Penny traduction Turc
8,131 traduction parallèle
Anyway, man, I dug the ape movie, Penny. And I thought you were, like, really great in it.
Neyse oğlum, gorilli filmini beğendim Penny ve bence harika oynamışsın.
Yeah, whatever.
- Tamam anladık. Penny!
Penny! Penny, how come you're not in more stuff, man?
Penny, neden daha fazla yerde rol almıyorsun ki ya?
Yeah, you tell him, Penny.
Göster ona Penny.
Leonard, a moment ago, you were dead set against Penny resuming her acting career, but now you're all for it.
Leonard, daha az evvel Penny'nin oyunculuk kariyerine tekrar başlamasına son derece karşıydın ama şimdi tamamen arkasındasın.
Well, Penny, who's smarter :
Penny, hangisi daha zeki :
Penny has about 20 different ways of rolling her eyes that each mean something different.
Penny'nin 20 türlü gözünü yuvarlama hareketi var. Her birinin de farklı bir anlamı var.
Penny?
Penny?
I think it's really nice that you're sharing this experience with Penny.
Bu deneyimini Penny'yle paylaşman çok iyi.
So, have you and Penny set a wedding date?
Penny'yle bir düğün tarihi kararlaştırdınız mı?
So, Mom, you haven't seen Penny since we got engaged.
Anne, nişanlandığımızdan beri Penny'yle görüşmüyorsun.
Hey, next, why don't we tackle your penchant for whining and Penny's love of the ol'glug-glug?
Bir dahakine mızmızlanmaya olan eğilimini ve Penny'nin lıkır lıkır götürdüğü mâlum içeceği ele alalım mı?
I've spent every penny I had.
Neyim var, neyim yoksa harcadım.
I need you to come to Don's apartment with $ 200 and not a penny more!
Don'ın dairesine gelmen ve yanında 200 dolar getirmen gerekiyor. 200 dolardan bir kuruş fazlasını getirme!
I'll no squeeze the last penny from you when times are hard.
Zor zamanlar geçirdiğin sırada senden son kuruşuna kadar alacak değilim.
We're not gonna let some two-faced penny pincher steal this from you.
İki yüzlü bir açgözlünün bunu senden çalmasına izin vermeyeceğiz.
Every penny would have to be present.
Tamamının olması gerekirdi.
Every single penny.
Her bir sentin.
It's penny wise and pound foolish.
Öyle yapmak ahmaklık.
Stace if this money helps you and Kaylee if it does a single good thing in this world, then you spend every penny.
Stace, bu paranın sana ve Kaylee'ye bir hayrı dokunacaksa ufacık da olsa bir faydası olacaksa sonuna kadar harca.
We won't see a penny of that settlement.
- O anlaşmadan bize tek kuruş yok.
We are scraping together every penny we can to save AmWorks.
Boşa harcayacağımız her senti Amworks. için kullanabiliriz.
They're all there... everything you did and every penny you stole.
Hepsi orada yaptığın her şey ve çaldığın her kuruş.
As experiences go, it's worth every penny.
Verdiğim her kuruşa değiyor o tecrübe.
Sells penny beers and two-cent whiskey.
Nerdeyse bedavaya bira iki kuruşa da viski satıyor.
- Just a penny.
- Sadece birkaç kuruş.
It's worth every penny.
Her kuruşuna değdi.
We won't take a penny for it.
Bunun için bir kuruş bile almayacağız.
15 shillings a bushel and not a penny less!
Bir ölçek 15 şilin ve tek kuruş aşağısı olmaz!
15 shillings a bushel! 15 shillings and not a penny less!
Ölçeği 15 şilin. 15 şilin ve tek kuruş aşağısı olmaz.
A hardworking public servant who was on a humanitarian effort to help the victims of Hurricane Penny.
Penny kasırgası mağdurlarına yardım etmek için çabalayan biri.
Every penny.
Son kuruşuna kadar.
Chips bought Scruples and your dad never got a penny.
Chips, Scruples'u almış ama baban tek kuruş bile alamamış.
The Pritchetts are like Henny Penny and Chicken Little.
Pritchett'ler Henny Penny ve Chicken Little gibiler.
Well, I-I think Henny Penny is Chicken Little.
- Henny Penny Chicken Little zaten.
Who's Henny Penny and Chicken Little?
- Henny Penny ve Chicken Little kim?
Worth a penny, I'd bet.
Para ediyordur, bahse varım ki.
I'll give you a twelfth and not a penny more.
On ikide birini veririm ve bir kuruş bile çıkmam.
You don't owe the hospital a penny.
Hastaneye bir kuruş bile borcun kalmadı.
That is going to cost them a pretty penny.
Bu onlara pahalıya mal olacak.
And make sure they spend every goddamn penny. All right.
- Ceplerindeki son kuruşa kadar harcadıklarından emin ol.
Your eyes... will fetch quite a penny.
Gözleriniz çok para edecektir.
Even if those bastards get their hands on Jenny, they won't be able to break her.
Piç kuruları Penny'i yakalasa bile onu konuşturamazlar.
Must have cost a pretty penny to engineer this.
Bunu yapmak pahalıya patlamıştır.
I gave you every penny.
Her kuruşu sana verdim, yemin ederim.
If I had every last dollar in South Carolina, I'd set fire to the whole damn pile before giving you a penny.
Güney Carolina'daki tüm dolarlar bende olsa da, sana tek peni bile vermeden hepsini yakardım.
Do you think you're gonna get a penny out of Hogarth?
Hogarth'tan tek kuruş kurtarabileceğini mi sanıyorsun?
Oh, I didn't. I didn't touch a penny of your money.
Yapmadım, senin paranın tek kuruşuna bile dokunmadım.
I mean, they were worth every penny.
Verdiğim her kuruşa değdi.
Penny for your thoughts.
- Aklındakileri bana da bahşeder misin?
Every penny counts.
Her para hesaba katılmalı