Pouring traduction Turc
1,653 traduction parallèle
You're pouring coffee in your cereal.
Mısır gevreğine kahve koyuyorsun.
Your apartment is ruined, water is still pouring into mine.
Daireniz mahvolmuş, su hala benimkine damlıyor.
Bartender, whatever you got your hand on, start pouring.
Barmen, elinde her ne varsa koy.
Now you fancy yourself a businessman. Would you sell now with all that money pouring into New Orleans?
Şimdi bir işadamı gibi düşün New Orleans'da sana o kadar para getiren bir işi elden çıkarır mıydın?
Rot them into soup and your brain comes pouring out of your ears.
Beynin çorba gibi haşlanıp, sonra da kulaklarından akıyormuş.
I'm pouring it out.
Döküyorum. - Tamam.
The pressure will keep building as magma continues pouring in directly beneath us.
Magma altımızda direk dökülürken basınç artmaya devam edecek.
And he's sitting out there, he sees the throngs pouring out of here, could get cranky and push the button.
O dısarıda. Kalabalık çıktığını görürse, düğmeye basar.
I started the fire and the smoke just started pouring out.
Ateşi yaktıktan hemen sonra içeriye duman yayılmaya başladı.
Well, when she was done drawing on the floor and pouring chocolate milk on Paul Anka, then she took to throwing books around for a while.
- Yerleri çizmeyi bitirdi. Paul Anka'nın üzerine de çikolatalı süt döktü. Sonra bir süre kitap fırlatmaya girişti.
That diatribe, as you call it, sounds like some poor crippled guy pouring out his heart and feelings.
Senin tabirinle o uzun konuşma, zavallı sakat bir adamın kalbini ve hislerini ortaya koyması gibi geliyor bana.
It's pouring.
Çok fazla yağmur yağıyor.
You ever notice how people will shop like crazy in a pouring rain, but one clap of thunder and they scurry home like roaches?
Sağanak yağmurda insanların nasıl çılgınca alışveriş yaptığını fark ettin mi, ama bir yıldırım ve hamamböcekleri gibi eve koşturuyorlar.
Sebastian, now go on and get up. It's pouring cats and dogs!
Sebastian, artık uyan.
He got picked up in the pouring rain by a New York cabbie, so we definitely know he's not a brother.
Sağnak yağmur yağarken taksiye binmiş yani kesinlikle biliyoruz ki pek yakın arkadaşı yok.
Before I know it, they're going to be pouring into my cupboards, climbing up my stairs!
Ne olacağını biliyorum, dolaplarımı alt üst edecekler merdivenlerimden çıkacaklar!
Gotta be done ASAP, Ed, or you're gonna have smoke pouring into the casino.
Hemen yapılmalı, Ed, yoksa kumarhaneye duman dolacak.
It's pouring down.
Çok hızlı yağıyor.
Pouring Dom Perignon down a bathtub drain.
Banyo deliğine Dom Perignon dökmek.
First we have to promote you to cereal pouring detail.
Ondan önce seni mısır gevreği koymaya terfi ettirmemiz lazım.
Wrong-way Finch slips past Gustave and Gerta and is really pouring it on.
Ters-yön Finch, Gustave ve Gerta'nın yanından geçti ve hızlanıyor.
Madhuri Dixit dances in the pouring rain.
Madhuri Dixit, sağanak yağmur altında dans ediyor.
Oh, and there's a two dollar pouring charge.
Oh ve doldurmam içinde 2 Dolar.
Spend three years pouring into'em and when they get to their senior year, they transfer to a rival school.
Onları eğitmek için üç sene harcıyorum, son sınıfa geldiklerinde, rakip okullara transfer oluyorlar.
Commence the pouring!
Dökmeye başlayın!
The sun is out and skiers are pouring in, so be prepared for long queues.
Güneş gitti. Ve kayakçılar gelmeye başladı. Bu yüzden uzun kuyruklara hazırlıklı olun.
Mrs. Forman is pouring the champagne.
Bayan Forman, şampanya döküyor.
Yesterday there was water pouring out everywhere, and neither of us had turned it on.
Dün her taraf su içinde kaldı. ve hiç birimiz suyu açmamıştık.
Why is she taking our coats and pouring us drinks?
Neden ceketlerimizi alıp, bize içkilerimizi getiriyor?
Well, the waitresses were pouring vodka from bottles made of ice.
- Garsonlar buzdan yapılma şişelerle votka dağıtıyordu.
Pouring now.
Hemen koyuyorum.
I mean, it's pouring out.
Yani, dışarıda fırtına var.
She's lying on my arm, blood is pouring out of her leg, and she kissed me.
Kollarıma uzanmıştı, bacağından kan fışkırıyordu... ve o beni öptü.
It Was pouring With rain, Nathan.
Deli gibi yağmur vardı, Nathan.
Yeah, I can listen while pouring.
Tamam, viskiyi koyarken dinleyebilirim.
I've been pouring through dad's journal. I found something about the Roanoke colony.
Babamın günlüğünü karıştırırken Roanoke Kolonisi ile ilgili bir şey buldum.
Why is it pouring like this suddenly?
Neden aniden bunlar oluyor?
No, there is smoke pouring out the front of your hood.
Hayır, kaputundan duman çıkıyor.
He's pouring water into the radiator.
Radyatöre su koyuyor.
And when I get there, I burst through the doors, and there's sweat pouring off of me and I'm gasping for breath.
Her tarafımdan ter fışkırıyordu. Nefes nefese kalmıştım.
It's pouring.
Bardaktan boşalırcasına yağıyor.
Chics are so touched by it they flock to him everyday, pouring their money on him for his sister's medical bills.
Hatunla buna bayılıyordu. Her gün başına üşüşüyorlardı ve... aralarını, kardeşinin ilaçlarına yatırıyorlardı.
Hey, Mary, can we get two more of whatever it is you're pouring?
Hey, Mary biz de ne koyuyorsan ondan 2 tane alabilir miyiz?
- Pouring a glass of vodka.
Bir bardak votka dolduruyorum.
I Have Hundreds Of Backstabbing, Two-Faced, Superficial Friends That Are Pouring In From All Over The Globe To Be Part Of This Wedding.
Yüzlerce arkadan bıçaklayan, ikiyüzlü, sığ arkadaşım var, dünyanın her yanından bu düğüne katılmak için geliyorlar.
I Have Hundreds Of Backstabbing, Two-Faced, Superficial Friends That Are Pouring In From All Over The Globe To Be Part Of This Wedding.
Bu düğüne katılmak için dünyanın dört bir yanından gelecek yüzlerce kalleş, riyakâr ve yüzeysel arkadaşım var.
Why Is Every Bartender Pouring Him Drinks?
Neden her barmen ona içki dolduruyor?
Just grab a couple of bottles of Chardonnay and start pouring.
Birkaç şişe Chardonnay çıkartıp, kadehlere doldur. Ben de sandviçleri halledeyim.
It's pouring cats and dogs out there.
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.
Okay, so when can I start pouring?
Tamam. Sütü koymaya ne zaman başlayabilirim?
And by god, it's pouring.
Ve şu an durumlar berbat.