Poisonous traduction Turc
1,206 traduction parallèle
This is better than letting it bear poisonous fruit!
Bu, etrafı zehirlemesinden daha iyi!
Ambition and romance is a poisonous brew and I mean to distil the one from the other.
Hırs ve romantizm birlikte demlendiğinde zehirlidir. Yani ikisini birbirinden ayrıştırmak gerekir.
"Dad, I see a poisonous insect."
"Baba, zehirli bir böcek gördüm."
This medicine is very poisonous.
Bu ilaç ciddi bir zehir.
They poisoned us with Scent which is the most poisonous thing in this world of martial arts those who smell or are it'll lose his kung-fu and energy Only the special antidote can solve it
Bizi "scent" ( koku ) ile zehirlediler ki o koku, savaş sanatlarındaki en zehirli şeydir onu yiyen veya koklayan kung-fu sunu ve enerjisini kaybeder sadece özel bir panzehir onu çözebilir
It's not poisonous
Zehirli değil!
There's another kind of shark that's poisonous
Sadece 3 solungaçlı olanlar zehirlidir
- There are Madame's eye drops, but would they be poisonous?
Madame Deroulard'ın göz damlası var fakat, onlar zehirli olur mu?
They took the foam off the market because they found out it was poisonous.
Köpüğü piyasadan çektiler çünkü zehirli olduğu ortaya çıktı.
The Poisonous Witch, Ha Ching Fa.
"Soğuk Kanlı Kaltak", Ha Ching Fa.
I'm Ha Ching Fa, the Poisonous Witch.
Bana "Soğuk Kaltak", Ha Ching Fa, derler!
My young nephew, Karl... he is being corrupted by this woman's poisonous carryings on.
Küçük yeğenim, Karl bu kadının zehirli davranışlarından kötü etkileniyor.
[Cook] Just see for yourself if I have anything poisonous in there.
[Aşçı] Gel kendin bak burada zehirli birşey bulundurup bulundurmadığıma.
You should've told me that Thorazide was poisonous!
Bana Thorazide'in zehirli olduğunu söylemeliydin!
You are accused of tuning yourself into a wolf... of indulging in sodomy with the devil... of obtaining poisonous herbs to kill the blacksmith's wife... and so gain his fortune.
Kendinizi bir kurda dönüştürmekten,... şeytanla ilişkiye girmekten ve zehirli bitkiler toplayarak Blacksmith'in eşini öldürerek servetini ele geçirmekten suçlanıyorsunuz.
You must be very careful, too much can be poisonous.
Çok dikkatli olmalısın, Fazlası zehirli olabilir.
Slip some of your poisonous brew... from your witch's kitchen into his glass.
Büyücü kadının odasından biraz zehirli içki aşır ve bardağına koy.
We go to work each day and right under our noses we see our car and the car in front of us spewing noxious, poisonous gases that are all accumulative poisons.
Her gün işe gidiyoruz, burnumuzun dibinde... arabamızın ve önümüzdeki arabanın zararlı, zehirli gazlar kustuğunu görüyoruz. Bunların hepsi de uzun vadede etkili zehirler.
How many of us would've believed if we were told 20 years ago that on a certain day we wouldn't be able to see 50 feet in front of us that we wouldn't be able to take a deep breath because the air would be a mass of poisonous gas.
Bir gün 15 metre önümüzü göremez olacağımızı... şöyle derin derin nefes alamayacağımızı... havanın zehirli bir gaz kütlesine dönüşeceğini... 20 yıl önce söyleselerdi buna kaçımız inanırdı ki?
For I have seen many a repentant meat glutton... his body full of uric acid and remorse, his soul adrift on a raft... in an ocean of poisonous slime... sloshing against the walls of the body's kitchen.
Gördüğüm kadarıyla pek çok şişman et müftelasıdır. Onun bedeni ürik asitle doludur ve pişmadır Ruhu ise başıboş bir saldadır. Bir zehirli balçık okyanusundadır.
And in an ironic twist of fate, it took the near death of plant protester / women's shoe salesman, Al Bundy to halt the construction of the proposed Haguar plant when it was determined that the bites covering his body were caused by the rare and poisonous African Ping Beetle.
Kaderin bir cilvesi olarak, protestocu ve kadın ayakkabısı satıcısı Al Bundy'nin, Haguar fabrikasının yapımını....... durdurmaya çalışması az kalsın ölümüne sebep oluyordu. Çünkü vücudunu kaplayan ısırıkların sayıları az olan ve zehirli Afrika böceklerine ait olduğu belirlendi.
