Predators traduction Turc
1,371 traduction parallèle
Like the large predators outside,
Tıpkı dışarıdaki büyük avcılar gibi,
It turns out the Scutosaurus are a bigger threat to life around the waterhole than the predators.
Vazgeçmiş Scutosaurus'lar, su-çukuru çevresindeki hayat için avcılardan daha büyük bir tehditti.
But now the predators are homing in.
Fakat şimdi avcılar yuvaya dönüyor.
The predators are quickly sated and exhausted.
Avcılar çabucak doydu ve dermanları kalmadı.
The criminally insane and sexually violent predators, all with multiple convictions.
Suç işleme hastalığı olan ve cinsel suç saplantıları olanlar, hepsinin de birden çok mahkumiyetleri var.
A lot of fish have it to identify other members of the species, So they can mate or... Scare away predators...
Birçok balıkta var, kendi türlerini çekerler böylece çiftleşebilirler ya da... yırtıcıları uzaklaştırırlar... ya da avı çekerler.
Indiscriminate predators, cos. Fish, cats, garbage.
Ayrım yapmayan yırtıcılar : çakallar balıklar, kedilerdir.
Fighting off predators and bacteria.
Yırtıcı hayvanlar ve bakterilerle mücadele etmek.
So your specialty is sexual predators?
Yani uzmanlık alanınız, cinsel yırtıcı hayvanlar.
He's constantly evaluating his terrain, his available prey, and rival predators weighing them against his own appetite, his own strength, his needs, until he makes what he considers an optimal decision.
Bölgesini devamlı değerlendirir, elindeki yiyecekleri, rakip avcıları... kendi yemeği, gücü, ihtiyaçlarına karşı onları tartar, ta ki optimal bir karar verene kadar.
The cave keeps the eggs away from predators.
Mağara yumurtaları yırtıcı hayvanlardan koruyordur.
Or maybe a school of predators, parents teaching their young to feed.
Bu tekne altmış saniye içinde ayrılıyor. Belki bir grup vahşi avcı memeli, yavrularına avlanmayı öğretiyor.
That's what happens when you have an invasive species with no predators.
Avcısı olmayan işgalci bir türle karşılaşırsan bu olur.
We're here because you're on the sexual predators list.
Cinsel saldırganlar listesinde olduğunuz için buradayız.
And in them, safe from predators, the ants keep their eggs and larvae.
Karıncalar, yumurta ve larvalarını güvenle avcılardan uzak bu yumrulara bırakırlar.
Perhaps it's a way of moving their homes into cracks and crevices where they're out of the reach of predators and parasites and shaded from the hot Californian sun.
Belki de evlerini çatlak ve yarıkların içine taşımanın bir yoludur böylece avcı ve asalaklar onlara erişememiş olur ayrıca, California'nın yakıcı güneşinden de korunmuş olurlar.
While the seasons pass, the eggs lie underground, hidden from birds and any other predators that might eat them.
Mevsimler gelir geçer, yerin altındaki yumurtalar onları yiyebilecek kuşlardan ve öteki avcılardan uzakta, saklı kalır.
They look dangerously exposed to the sun and to other predators, but there they stay, in a tight squirming mass.
Kendilerini, güneşe ve avcılara tehlikeli biçimde teşhir etmiş gibiler ama birbirlerine sıkı sıkı dolanmış halde, orada öylece beklerler.
It attracts dangerous predators. No food!
Tehlikeli yırtıcıları çekebilir.
Many of the molluscs in the sea develop shells to protect themselves from predators.
Deniz yumuşakçalarının birçoğunda kendilerini yırtıcılardan koruyacak kabuklar gelişmiştir.
Leaving the safety of the undergrowth may seem a risky thing to do, but these millipedes secrete a poison from pores in their armour and their conspicuous red and black colours warn predators to leave them alone.
Ormanaltının güvenliğini terk etmek biraz riskli görünebilir fakat bu kırkayaklar, zırhlarındaki gözeneklerden bir zehir salgılayabilmekte ve dikkat çekici kırmızı-siyah renkleri ile yırtıcılara göz dağı verebilmektedir.
So it's better for the colony to warn predators off before they have to fight them off.
Bu yüzden, koloni için en iyisi düşmanı savaşarak değil, uyararak defetmektir.
The disadvantage of building a huge nest like this is that you're very obvious to predators.
Böylesine büyük bir yuva yapmanın dezavantajı düşmanların düpedüz gözünün önünde olmaktır.
Some predators may be armed with virulent poisons but their attackers are too small to sting.
Kimi yırtıcılar öldürücü zehirlerle silahlandırılmış olabilir ama kendilerine saldıranlar, ısırılıp sokulamayacak denli küçüktür.
The first to appear are quickly taken by predators.
İlk çıkanlar, çıktıkları anda avcıların saldırısına uğruyor.
The larvae of both dragonfly and damselfly are savage predators.
