Penance traduction Turc
564 traduction parallèle
This is my penance.
İşte bu kefareti.
Since the witchcraft is proved, and the crime exposed we declare that we require penance...
Büyünün kanıtları ve cinayetin ortaya çıkmasıyla kefaret istediğimizi beyan ediyoruz... - Ne diyor bu?
Gypsy girl on such a day as it shall please our lord, the king you are to be taken barefoot with a rope around your neck before Notre Dame to do public penance.
Çingene kız Lordumuzun, Kralımızın teşrif ettiği böyle bir günde... boynuna ip geçirilecek, çıplak ayakla götürülüp Notre Dame'ın huzuruna çıkacaksın, cezan için.
I cannot allow this girl to do public penance on holy ground because she is not guilty.
Bu kızın, kutsal toprağın üstünde darağacına çıkmasına izin veremem çünkü suçlu değil o.
Then she will hang without public penance.
O zaman biz de başka yerde idam ederiz.
A band of monks buried the dead, prayed for them, and did penance for their deaths.
Birkaç keşiş ölüyü gömer onlar için dua eder ve ölüleri için günah çıkarırlar.
He shall diligently exhort her to confess the full truth that she may not die without penance, but her soul be saved.
İtiraf etmesi için ona baskı yapmalı ki günahının kefaretini ödesin ve ruhu kurtulmuş olsun.
These ancient pilgrims came to Canterbury to ask for a blessing or to do penance.
Bu eski hacılar hayır duası almak ya da kefaretlerini yerine getirmek için Canterbury'ye geldiler.
A pilgrimage can be either to receive a blessing or to do penance.
Hacılık, hayır duası almak ya da kefareti yerine getirmek olabilir.
Left to do penance.
Cezasını çekmeye terk edilmiş.
Then comes the fasting and the penance.
Sonra da oruç tutulur ve ibadet edilir.
And so we abandon you to the civil authorities, requesting the same authority that it may be pleased to moderate its judgement and if true signs of penitence should appear that the sacrament of penance may be administered to you.
Ve seni sivil makamların ellerine bırakıyoruz ve bu makamlardan hakkında verilen hükmün hafifletilmesini talep ediyoruz ve sende pişmanlık işaretleri görülecek olursa belki de senin için günah çıkarma uygulanabilir.
"Lie there, wretch whose pride imposes penance on his brothers!"
"Uzan şuraya, kibrinin kefaretini kardeşlerine dayatan zavallı şey!"
No Rita, this penance is very important for me
Hayır Rita, bu ceza benim için çok önemli.
" to do penance and to amend my life.
" kefaretimi ödeyip hayatımı düzelteceğim.
I told him it was sort of a penance.
Ona, günah çıkarma gibi bir şey dedim.
You felt like you should do penance?
Günah çıkarma gereğini mi hissettin?
Penance.
Günah çıkarma.
You didn't even finish your penance before starting in worse!
Kefaretini bile ödememişken daha beterini yapmaya kalkıyorsun!
If I kill you, as you ask of me, your penance would have ended.
Eğer istediğin gibi seni öldürürsem pişmanlığın sona erer.
For that, the soul must pass bleach by penance soaping with contrition, shake as sacudís clothes on the edges of the river, rinse with prayer, aim at the sun our Lord Jesus Christ, ironing with the iron of good promises,
Bunun için de ruhunuzun da aynı dere kenarında ağartılan.. .. çamaşırlar gibi pişmanlıklarla ağartılması gerekir. Bu arada giysilerinizi temizledikten sonra,
We are all doing penance.
Burada hepimiz cezamızı çekiyoruz.
- I have sinned and must do penance.
- Bir günah işledim ve ben kefaretini çekerim.
Those who, like Guyeba, were doing penance, have shaved off their hair and are no longer impure.
Guyeba gibi günahlarına kefaret ödeyenler saçlarını kazıttılar ve artık kirli değiller.
They're doing penance.
Kefaretlerini ödüyorlar.
Look, I made my penance for staying out all night.
Bu geçe dışarı çıkmak için kefaretimi ödedim.
... with the help of Thy grace to do penance... to amend my life.
... hayatımı senin yüce bağışlayıcılığına teslim ediyorum, Tanrım.
We want to do penance and learn good things from you.
Günahlarımızın kefaretini ödemek ve senden iyi şeyler öğrenmek istiyoruz.
I said, if you want to do penance to do it on your own.
Size söyledim : Günahlarımızın kefaretini ödemek istiyorsanız, bunu kendi başınıza yapın.
Two of these tests are the culpa and the penance.
Bu testlerden ikisi, kusur ve ceza.
And you will be given a penance to perform in refectory or in chapel.
Yemekhanede veya dua odasında çekmek üzere cezalar alacaksınız.
I say my culpa for speaking without necessity, for being late for chapel... for letting a door slam without penance.
Gereksiz yere konuştuğum, dua odasına geç kaldığım... ve kapının çarpmasına izin verdiğim için kusurumu beyan ediyorum.
So I can talk without having to say a culpa or do a penance.
Bu yüzden kusur veya ceza beyan etmeden konuşabilirim.
Now I've earned you another penance by talking to you in the Grand Silence.
Şimdi seninle konuşarak Büyük Sessizlikte yeni bir ceza daha kazandım.
Sister Luke, this is the discipline for penance in private.
Rahibe Luke, bu özel ceza için disiplindir.
Remember, it is essentially a symbol of penance.
Unutma ki bu cezanın bir sembolüdür.
As penance for his sins... he asked to be allowed to devote the rest of his life to the lepers.
Günahlarının cezası olarak... hayatının geri kalanını cüzzama adaması istendi.
And as such it should requires the most severe penance.
Bu yüzden de en ağır cezayı gerektirir.
All these years of my penance, have borne fruits, dear.
Onca yıldır çektiğim acılar meyvesini verdi oğlum.
I promise You, God beside the body of my child I promise You in penance for my sin I shall build a church
Sana söz veriyorum, Tanrım Yavrumun cesedi başında Ben Sana söz veriyorum günahıma kefaret olarak bir kilise inşa edeceğim
Our Lady, make me a saint, I've done my penance.
Rabbim beni bir aziz yap! Kefaretimi ödedim.
For years she is here now doing penance.
Yıllardır burada tövbe ediyor.
Sort of a penance, you might say.
Pişman olduğumu göstermek için de diyebiliriz..
That is the penance, this I you imposes.
Bunu yapmak senin boynunun borcudur.
You'll make me miss my penance.
Kefaretimi ödemeye geç kalmamalıyım.
But because you have sinned against her and that you may do penance, we condemn you to perpetual imprisonment, so that you may wipe out your sins and not return to them.
Ama ona karşı işlediğin günahlardan ötürü günah da çıkarabileceğinden seni müebbet hapse mahkum ediyoruz böylece günahlarından arınır ve yeniden onlara dönmezsin.
We admonish you to think of your soul and show true penance.
Ruhunu düşünmen ve gerçek bir pişmanlık duyman için sana öğütlerde bulunduk.
- What's that, penance?
- Bana reva mı bu?
Must be Christian, thanks to the redemption through work, accompanied by repentance and penance. "
Pişman olunmuş ve kefareti ödenmiş çalışmalar sayesinde Hristiyanlık devam edecektir.. "
That is my penance.
Bu da benim kefaretim.
And now you believe what? That the ghost of Ilsa has come back to relieve you of your penance, is that it?
Şimdi de Ilsa'nın hayaletinin sizi kefaretinizden azat etmek için döndüğüne mi inanıyorsunuz?