Pods traduction Turc
717 traduction parallèle
The whole town's been taken over by the pods!
Tüm kasaba, yaratıklarca ele geçiriliyor!
From the seeds came pods... which had the power to reproduce themselves... in the exact likeness of any form of life.
Tohumlardan da, kendilerini üretme özellikleri olan tohumcuklar çıktı. Hem de herhangi bir yaşam türünün tıpatıp aynısı olacak şekilde.
They're growing thousands of pods in greenhouses.
Seralarda binlerce tohum yetiştiriyorlar.
- String some pea-pods.
- Biraz bezelye dizin.
Blast damage in Decks 10 and 11. Minor buckling in the antimatter pods. - Casualties are light.
Patlama tahribatı, karşıt madde bölmelerinde bir eğim, hafif yaralılar.
I have connected the matter-antimatter pods to the main navigational bank.
Karşıtmadde bölmelerini ana seyir dizisine bağladım.
- Neither do the pods.
- Bölmeler de öyle.
We're losing potency in our antimatter pods.
- Nedir? Karşıtmadde bölmesinde güç kaybediyoruz.
Our antimatter pods are completely inert.
Karşıtmadde bölmelerimiz tamamıyla durgun.
The antimatter in the warp drive pods has been deactivated.
Warp ünitesi bölmelerindeki karşıtmadde etkisiz hale getirilmiş.
The antimatter pods are rigged to blow up the moment we go into warp drive.
Karşıtmadde bölmeleri Warp hızına geçtiğimizde patlamaya ayarlanmış.
In the port of Tripoli, in February or March of 1941, Rommel said my friend, Hunt lieutenant, that he was engineer : 'Hunt, pods to construct here 150 tanks.'
Şubat-mart 1941'de Trablus limanında Rommel mühendis olan arkadaşım Çavuş Hunt'a "Hunt, bana burada 150 tank yapabilirsin." dedi.
But even after death, it protects its seeds in those strange-looking pods for a year or more until the rain comes again.
Fakat öldükten sonra bile, tohumlarını bu garip görünüşlü kabukların içinde bir yıl veya daha uzun süre boyunca korur ta ki tekrar yağmur yağana kadar.
And then the moisture triggers little springs inside the pods.
Ve sonra nem, kabukların içindeki minik yayları tetikler.
Several of the escape pods have been jettisoned.
Bir sürü ilkyardım mekiği fırlatılmış.
( Boomer ) Pods.
Kapaklar.
Pods.
Kapaklar.
They're growing out of these pods.
Tohumların dışından büyüyorlar.
They're all pods, all of them.
Hepsi birer tohum.
The fbi? They're pods already.
Hepsi zaten tohumlaşıyor.
They grow out of those pods!
Tohumların dışından büyüyorlar!
Hey, pods!
Hey, tohumlar!
Don't touch the rotary pods.
Döner soketlere dokunma.
They know where to dig for roots and bugs and tubers and which berries and pods are good to eat.
Kök, böcek ve yumrular için nereyi kazacaklarını ve hangi böğürtlenin ve tohumun yenilebileceğini bilirler.
Activate escape pods.
- Filikaları hazırlayın.
The escape pods are all in place.
- Kaçış kapsülleri yerinde.
They're like huge seed pods!
Dev tohum kılıfları gibiler!
We better take separate pods.
Ayrılsak iyi olur.
Scanners detect a large number of incoming enemy battle pods!
Tarayıcılar çok sayıda düşman savaş aracı tesbit etti.
These battle pods were only decoys!
Bu savaş araçları sadece yem.
I'm going after the pods that went into the ship.
Ben gemiye giren podların ardından gidiyorum.
You deep fry your pods?
Bezelyeyi yağda mı kızartıyorsunuz?
Give me a side a pods and a large Coke, no ice.
Bir tabak bezelye ve büyük boy da kola ver. Buzsuz olsun.
" Betrayed by a kiss Sucking pods of bitterness
" Bir öpücükle aldatılıp Burukluğun göllerinden içtim
I do like fresh pods!
Gerçekten iri bezelyelere bayılırım.
The part where the pods started taking over people's bodies and you don't know who are the pods and who are the bodies.
Makinelerin cesetleri aldığı bölüm. Hangisi makine hangisi ceset, anlaşılmıyordu.
All personnel proceed to escape pods.
Tüm personel kaçış kapılarına.
Launch all escape pods once they are filled.
Girdikten sonra tüm kaçış kapılarını uçurun.
If I hear more words out of you, I'll put one of these here black pods on you.
Eğer bir kelime daha ederseniz, bu siyah balığı bir yerinize sokarım.
So, tell me, how long does it take one of your pods to hatch, anyway?
Söylesene tohumlarınızın açılması ne kadar sürüyor?
I'm getting an unusual magnetic-flux reading from the pods.
Karşı madde podlardan sıradışı manyetik akış okumaları alıyorum.
Antimatter pods reading nominal.
Karşımadde tutma podlarının okumaları normal sınırlarda.
Now, place the neural output pods in contact with the tricorder scanner heads.
Şimdi, nöral çıktı podlarını... trikorderin tarayıcı kafalarıyla temas ettir.
If there's a cure, it has something to do with those pods.
- Eğer bir tedavi olsaydı, bu telepodlarla yapılacak birşey olurdu.
That weakened the containment field around the antimatter pods.
Bu anti madde ayakları çevresinde koruma alanı zayıflamasına neden olmuş.
Magnetic containment of antimatter pods is constant.
Karşı madde podlarının manyetik tutamaçları sabit.
And the school and the arts centre will be there, centrally located among the residential pods.
Okul ve sanat merkezi orada olacak, yerleşim modüllerinin tam ortasında.
New pods will be ready next month.
Yeni bölmeler önümüzdeki ay hazır olmalı.
This is the bridge. All hands to escape pods.
Köprü konuşuyor, tüm personel kaçış mekiklerine.
I'll get the pea pods, and you can't have any of my pea pods.
Ben de bezelye kabuğu alacağım ama sana tek bir tane vermeyeceğim. - İyi.
The pea pods?
Bezelye kabuğu mu?