English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Porch

Porch traduction Turc

1,998 traduction parallèle
Just put'em on the porch. It's no big deal, man.
Sundurmaya koy.
Just put'em on the fucking porch, okay?
Sadece lanet olası sundurmaya koy, tamam mı?
And a big porch so we can see who's coming to call.
Geleni de oradan görebiliriz yani.
I remember we had the porch light on.
Verandadaki ışığı açık bıraktığımızı hatırlıyorum.
You better get off my porch before I'm unable to control myself.
Kontrolümü kaybeden önce, sundurmamdan çekilsen iyi olur.
Just go out the back porch.
Arkadan çıkın.
They're on the back porch.
Arkadalar.
One of those real ones. With a mansion in Latem and a Mercedes on the porch.
Ama gerçek bir avukat.Latem'de bir villası ve kapı önünde bir Mercedes'i olanlardan.
You've got to three to get off our porch!
Verandamızdan defolmak için üç saniyeniz var!
I left him here up on the porch.
Onu buraya, verandaya bırakmıştım.
I'll wait on the porch.
Verandada bekleyeceğim.
Two hundred square feet of porch shut down because the homeowner's name is misspelled on the permit.
Sundurmanın ikiyüzü ayakları kapatıyor çünkü ev sahibinin adı yanlış yazılmış.
Well, I was just driving around in my car and... I saw you on your porch, you were beating a rug I think.
Arabamla etrafta dolaşıyordum ve seni verandada gördüm, halı silkeliyordun, sanırım.
I could help you cross your... porch.
Sundurmanızı geçmenize yardım edebilirim.
I found the snipe and I followed it under your porch.
Bir tane çulluk buldum ve onu sundurmanızın altına kadar takip ettim.
Are you on the porch yet?
Sundurmaya ulaştın mı?
I was hiding under your porch because I love you.
Sundurmanızın altında saklanıyordum çünkü sizi seviyorum.
I'm tired of all this screaming and yelling and fighting and the police on my porch in the middle of the night and my wife upset every 15 minutes.
Tüm bu çığlıklardan, bağırışlardan,... kavgalardan, gece yarısı gelen polisten bıktım artık! Ve karım her 15 dakikada bir üzülüyor.
Just put that dish out on the porch in the morning, all right?
Tabağı sabahleyin verandaya bırakmanız yeter, tamam mı?
Last year I fell down the porch steps and broke my hip.
Geçen sene verandanın basamaklarından düştüm ve kalçamı kırdım.
When she caught us making out on the sun porch...
Bizi avluda güneşlenirken yakalayınca..
Are you going to stand here on my porch and lie to my face?
Bahçemde durup yüzüme karşı bana yalan söylemeye devam mı edeceksin?
You want a cancer stick, you stick it outside on the porch.
İlla kanser olmak istiyorsan, git dışarıda ol.
The news man on the radio lauded the concerned neighbour who reported the 2 gentlemen who matched the description of the recently escape prisoners after seeing... them on a porch smoking cigarettes.
Radyodaki spikerin dediğine göre, sorumluluk sahibi komşulardan biri, tanıma uyduğu için yakın bir zamanda hapisten kaçan iki beyefendiyi ihbar etmiş. Kapının önünda sigara içerken görmüş.
And that's when I knew, right then and there, that I could never eat another tomato! And that's when I knew, right then and there, that I could never eat another tomato! She's not on the porch.
İşte o an bir daha domates yiyemeyeceğimi anladım.
Let's sit on the porch.
Gidip verandada oturalım.
I just want our kid to wake up in the morning and walk out on the back porch and find me cobbling.
Cocugumuz bir sabah uyanip, arka verandaya yuruyup beni koskerlik yaparken bulsun istiyorum.
Why don't we just put it on the porch?
Neden onu verandaya koymuyorsun?
I can justify moving it because of the storm, but until further notice, that porch is off limits.
Fırtına dolayısıyla cesedin taşınmasını haklı bulabilirim. Ama yeni bir talimata kadar, o verandaya yaklaşmak yasak.
I got weird nipples, though it does seem appropriate to play a game with a dead guy on the porch,
Komik meme uçlarım vardır. Verandadaki ölü adamla oyun oynamak daha uygun gibi görünüyor.
In many ways, this crumpled letter covered with the traces of war has become you, become the us that might have been, the us that could have laughed on your front porch or taken a walk in the summer evening.
Birçok yönden, savaşın izleri ile kaplı bu buruşuk mektup, sana dönüştü. Senin ön verandanın önünde gülüştüğümüz o geceye ya da bir yaz akşamında yapacağımız bir yürüyüş anındaki halimize döndü.
I've always wanted to live in the country, you know, with a porch and slaves and shit.
Hep böyle kırsal bir yerde yaşamak istemişimdir. Verandalar, köpek gibi çalışan insanlar ve bokun içinde.
Get off the porch!
Verandadan in!
Sergeant, what do you think this is on Jessica's front porch?
Çavuş, Jessica'nın kapısı'nın önündeki bu şey nedir sizce?
I expect you on the porch, bag packed, ready to go.
Gitmeye hazır bir şekilde çantanla bekliyor olmalısın.
Take a shit on my goddamn porch.
Verandama sıçtılar.
My dad was sitting on the porch, drinking his lager, waiting for me.
Babam verandada oturup bira içerek beni bekliyordu.
I'm actually on your front porch.
Aslında kapının önündeyim.
She failed the Front Porch Test.
Veranda Testi'nden geçemedi.
What's the Front Porch Test?
Veranda Testi de nedir?
How we'll all be retired, sipping tea on the front porch of our beach house, playing bridge all day.
Hepimizin emekli olup, sahildeki evimizin verandasında çaylarımızı yudumlayıp bütün gün briç oynayacağımızı.
So whenever you've been dating somebody for a while, I do the Front Porch Test.
Bu yüzden sen ne zaman biriyle bir süre çıksan, Veranda Testi'ni yaparım.
Karen failed the Front Porch Test.
Karen Veranda Testi'nden geçemedi.
I could just picture that front porch.
O verandayı hayal ettim de...
You're so concerned about who you and Marshall are gonna end up on that front porch with. Well, you know what? You can have it to yourselves.
Madem o verandada sen ve Marshall'la kimin oturacağı konusunda bu kadar endişeleniyorsun o hâlde kendi başınıza oturabilirsiniz.
What the hell's this nutcase doing on my front porch?
Verendamda ne işi var bu çatlağın?
Can you see me standing on the porch with a shotgun like Elvis in "Flaming Star"?
Elimde pompalı tüfek ile veranda da mı duracağım? Elvis in "Flaming Star" ı gibi?
You have a porch swing.
Bahçe salıncağınız var.
Oh, you have no idea how much I love porch swings.
Bahçe salıncaklarını nekadar sevdiğimi bilemezsin.
I have always wanted a house with a porch swing.
Hep bahçemde bir salıncağım olsun istemişimdir.
- You should have gone to the porch.
Verandanın altında beklemeliydin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]