English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Pinkberry

Pinkberry traduction Turc

87 traduction parallèle
You mean that's... in your freezer? I put a pinkberry in there.
Yani buzluğunda mı?
Where We Had Our First Date?
Artık orada bir Pinkberry var.
It's A Pinkberry Now.
Daha da iyi. Suşiden nefret ediyorum!
( Jeremy ) Six Open Bars, Dim Sum, Steaks, A Pinkberry Station... Nats Loves The Stuff...
Altı tane açık büfe, mezeler biftekler, bir tane kara dut reyonu, Natalie bayılıyor onlara.
No Pinkberry.
Kara dut mu yok?
Nick, You Gotta Get Her Pinkberry.
Nick, kara dut gelmeli.
- Shut it, Pinkberry!
- Kes sesini yumuşak!
And then let's go to Pinkberry.
Sonra Pinkberry'e gidelim.
And a Pinkberry has just been destroyed.
... bir Pinkberry restoranı az önce havaya uçtu.
I repeat, a Pinkberry has just been destroyed.
Tekrar ediyorum, az önce bir Pinkberry restoranı havaya uçtu.
But if you give him the chance to hurt you again, then I'll have to kill him. Which means I'll wind up in prison, which means we'll never get to have another pink berry moment together.
Ama, seni bir kere daha incitme şansı verirsen onu öldürmek zorunda kalırım sonra beni hapse atarlar böylece biz de bir daha beraber pinkberry * anımızı yaşayamayız.
Oh, I love our pink berry moments!
Pinkberry anımıza bayılıyorum!
What's a pink berry moment?
Pinkberry anı ne demek?
What, with the blackmailing, backstabbing, and going on Pinkberry runs,
Şantajlar, sırttan bıçaklamalar, pastaneye gitmeler.
Pinkberry and shopping?
Pinkberry ve alışveriş?
You know, just kind of bumming around playing a little Call of Duty 4, eating Pinkberry.
- Hz.İsa - Tabi canım.
Backseat loaded with empty Pinkberry cups.
Arka koltuğu pembe böğürtlen kasesi ile dolu.
But you're dead-on with the Pinkberry.
Siyah Jeep. Ama pembe böğürtlen konusunda haklıydın.
I stopped at pinkberry
Selam gençler.
Come on, take me to Pinkberry.
Haydi beni tatlıcıya götür.
- Don't fuck with the pinkberry.
Hey, donmuş yoğurduma dikkat et.
I wanted Pinkberry, Tucker.
Ben donmuş yoğurt istedim, Tucker.
What's the rush? The lady said we could have some Pinkberry.
Bayan, Pinkberry yiyebileceğimizi söyledi.
Are we still gonna go to Pinkberry on the way home?
Yine de eve dönerken, Pinkberry'e uğrayacak mıyız?
pinkberry?
- Kırmızı dut?
You know what I mean? I want to be the Pinkberry of plastic surgery.
- Plastik cerrahinin Pinkberry'si olmak istiyorum.
Want to get some Pinkberry?
Tatlı yemek ister misin?
Next time your man says he's going out for Pinkberry, you better make sure he's talking about yogurt!
Gelecek sefere erkeğiniz Pinkberry almaya gittiğini söylediğinde yoğurttan bahsettiğinden emin olsanız iyi olur!
- He loves Pinkberry.
- Pinkberry yoğurda bayılıyor.
- If he loves Pinkberry,
- Pinkberry'ye bayılıyorsa,..
You're going to Pinkberry and you're coming back.
Pinkberry'ye gidiyorsunuz, sonra geri geliyorsunuz.
- Pinkberry, right back.
Pinkberry'ye gidip gelin.
- Pinkberry, come on.
Ben istemem yemek falan. Pinkberry'ye, hadi yürü.
- Get me the fucking Pinkberry!
- Alın şu kör olasıca yoğurdu!
Pinkberry.
Pinkberry'den.
You know, Koreans own Pinkberry.
Pinkberry Korelilerin ya.
He loves the Pinkberry so much.
Pinkberry'yi ne kadar da severdi.
- It's very interesting, though, that he would choose Pinkberry as a last meal.
- Evet. - Bana enteresan geliyor ama. Yani, son yemeği olarak kendisine Pinkberry'yi seçmiş olması.
- Pinkberry makes no sense.
- Pinkberry istemezler, sanmam.
The Pinkberry'll melt.
Erir çünkü Pinkberry.
I can make an assumption on this one - that there's not a lot of Pinkberrys near prisons. - There's plenty of Pinkberrys.
Buradakinden varsayımla hareket ederek diyorum ki hapishane yakınlarında Pinkberry şubesi yok.
He loved Pinkberry and Larry and Jeff went to get it and it was closed.
Pinkberry'yi severdi rahmetli. Larry'le Jeff almaya gittiler,.. ... ama o gün kapalıymış.
We tried to make his life the best possible life... ( Echoes ) Pinkberry.
İyi bir hayat vermek istedik- - Pinkberry.
- Yes, they went to get the Pinkberry.
- Pinkberry'ye gitmişlerdi.
I was thinking Pinkberry.
Pinkberry olabilir diyorum.
You wanna go to Pinkberry?
Gidelim mi Pinkberry'ye?
You know what? I've never had Pinkberry.
Biliyor musunuz, daha önce hiç Pinkberry yemedim.
Larry ate Oscar's Pinkberry!
Larry, Oscar'ın Pinkberry'sini yedi!
Pinkberry?
Pinkberry alır mıydınız?
We should check her page and the Pinkberry two blocks from the school.
Sayfasını kontrol edelim ve okuldan iki blok ötede Pinkberry var.
It's our future, marc.
Oraya Pinkberry yoğurdu koymuştum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]