Pecker traduction Turc
375 traduction parallèle
A friend of Willy Packer's saw her there.
Willy Pecker'ın bir arkadaşı görmüş orada.
He dives into the water and catches fish with his pecker.
Suya dalar ve gagasıyla balık yakalar.
Pecker!
Ağaçkakan!
... Paul Lazzaro sent me... the stranger will say and shoot his pecker off.
"Beni Paul Lazzaro gönderdi" diyerek, silahını çekip penisinden vuracak.
Strangerwill give him a couple of seconds to think about who Paul Lazzaro is... and what life's gonna be like without a pecker, then he'll shoot him once in the guts and walk away.
Yabancı ona Paul Lazzaro'nun kim olduğunu ve penissiz yaşamın nasıl olacağını düşünmek için birkaç saniye verecek sonra da onu bir kere de kıçından vurup, çekip gidecek.
I'm gonna nail his pecker to the goddamn wall for this.
Bu yüzden, sikini lanet olası duvara çivileyeceğim.
Well, one time we got him out here and I kinda got up close to him and unzipped my pants and took out my pecker.
Bir gün onu bu kaldırıma çağırdık, anlatabildim mi? Yaklaştım ve fermuarımı açtım, çavuşu dışarı çıkardım.
Hmm... yes, well, keep your pecker up.
Evet, şey, moralini bozma.
Caterpillar pecker!
Solucan pipili!
Now, that is great for the old pecker.
Bu yaşlanmış aletin için harikadır.
I hope you didn't leave no pecker tracks on my gown.
Umarım elbisemin üzerinde çükünün izleri kalmamıştır.
I am called Antonietta, not Antoneta. Either you say it correctly or you shut your pecker.
Adım Antonietta, Antoneta değil, ya doğrusunu öğren ya da hiç seslenme.
I though to it might help keep my own pecker up, as you might say If I invited my mistress.
Kendi neşemi kaybetmemek adına, senin adlandırdığın şekilde metresimi çağırmamın faydası olur dedim.
Nobody makes Sheriff Buford T. Justice look like a possum's pecker.
Ama kimse Şerif Buford T. Justice'i bir sıçana benzetemez.
What I'm trying to say is the thing that bugs me the most about Helen... is that she broke my pecker.
Söylemeye çalıştığım, beni Helen'da en çok rahatsız eden şey cesaretimi kırmış olması.
I hope Martin gets a permanent case of the clap and his pecker falls off.
Umarım Martin frengiye yakalanır da pipisi düşer.
And play with my pecker.
Ve şeyimle oynamak dışında.
What are those damn freak pecker heads playing?
Bu lanet agacakakan kafali deliler ne caliyor?
Take a shot of my pecker
Bu salağın fotoğrafını mı çekiyorsunuz?
A precision instrument for pecker weights
İşte küçük terazimiz. Kuşunu ölçmeye bekleriz.
I got him boxed in like a turtle's pecker.
Şimdi onu kaplumbağa kabuğu gibi ezdim.
You little pecker, you
Sizi gidi kakanlar sizi
He's gonna cut your pecker off.
Kuşlarınızı kopartacak.
You wanna bet she goes for my pecker on our first date?
İlk randevumuzda kuşu elleyeceğine iddaya var mısınız?
The only hand on your pecker is gonna be your own.
Kuşuna değecek tek el kendininki olacak.
She was supposed to grab your pecker, not reach into the popcorn and get it.
Kuşunu tutması gerekiyordu, mısır kutusuna elini sokup değmesi değil.
- She grabbed my pecker.
- Kuşumu tuttu.
Boog, the bet was to touch your pecker, not pecker in popcorn.
Boog bahis kuşunu tutmasıydı, mısır kutusundaki kuş değil.
It was pecker-touching without intention.
Bu temas kasıtsızdı.
No, she was supposed to grab your pecker.
Hayır, kuşunu tutması gerekiyordu.
It's a lower-decker-pecker-checker.
Aşağı mahalle giriş bekçisi.
When I was in the service, I saw this gook... drink a glass of milk through his pecker.
Serviste çalıştığım zamanlarda, bir bardak sütü penisiyle içen bir Çinli görmüştüm.
- Pecker?
- Hadım mı?
- A dead pecker.
- Kalkmıyormuş yani.
You can believe Mr. Pecker, or accept the onset of a disaster of Biblical proportion.
Bay Pecker'e inanabilirsiniz, ya da Mahşer Günü gibi bir felaket ile karşı karşıya kalırsınız.
You keep your pecker in your pocket.
Uçkuruna hakim ol.
You little pecker!
Seni küçük düdükleyici!
I certainly never realized that Polly had such a big pecker.
Polly'nin bu kadar büyük uzvu olduğunu hiç fark etmemiştim.
I mean, all it is is a pecker contest between you and McKenzie.
Demek istediğim, bunun hepsi seninle McKenzie arasındaki bir sidik yarışı.
You hard of hearing, pecker-head?
Yoksa sağır mısın Kuş beyinli?
With your pecker.
Ama aletinle.
My poor boy... it can spread ever so easily from herthroat to your pecker.
Boğazından penisine kadar o kadar kolay yayılır ki!
We need a fish to bite your pecker off.
İş yapacak adamlara ihtiyacımız var.
You little wise pecker!
Seni küçük akıllı gaga!
Just keep your pecker hard and your powder dry and the worm will turn.
Yalnız aletini sert, barutunu kuru tut, sabırla her şeyin sonu gelir.
We're gonna sit here forever, just as long as I have my hands around... your scrawny, pecker neck.
Sonsuza dek burada oturacağız, ellerimi o cılız, kuş boynuna uzatabildiğim sürece.
It was, however, a little bit closer to my pecker than was comfortable, but that's as good as ever.
"Ancak, küçük bir yakınlaşma," "beni daha da cesaretlendirdi, ama o kadar da iyi değil."
Don't shoot Your pecker off, boy.
Sakın pipini vurma, oğlum.
I said no, pecker breath.
Hayır dedim göt herif.
- Like his pecker.
- Çükü gibi.
- Pecker.
- Kamış.