Philosopher traduction Turc
972 traduction parallèle
Here lives Shakt, the overzealous philosopher
Burada Shakt yaşıyor, gayretli filozof.
It's by Nietzsche, the greatest philosopher of all time.
O, tüm zamanları en iyi filozofu Nietzsche'nin kitabıdır.
Your countryman, the philosopher Descartes, is coming here.
Vatandaşlarınızdan filozof Descartes beni görmeye geliyor.
We'll go on a twister that'll make Omar the soused philosopher of Persia look like an anaemic on a goat's milk diet.
Pers filozof Omar'ı, keçi sütü içen kansız birine dönüştürecek bir tura çıkarız.
- A philosopher?
- Felsefe ha?
I'm enough of a philosopher to hold everything in the proper equilibrium. - The what?
Herşeyi uygun bir dengede tutacak kadar yeterli bir filozofum ben.
because you are neither a philosopher, nor a gentleman.
- Kurtulan olmadığına emin misin?
- I'm not only a philosopher, sir.
- Ben sadece bir filozof değilim, bayım.
A Chinese philosopher said a man understands life at fifty, and enjoys life at seventy.
Çinli bir düşünür demiş ki... "... bir insan hayatın önemini ellisinde kavrar... "
You know, there's a touch of the philosopher about you that I like.
Sende hoşuma giden bir filozof edası var.
Even a library philosopher like you would have to admit that.
Sizin gibi bir kütüphane filozofu bile bunu görebilir.
- You're quite a philosopher.
- Sen bir filozofsun.
You once asked what a philosopher like me was doing in the washroom.
Bir keresinde bana, "senin gibi bir filozof niçin tuvalette?" demiştin.
I mean, was he a great philosopher or statesman?
Demek istediğim, büyük bir filozof yada devlet adamı mıydı?
It's a pity, Walters, you're a better philosopher than you are a doctor.
Yazık olmuş Walters, düşünürlüğün doktorluğundan daha iyi.
Where did you pick that up, some philosopher in the death house?
Nereden duydun bunu, idamı bekleyen bir filozoftan mı?
Soldier, poet, philosopher, musician, playwright.
Asker, şair, filozof, müzisyen, oyun yazarı.
I meant the greatest philosopher or thinker.
En büyük filozof ya da düşünürü.
- You're quite a philosopher.
- Bayağı filozofsunuz.
The man who disagreed with Democritus was Aristotle, a famous Greek philosopher.
- Um, Pardon. - Ve sessiz!
You're becoming a philosopher.
Filozof gibi davranmaya başladın.
Every philosopher knows that we spend our lives seeking perfection.
Her filozof hayatını, mükemmel yaşamı arayarak geçirir.
- Boris is a philosopher.
- Boris bir filozoftur.
He was a Greek philosopher.
Bir Yunan düşünürüymüş.
You high-minded philosopher, you god among men, why did you accept, if not for love of the same things?
Sen üstün fikirli filozof, sen kullar arasında bir tanrı madem hoşuna gitmiyordu, neden kabul ettin bunları?
I'm not exactly what you may call a philosopher but I know what I'm talking about.
Tam olarak bir filozof sayılmam. Ama neden bahsettiğimi bilirim.
A statesman maybe, or a philosopher.
Belki bir devlet adamı olur ya da bir filozof.
I'm only following the advice of a Texas philosopher who said, "Give the little girl a big..."
Ben sadece Teksaslı bir filozofun tavsiyesine uyuyordum. Şöyle demişti, "Küçük kıza büyük..."
If you want contentment, security... peace of mind... listen to this advice... from our friendly philosopher.
Eğer huzur, güvenlik ve memnuniyet istiyorsanız cana yakın filozofumuzun şu tavsiyesine kulak verin.
Professor Flostre is the greatest living philosopher, and father of empathicalism.
Profesör Flostre çok büyük bir filozof ve empatikalizmin babası.
Well, I mean, a philosopher and professor.
Yani, hem filozof, hem profesör.
Flostre may be the quiz kid, the greatest philosopher since Aristotle.
Flostre çok akıllı olabilir, Aristo'dan bu yana en büyük filozof olabilir.
He's more man than philosopher!
Filozoftan ziyade erkek!
Professor Flostre, I came to talk with a philosopher.
Profesör Flostre, ben bir filozofla konuşmaya geldim.
You're a philosopher, boss.
Sen bir filozofsun, patron.
A philosopher, eh?
Felsefeci, hı?
I'm no philosopher.
Ben filozof değilim.
I call Walter Aaronson, anthropologist, philosopher, author, and one of the most brilliant minds in the world.
Walter Aaronson'u çağırıyorum, antropolog, felsefeci, yazar ve günümüz dünyasının en parlak beyinlerinden biri.
Well, I'm an amateur philosopher.
Amatör bir düşünürüm.
You don't need a philosopher, you need a missionary.
Sizin düşünüre değil, misyonere ihtiyacınız var.
Descartes, French philosopher, 18th century.
Descartes, Fransız düşünürü, 18. yüzyıl.
Scratch a boxer and a philosopher comes out!
Sadece bir boksör değil aynı zamanda bir filozof da kendileri!
A Chinese philosopher once said that a picture is worth a thousand words.
Çinli bir filozof şöyle der, bir görüntü bin sözcüğe değer.
You're a philosopher.
Siz filozofsunuz.
As my father, the philosopher, used to say,
Filozof babam derdi ki :
Missionary... philanthropist... a philosopher... doctor...
Misyoner, filantrop, filozof ve de bir doktor.
I'm a soldier, not a philosopher.
Ben bir askerim, filozof değil.
Michael George Hartley, you're a philosopher.
Hartley, sen bir filozofsun.
- A Greek philosopher.
- Yunan filozofu.
You know, you're a philosopher.
Sen bir filozofsun, biliyor musun?
But Democritus, a philosopher of that era, thought that these elements could be divided into smaller particles.
Huh. Hmm. Mmm.