Pins traduction Turc
1,021 traduction parallèle
No, sir, except those aluminum firing pins the base sent over, but they look too light.
Hayır, efendim, üssün gönderdiği alüminyum mermiler dışında, ama çok hafif görünüyorlar.
- Pins and needles.
- Karıncalanma.
Someday I'm gonna stick her full of pins just to see if blood runs out.
Bir gün onu her yerine iğne batıracağım. Kanı akıyor mu görmek için.
Hurry up with the pins
İğneleri getirin.
Of course, you understand I can't pay you while you learn, but you'll have a nice bed to sleep in and a stove to cook a little supper, and in the morning, you will open the shop and sell a few buttons and pins and, uh... be my little helper, huh?
Elbette, anlayacağın gibi sana ödeme yapamam fakat uyumak için iyi bir yatağın, çorba pişirmek için bir mutfağın olur. Sabahları dükkanı açarsın... Biraz düğme ve iğne satarsın benim küçük yardımcım olursun, ne dersin?
Well, Mily wasn't waiting for me at the prison gates... but I traced her down to Juan-les-Pins... to a nightclub where she was doing a bubble dance.
Mily hapisten çıkacağım diye beni beklemiyordu... fakat Juan-les-Pins'in aşağı taraflarında izine rastladım. Bir gece kulübünde erotik danslar yapıyordu.
- Bit weak on the pins, eh, Colonel?
Biraz hâlsizsiniz galiba Yarbay.
I've got no more pins.
Tokam kalmadı.
Or a guinea pig, and I figure if I sit here long enough, you're gonna wind up sticking pins in me.
Denek falan. Burada kalırsam bana iğne falan yapacaksınız.
The coral hairpin in the gold lacquer box, the tortoiseshell comb and pins.
Altın kaplı kutudaki mercan saç iğnesi. kaplumbağa kabuğundan tarak ve iğneler.
Always he's shoving pins into Whitey, laughing at him, driving him crazy.
O herzaman Whitey'e iğneli laflar söyler, ona güler ve deliye döndürür.
There were some pins in my hair.
Saçımda tokalar vardı.
The pins, yes.
Tokalar, evet.
Well, that's real security, Mr. Barberosa. Nobody who ever works for me is going to be left hung up, stranded, pins knocked out from under him.
Bu güne değin benim için çalışan hiç kimse yalnız bırakılmaz, sıkıntıya düşmez, sırtından bıçaklanmaz.
But the honour is as great, no matter who pins it on.
Size madalya takan kim olursa olsun, verdiği onur her zaman büyüktür.
The honour is the same, no matter who pins it on.
Madalyayı size kim takarsa taksın, verdiği onur büyüktür.
Just like this... except without firing pins.
Sadece bunun gibi... ateşleme pimleri hariç.
And he's got a scar there, right in his shoulder where they stuck the pins right in through his flesh.
Buralarında ve omzunda yara izi var etine batırdıkları iğnelerin izleri.
Then took some rawhide ropes and hung him up like that so he'd sort of dangle like that until the kid tore himself off these pins just to prove he's a man.
Onu halatlarla astılar çocuk kendini parçalayıp kurtularak erkek olduğunu kanıtlasın diye.
Guillaume, can I buy two pins from you?
Guillaume, terzi malzemelerin var mı?
- No pins, but I got rubber bands.
Hiç iğne yok, ama lastik bant var.
- ln of a villa in Juan-les-Pins.
- Juan-les-Pins'de bir villada.
So he pinned it together... ... with safety pins.
O yüzden kancalı iğneyle tutturdu.
Would you pass me some pins?
Bir kaç firkete verir misin?
Out come the pins.
İğneler yerinden çıkıyor.
I've got feeling in this one, but the left is just pins and needles.
Bunu hissedebiliyorum, ama sol ayağım karıncalanıyor.
When he's through sticking pins in it...
İğneleri saplamaya başladıktan sonra...
I've been on pins and needles waiting for you to get here.
Buraya gelmeni beklemekten dokuz doğurdum!
You know, like, needles, pins, when a man marries, trouble begins.
Biliyorsun mesela ; enjektör, iğneler bir adam evlendiğinde, dertler başlar.
- Pins.
- Toplu iğne.
It's fun sticking pins in them just to hear them pop.
Patlamalarını duymak için onlara iğne batırmak ne zevkli olurdu.
Careful, it is still full of pins :
Dikkatli ol, her tarafım iğne içinde.
The pins!
İğneler!
- Safety pins?
- Çengelli iğne mi?
Sure, insurance guys are tough and they're smart. But I know all their tricks. They'll hit you with hammers, stick pins in you...
Tamam, sigortacılar zorlu ve zeki adamlar.Ama ben de..... onlar kadar zorluyorum.Bütün numaralarını bilirim.Üzerine çekiçle vurup, iğne batıracaklar.
Juan-les-Pins, Nice...
Juan-les-Pins, Nice...
This here I'm gonna show you now is gonna knock you right off your pins.
Burada göstereceğim şey, seni nakavt edecek.
Leave the pins in.
Pimini çekme.
The pins in, huh?
Pimini çekme. ´
I don't know how to tell you this, but I'm fresh out of pins.
Nasıl söylesem? Ama broşlar taze bitti.
Sorry to take you away from the gaming table, general, but I thought you'd like to know you lost a couple of pins off your chart today.
Sizi kumar masasından kaldırdığım için üzgünüm, General. Ama bugün savaş haritanızdaki birkaç iğneyi sökmeniz gerektiğini bilmek isteyeceğinizi düşündüm.
At your age I ate french fries in the street... and laid slobs... who used safety pins on their bras
Senin yaşındayken sokakta sütyenlerinde çengelli iğne olan Fransız yavrularını götürürdüm.
Come stick pins tomorrow morning.
Yarın sabah gelip iğnele beni.
Give me those pins.
İğneleri versene.
I'm put together with pins and glue.
İğne ve yapıştırıcıyla ayaktayım.
Got pins and needles?
Ayaklarım karıncalandı.
Hello... 18... 18, Cap de Pins.
Alo? Cap des Pins, numara 18.
Is it number 18, Cap de Pins?
- Cap des Pins, numara 18 mi?
Take you back, where?
Nereye? Biz Cap des Pins'e gidiyoruz.
We're going to Cap de Pins. That's exactly where I'm going.
Ben de tam oraya gidiyorum.
How did you get to Cap de Pins?
Cap des Pins'e nasıl geldiniz?