With each breath, the three men expel... more of the poisonous gas into the lunar module cockpit... and the scrubbers intended to keep the atmosphere breathable... are quickly becoming saturated.
Her nefeste, üç adam da ay modülündeki zehirli gaz miktarını arttırıyorlar. Havanın solunabilir olmasını sağlayan filtreler ise karbondioksite doymak üzere.
Now they all understand that Snake's teeth are poisonous.
Evet diş. Şimdi herkes anladı ki,... bu yılanın dişi zehirlidir.
Plus understood all snakes are poisonous.
Artı, anladılar ki tüm yılanlar zehirlidir.
No, except those are poisonous.
Ama, bunlar zehirli.
I need to know what kind of leaves you gave him, it's poisonous and he told me that you have written it down in a notebook.
Ona verdiğin yaprağın türünü bilmem gerekiyor. Zehirliymiş ve neler koyduğunu bir not defterine yazdığını söyledi.
- The purple ones are poisonous.
- Mor olanlar zehirlidir.
The dagger I hit you was stained with juice of poisonous snake.
Kendini nasıl hissediyorsun doktor? Omzun uyuştu mu? Burnun kanıyor mu?
is it poisonous?
Zehirli mi?
Can you tell if it's poisonous just by looking?
Bakarak zehirli olup olmadığını anlar mısınız?
Is it poisonous?
Zehirli mi?
I will hug and kiss some poisonous snakes!
Birkaç zehirli yılana sarılıp öpeceğim!
You're sure the beetles weren't poisonous?
Böceklerin zehirli olmadıklarından, emin misin?
This is an Amanita muscaria- - a fungus common to subartic climates, and, let me assure you, quite poisonous.
Bu bir Amanita muskarya- - subartik iklimlerde bu mantarlar görülür, ve seni temin ederim ki, bunlar tamamen zehirlidirler.
Now taste the power of Apocalypse! MAGNETO : It is poisonous!
Onun canını sıkarsan, karşında beni bulursun.
Cammy whom King of Adventurers saw that right... was a hard hearted woman instead No one could imagine that she is beautiful but dangerous woman like poisonous candy
Cammy macera kralı kimi gördü... kalbi zor yerine kadın hayır bulutlu biri tasavvur etti o güzel ama şeker gibi tehlikeli bir kadındı shangai'daydı
Cammy is poor instead Get ready the poisonous gas
Cammy yerine fakir zehirli gaz hazır
I asked them not to use poisonous gas for I didn't want to hurt you That's why I broke the relationship with my fellow You know I am coming for the box why do you fight with me?
onlara söyledim zehirli gazı kullanmamalarını seni incitmek istemedigimden neden kırıyorum yoldaşlarımla akrabalarımı biliyorum kutu için geldin benimle dövüşmenin nedeni nedir?
Why, you injected me with a poisonous shot?
Neden zehirli iğne atıyorsunuz?
You have wounded by poisonous throne.
Zehirlenmişsin.
Germany, however, Is alone - - In going against Brltaln's poisonous politics.
Buna karşın Almanya, Britanya'nın kötü niyetli politikasına karşı tek başına karşı gelmekte.
It's not poisonous.
Zararsızdır.
The day will come that thou shalt wish for me to help thee curse this poisonous bunchback'd toad.
Gün gelecek, bu zehirli kambur kurbağayı lanetlemek için benim de yanında olup yardım etmemi dileyeceksin.
Brother Wing was your fiance, but with your lover, you committed the poisonous act!
Suçu işleyen sizsiniz. Kardeşim Wing'i nişanlısını elde etmek için öldüren sensin!
From what I can tell, the local plants are poisonous.
Kötü haberim ise yerel bitkiler zehirli
They're not poisonous, if that's what you're thinking.
Zehirli değiller. Eğer düşündüğün buysa.
Your family tree bears much poisonous mutant fruit.
Aile ağacında birçok zehirli mutant meyvesi var.
Poisonous.
Zehirli.
Isn't the monster poisonous?
- Sessiz ol biraz oğlum, bizi arıyorlar.
Over there Miss Cammy, you are damn right Don't use poisonous gas
o tarafta bayan Cammy, lanet olası sagda zehirli gazı kullanma onun yaşamını istiyorum başka deneylerde kullanmak için eger onu şimdi öldüremezsen korkarım siz büyük bir şansı kaçıracaksınız senin işin dışarıdaki misyon taşları neden soruları yetiştiremedin?
It stinks This is poisonous gas Just stop breathing!
pis kokular bu zehirli gaz yalnız nefes almam durdu!