Pish traduction Turc
90 traduction parallèle
- Oh, pish tush!
- Öf be!
But there's nothing in the regulations that says an officer's daughter should receive such cards on her back porch in her nightie. Pish-tush.
Ama düzenlemelerde bir subay kızının üzerinde gecelikle verandada kart kabul etmesini gerektiren bir kural yok.
- Pish-tosh!
- Öf-pöf!
Tish and pish!
Kahretsin be!
Well, tish and pish to your advice, Blackadder!
Başlarım senin tavsiyene Blackadder!
- Money? Pish!
- Para mı?
Oh, pish, Majesty!
Öf be, Majesteleri!
Oh, pish tosh.
Ah, ne önemi var.
Pish-posh!
Aman!
Oh, pish-posh.
Bırak şimdi.
Modern science, pish posh.
Modern bilim mi, pish posh.
One cannot go to the closet but what some adherent to James is praising your pish.
İnsanlar James'in çiş duasını almadan tuvalete bile gidemez oldu biliyorsun.
It's almost pure spirit, and I'm no judge of a pint of pish.
Neredeyse saf alkol. Ama çişinizi yargılayamam tabii.
Oh, Pish-posh!
Ah, hayır!
- People won't stand for it. - Pish-posh.
- İnsanlar buna izin vermeyecektir.
Oh, pish-tosh!
Çok saçma! Seni neyin etkilediği belli.
Pish-tosh. It's not as though I'll be addressing the Supreme Court. I'll simply be talking to the board.
Anayasa Mahkemesi değil yal Kurulla konuşacağım.
That's what I call taking the pish. - They've got a 4-year-old boy! - I've got two fucking boys, but if I do nothing, I'm finished.
Sınırı zorladı artık 4 yaşında bir oğlu var Benim de 2 çocuğum var
Thought Liam was taking the pish and wanted to make a point.
Liam'ı alarak uyarmaya çalışmış.
" Pish-Tush :'It is true that Ko-Ko was condemned to death for flirting but he was reprieved at the last moment and raised to the exalted rank of Lord High Executioner under the following remarkable circumstances.'"
Pish-Tush : Ko-Ko'nun flört ettiği için ölüme mahkum edildiği doğru. Ama son dakikada affedilip anlatacağım olağanüstü durum sonucu Lord Ulu Cellad mertebesine yükseltildi.
"Song, Pish-Tush."
Pish-Tush'un şarkısı :
Pish, Peep!
Pish ve Peep!
That's fucking pish.
Bu büyük para.
Pish-posh, we needn't talk about it.
Boş ver, o konuyu konuşmamalıydık.
This is yours, sir. Pish...
Bu sizin efendim. lıı, piş...
- It's that fizzy pish.
- Bu sade gazoz mu?
- A lot of pish!
- Saçmalığa bak!
- What the fuck is this pish?
- Bu bok da ne böyle?
So don't give me any of that pish, Frank, man.
O yüzden bana bu saçmalıklarını anlatma Frank, dostum.
Pish-posh.
Hadi canım.
Pish... it's nothing.
Bunda bir şey yok.
- You can sit there and "pish" all you want.
Oturduğun yerden "Pfff!" demesi kolay.
Pish!
Öğk!
PISH-POSH.
Pek havalı.
They said, our guest, whose name is legend, must tell us truly. Oh, pish.
Dediler ki, adı bir efsane olan konuğumuz, bize içtenlikle anlatmalı.
Oh, pish posh.
Hadi ama..
Oh, pish. It's a mercedes, not a corn tesesher.
O bir Mercedes, mısır öğütücü değil.
- Oh, pish. - Two shots to me.
Kahretsin!
Oh, pish posh.
Saçmalık.
Oh, pish.
Off.
You're not examined today? Pish!
- Bugün tahlil yaptırmayacak mısın?
Pish, not just to study... but I can find my own thing, you know?
Çalışmazsam, hayatta amacımı bulamam.
Pish... stuck-up...
Havalara bak.
Oh, pish posh.
Öff!
- Pish!
- Budalaca!
I wouldn't give the English the steam off my pish.
Sen, çocukların ortalıkta bir deri bir kemik pantolon yırtıklarından kıçları görünür dolanırken aldığın yardımı içmeye yatırmayı yeğlersin. Tabii ki hayır!
Pish.
Her seyi yapabilirsin... Hadi oradan!
Pish-posh.
Pöf!
Pish-Tosh, It's Posh.
Boş ver, Posh bu!
- Did he? Well, pish posh.
- Öyle mi?
Pish I hate you!
Senden nefret ediyorum!