Peasants traduction Turc
998 traduction parallèle
The peasants
Köylüler
For a government of workers and peasants
İşçi ve Köylü Hükümeti için
"The Financial Department of the Moscow Council of Workers, Peasants, and Red Army Deputies"
"Moskova Konseyi Finans Bölümü" "İşçilerin, Köylülerin ve Kızıl Ordu Temsilcisi"
The Soviet government helps peasants
Sovyet Hükümeti köylülere yardım eder
- Let us see how you will commit the self-justice over unarmed representatives of workers and peasants!
- Bizim işçi ve köylülerin temsilcileri adaleti sağlamak için görevlendirildiler.
- And land belongs to lords or peasants?
- Toprak beyleri ve köylülere ait.
Comrades peasants!
Köylü Yoldaşlar!
Kolkhoz peasants, Brigade # 4 from the Donbass!
Kolhozlardaki köylüler, # 4 Donbass'dan işçi tugayları!
And this is the bread, gentlemen, on which the Vitebsk peasants are living on at the moment.
Bu ekmek, beyler, Vitebsk köylüleri ile anı yaşıyoruz.
Elsewhere in Spain, hill people, peasants and workers have achieved better conditions through mutual self-help. They have made demands of the authorities for a better life.
İspanya'nın diğer bölgelerinde dağlılar, köylüler ve işçiler birlik olarak, karşılıklı yardımlaşarak ve devletten haklarını talep ederek yaşam koşullarını yükseltebildiler.
The military rebellion backed by Hitler and Mussolini seeks to bring back the privileges of the rich. But the workers and peasants of Spain will defeat Franco and his cronies.
Hitler ve Mussolini'den yardım alan generallerin ayaklanışı, büyük mülk sahiplerine imtiyazlarını geri vermek zorundaydı ama İspanya'nın işçi ve köylüleri Franco ve işbirlikçilerine üstün gelecektir.
But what of the peasants?
Peki ya köylüler?
You peasants have fought this war.
Siz köylüler, sizler de savaştınız.
Konstantin Dmitrich Levin... Stiva's told me that you're supporting the movement... to educate the peasants. - Yes, I am.
Konstantin Dmitrich Levin Stiva sizin köylüleri eğitme hareketini desteklediğinizi söyledi.
You may be indifferent if you like, your lordship, but the peasants are aroused.
Dilerseniz kayıtsız kalabilirsiniz efendim ama köylüler ayaklanmış durumda.
Would you mind if the peasants took my life, Colonel?
Köylüler beni öldürse umurunda olur mu Albay?
- Living on the blood of peasants.
- Köylülerin kanları üzerinde yaşayan.
A mill, among peasants?
Değirmen mi?
I've still as good a seat to my britches and as much right... to plant it where I choose as any of you fat-rumped peasants!
Benim de siz koca götlü köylüler kadar, istediğim kıyafeti giymeye ve istediğim yere oturmaya hakkım var hala.
We shall call the peasants to arms.
Köylüleri de orduya çağırmalıyız.
If you don't fight willingly, my lords, the peasants will break your bones!
Beyler, eğer savaşmaya gönüllü değilseniz,.. ... köylüler kemiklerinizi paramparça eder!
- Very well. You tell me you left the army... because your duty to your home... was greater than your duty towards a crowd of African peasants?
Evine karşı olan sorumluluğunun Afrikalı köylülerden oluşan... bir topluluğa karşı olan sorumluğundan... fazla olduğu için mi ordudan ayrıldığını söylüyorsun?
... and 30 million peasants, 85 % of the population....... into an automobile and the muzhik into a tractor... and then let the capitalists try to keep....
... ve 30 milyon köylü, nüfusun yüzde 85'i bir otomobile, muzhik'i bir traktöre... sonra bırakın kapitalistler çabalasın...
- One of them French peasants, huh?
- Bir Fransız köylüsü mü?
- Yes, but it's extremely difficult... our peasants and workers are, unfortunately very sympathetic... to the Russians.
- Evet, fakat bu çok zor bir görev... bizim işçi ve köylülerimiz, ne yazık ki Ruslara karşı... çok sempati duyuyorlar.
For us, the three of us we're like peasants watching the big frost :
Bizi, üçümüz.. ... ayaz ve don bekleyen köylüler gibiyiz. Çalış, sıkıntı, mahvoluş.
Your Majesty, the Russian peasants again refuse... to sell our troops food and forage.
Majesteleri, Rus köylüleri bizim askerlere... yem ve gıda satmayı yine reddettiler.
In our rear, the peasants are robbing on the highroads.
Arkamızda, köylüler yollarda yağma yapıyor.
The people are like mountain peasants everywhere- - simple, independent.
İnsanlar tıpkı diğer yerlerdeki dağlı köylüler gibidir... özgür, gösterişsiz.
Nowadays, peasants are nothing but a bunch of lazy idiots!
Bugünlerde, köylüler bir grup tembel salaktan başka bir şey değil.
I am nothing but the son of peasants.
Basit bir köylü çocuğunda başka bir şey değilim.
Tell me what the peasants here think, what they say.
Köylüler ne düşünüyor, dediklerini söyle.
We're the young guard of workers and peasants!
... Biz işçi ve köylülerin, yeni kurtarıcısı sesin!
We're the young guard of workers and peasants!
Biz işçi ve köylülerin yeni bekçileriyiz!
Incidentally, the burgomaster of Zenda is outside to pay his respects at the head of a delegation of loyal peasants.
Bu arada Zenda'nın belediye başkanı size saygılarını sunmak için sadık köylü heyetinin başında dışarda bekliyor.
When I read in the press in Puglia and Sicily peasants to revolt have the land, I'm glad.
Gazetelerden okuduğuma göre Puglia ve Sicilya'da.. .. köylüler arazi yüzünden isyan ediyormuş, ben buradan memnunum.
They at least have a hope, but here a long that the land belongs to the peasants, so nothing happens.
Olayların en azda kalması çok iyi.. Umutsuz ve fakir olsalar da isyan etmezler.. Köylüler hiç yüzünden bozuşup, kavga etmezler.
Join the peasants in their revels, go to church, write your memoirs.
Köylülerin eğlencelerine katılın. Kiliseye gidin. Hatıralarınızı yazın.
Me, rich! We're peasants and that's it.
Sonuçta çiftçiyim işte.
You're rich peasants.
- Zengin bir köylüsün.
This is in the state of Oaxaca in Mexico, is a group of peasants called mixes.
Burası Mexica'nın Oaxaca eyaleti, burada düzensizler olarak adlandırılan bir grup var.
In Brazil, we had and still have a great movement of landless peasants.
Brezilya'da biz hala topraksız köylülerin müthiş bir hareketine sahipiz.
The peasants are in pain as well. Nonsense!
Köylüler de büyük acıyla kıvranıyor.
You cannot compare us to peasants!
Bu ne saçmalık böyle! Bizi köylülerle mukayese edemezsin!
Your father was kind to everyone he met, especially the unfortunate peasants.
Özellikle o kara talihli köylülere.
These peasants have no money to pay you.
Bu köylüler ücretinizi nasıl ödeyecek.
Out of the way, peasants!
Yoldan çekilin köylüler!
These peasants!
Şu köylüler!
Your peasants'pride.
Senin köylülük gururun.
But peasants dont have to trample in mud forever.
Ama köylü sonsuza dek çamur içinde yuvarlanmak zorunda değil.
Not ten, not twenty, not really one hundred, one hundred MILLIONS of illiterate people, of retarded people, of peasants,
On değil, yirmi değil, Hatta Yüz değil,