Pickle traduction Turc
1,313 traduction parallèle
You and your mango-pickle sandwiches.
Sen ve mango turşusu sandviçlerin.
Beta, if you moved home, I'd make you mango-pickle all the time.
Oğlum, eve dönersen sana her zaman mango turşusu yaparım.
Your horrible mother made you mango-pickle sandwiches.
Korkunç annen sana mango turşulu sandviç yaptı.
You know, when I make pickle sandwiches the insides always seep out when I eat them.
Ben turşulu sandviç yaptığım zaman yerken içindekiler hep dışarı sarkıyor.
My fingers smell like pickle for the whole day.
Parmaklarım bütün gün turşu kokuyor.
Well, if you must eat pickle...
Turşu yemen şartsa...
How about we make some mango-pickle sandwiches when we get home.
Eve gidince mango turşulu sandviç yapmaya ne dersin.
You butter while I pickle.
Sen yağla ben turşu kurayım.
- Want some pickle?
- Biraz turşu ister misin?
When it comes to the pickle...
Zor durumda kalınca...
When it comes to the pickle...
- Sarılırız, dostum! Seni kaba!
Is she going to pickle him...?
Onun turşusunu mu kuracakmış?
I call it an excuse for him... to score his pot and wag his pickle at coeds.
Bense bunu üniversitelerde esrar toplayıp hıyarını sallandırması için bir bahane olarak adlandırıyorum.
It's a pickle, I tell you! What do they say?
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık yani!
- What a pickle.
- Ne üzücü.
The owner took pity on her and gave her bags of candy... a dill pickle, and drove her back to her family.
Sahibi ona acıdı ve torbalarca şeker verdi. Ve onu ailesinin yanına arabayla götürdü.
And a pickle.
İki olsun.
I'm meeting a client anyway. You are gonna pickle in that self-loathing homophobia.
ben tamamen seni motive etmeye çalışyorum herneyse bir müşterğiyle toplantım var sen bilirsin yemin ederim kendi nefret dolu homofobinde boğulacaksın.
I'll cancel, and then you can play hide the pickle with her tonight.
İptal ederim, sonrasında siz "çavuşu bulma" oynarsınız.
Now you're in a bit of a pickle, cos the older lady you're talking about better not be me and it sure as hell better not be somebody else.
Tamam, biraz köşeye sıkışmış durumdasın, umarım bahsettiğin yaşlı kadın ben değilimdir ve umarım ki bir başkası da değildir.
I'm in a pickle!
Ben bir turşuyum!
A pickle!
Turşu!
Well, isn't that just the pickle on the giant crap sandwich that is my day.
Bu da boktan günümün üzerine tuz biber oldu.
"Sampson Pickle turned to his mum with a tear in his eye and said... ( All )"'You don't know what you've got till it's gone! "'
"Sampson Pickle annesine döndü gözü yaşlı bir şekilde... ( Herkes )" kaybetmeden neye sahip olduğunu anlamazsın! " dedi
angel Dumott Schunard will model the latest fall fashions from Paris while accompanying herself on the 10-gaIIon plastic pickle tub.
Angel Dumott Schunard kendini 10 galon plastik turşu kavanozu ile kaplayarak Paris'ten en yeni sonbahar modasını sergileyecektir.
Have a pickle.
Bir turşu al.
Pickle?
Turşu?
Until Pappy finds out... his kid's a pickle smoker, then we're history.
- Şimdilik... babası oğlunun yumoş olduğunu anlayana kadar... sonra her şey biter.
Pickle. That is such an idiotic, stupid thing to do.
Turşum, bu çok salak ve ahmak bir davranış.
Oh, Pickle.
Turşum.
Pickle, why would you say that?
Turşum, neden öyle dedin ki?
Pickle, you should be at your dad's.
Turşum, babanda olmalısın.
Pickle, your dad and Walt are here, and they're gonna take you back to Bernard's.
Baban ve Walt burada. Seni Bernard'ın evine götürecekler.
- I will. - See you next week, Pickle-oo.
- Haftaya görüşürüz turşucuğum.
- Just Pickle, please.
- Sadece turşu de lütfen.
I'll see you next week, Just Pickle.
Haftaya görüşürüz, Sadece Turşu.
I don't know, Pickle.
Bilmem turşum.
I'm not sure but it seems that we may be in a little bit of a pickle, Dick.
Emin değilim ama galiba biraz içerdeyiz Dick.
She's pretty, well-spoken, and she loves my mango pickle.
Sevimli, tatlı dilli ve mango salarumamı seviyor
Why do you want to work in a pickle factory?
Neden bir turşu fabrikasında çalışmak istiyorsunuz?
Pushpa, get some pickle, please.
Pushpa, biraz turşu getirir misin?
And, um, French toast, I think. And a pickle! Hm?
Bir de tost galiba, ve turşu.
Yeah, it's all very French except for the pickle.
Evet Fransız usulü, turşu hariç.
there's some fresh tamarind pickle for you.
Sana taze Hint hurması turşusu aldım.
No. I don't eat pickle.
Hayır, ben turşu yemiyorum.
But I wouldn't mind some mango pickle!
Ama mango turşusuna hayır demem!
# I got horns that open pickle jars and horns that come with hair
Turşu kavanozlarını açan boynuzlarım var. Saçlı boynuzlarım var.
We are in a pickle, and I blame myself.
B.ka battık, bunun için kendimi suçluyorum.
When it comes to the pickle...
- Sarılırız, dostum!
And maybe a pickle?
Ve belki bir turşu?
- Pickle juice.
25 sözcük sınırı var da.