagged peaks, deep cliffs could be the perfect barrier against man and the elements.
Bu dağlar, yalçın doruklar, uçurumlar insanların girmesini olanaksız kılıyorlar.
Snow-covered peaks...
Karla kaplı zirveler...
I'm leading this expedition... and we're going to climb both peaks of Mount Kilimanjaro.
Gezi ekibinin başında ben varım ve Kilimanjaro'nun iki zirvesine de tırmanacağız.
They were going to build a bridge between the two peaks.
İki zirve arasına köprü yapacaklardı.
Because we've been together such a long time, we've passed peaks of disagreement, and worked out methods of living with each other, and getting on.
Çok uzun süredir birlikte olduğumuz için, birçok tartışma da yaşadık Bu yüzden birlikte yaşama ve iyi geçinme yolları da yarattık.
If the mountain does not rain avalanches down on you from its icy peaks, you will reach a bridge covered with spray as light as dust.
'Eğer dağ üzerine çığlar göndermezse'zirvelerinin tepelerinden'ışık ve toz zerreleriyle kaplı bir köprüye geleceksin.
'Boldly he strides over the icy peaks'where spring never shines,'where no bough is green.'
'Baharın asla gelmediği,'ve dalların asla büyümeye cesaret edemediği yere. .............................
"She moans, her hoarse voice sounding distorted with pain, and the highest peaks of pleasure at the same time."
"aynı zamanda zevkin en yüksek zirvelerindeyken, inliyor, ve onun acı ile boğulan sesi duyuluyor."
The peaks throw long shadows down into the boundless valley.
Tepeden aşağı engin vadiye uzun gölgeleri vardı.
A ray of the dying sun touches the tops of the mountains... that seem bathed in blood... and then the peaks throw shadows down to the bottom of the valley.
Ölen güneşin bir ışığı dağların üstlerine dokunur... kan içinde kalmış görünüyordu... ve sonra gölgeler vadiden aşağılara doğru süzülüyordu.
There's the Hindu Kush, a f rozen sea of peaks and glaciers.
Hindu Kuş var, zirveler ve buzullardan oluşan donmuş bir deniz.
No one can see us save the birds of the forest and the surrounding peaks.
Orman kuşları ve çevremizdeki doruklar dışında. Kuşlar mı?
No one can see us save the birds of the forest and the surrounding peaks.
Kimse göremez bizi. Orman kuşları çevremizdeki doruklar dışında.
No one can see us save the birds of the forest and the surrounding peaks.
Kimse göremez bizi. Orman kuşları ve çevremizdeki doruklar dışında.
Only a body supported by cleverness, intelligence, and culture can reach such peaks.
Bunu ancak yetenek, zeka ve kültürle başarabiliriz.
Yeah, the peaks show maximum interference, the dates are up here at the top.
Evet, tepe noktalar en yüksek girişimleri gösteriyor. Muayene tarihleri üstte.
The peaks are drenched in sunlight and nightingales sing.
Kaplandı doruklar, günışığı ve bülbüllerin şarkısıyla.