Yusufçuk böceği ve kızböceği larvaları oldukça vahşi yırtıcılardır.
That silken thread is so incredibly fine that insect predators like these ants walk right by the eggs without realising that there is a tasty meal within millimetres of them.
Bu ipek lif, öylesine inanılmaz derecede incedir ki gördüğünüz karıncalar gibi yaman avcı böcekler, milimetrelerce yakındaki lezzetli yemeklerin farkına bile varamadan, yanlarından geçip gidiyorlar.
But hi-tech gear brings no protection from predators.
Ama yüksek teknoloji dişli avcılardan hiçbir koruma getiriyor.
Every year local people are attacked and killed by underwater predators.
Her yıl yöre halkı saldırıya ve sualtı avcılar tarafından öldürülüyor.
This prehistoric species wears an armor of sharpen scales as protection from predators.
Avcılardan koruma olarak ölçekler keskinleştirmek bir Bu tarih öncesi tür bir zırh giyer.
In a crevice, catfish shelter for hungry predators, and keep a watchful eye on the passing prey.
Aç yırtıcı bir çatlak, yayın balığı barınak olarak, ve geçen av bir göz tetikte tutmak.
And then we were looking for fast predators, and the darts live in the lower atmosphere and they've got four fins at right angles like the tail end of a dart, and a very sharp front end, and they hunt in packs and come up to the upper atmosphere and they hunt frisbees.
Ve hızlı yırtıcılar da var elbette, onlara dartlar diyoruz düşük atmosfer seviyesinde yaşayan bir dartın arka kısmında dört yüzgeç ve sivri bir uç bulunur gruplar halinde çalışan bu canlılar, üst atmosferde yaşayan frizbileri avlayarak varlıklarını sürdürürler.
Now, the pygmy hog is probably part of a large food chain of other predators.
Şu an, cüce domuz diğer avcıların büyük besin zincirinin bir parçasıdır.
resourceful predators, each integral to a larger machine, an ecosystem.
becerikli avcılar her biri daha büyük bir makinenin, bir ekosistemin parçalarıdır.
This glorious fragility is a celebration of all life, and under the constant gaze of over a hundred baboons standing guard, few predators can sneak in undetected.
Bu muhteşem kırılganlık, sanki bütün hayatın bir zaferidir. Ve sürekli tetikte olan, yüzlerce babunun koruması altında, pek az yok edici yanlarına gizlice yaklaşabilir.
Impossible prey, the area's largest predators, and a chaotic killing field.
İmkansız bir av, bölgenin en büyük yok edicileri, ve karmaşık bir av alanı.
Butterflies and flowers danced in front of her eyes, luring her off into the forest, further and further from her mother. Distraction like this, can mean the difference between life and death in a place bristling with other predators.
Kelebekler ve çiçekler gözleri önünde dans ediyor, onu ormanın içlerine çekerek, annesinden git gide daha da uzaklaştırıyorlardı.
Every nerve in her body danced with the anticipation of her first kill, alive at that moment of death, hungry for her initiation into the world of predators.
Vücudunun bütün uzuvları öldürmenin vereceği o zevkle şimdiden kıpır kıpır. Ölümle gelecek o anla yok edicilerin dünyasına girmeye hazır.
The cubs apparent harshness is no more than the continuation of a process, that has been going on since leopards first evolved 3 and a half million years ago, a process that builds predators.
Yavruların bu davranış biçimleri, leoparlar 3,5 milyon yıl önce ilk var olduğundan beri gelişimini sürdürmekte, ve bu yok edicileri oluşturmakta.
There are three species of tapir in South America, but the mountain tapir is the only one that's gone high... to find opportunity in a place with few competitors or predators.
İşte bu cihazın yarattığı fark. Daha küçük balıkların çoğu kaçmış böylece en azından onların üreme şansları olacak.
Fish shoals like these seek refuge from open ocean predators by keeping near the shoreline
Balık sürüleri açık deniz yırtıcılarından korunmak için sahil şeridine yanaşıp sığınacak bir yer arıyorlar.
These waters are so rich and the sea lions such effective predators that it frees up time to enjoy
Bu sular çok zengin ve deniz aslanları da çok etkili yırtıcılar bu yüzden eğlemeye çok vakitleri var.
Without the power of flight, these birds are marooned here. But, they have no predators, and on their doorstep is all the food they need.
Ucus gucunden yoksun bu kuslar burada yalniz gibi gozukseler de peslerinde bir yirtici yok ve kapilarinda ihtiyaclari olan her tur yemek var.
With no natural predators to thin the herd... it began to simply reward those who reproduced the most... and left the intelligent to become an endangered species.
Fazlalıkları budayacak doğal bir avcı olmadığı için... evrim süreci, en fazla üreyeni ödüllendirmeye başladı... ve zeki olanları, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı.
I command you to attack them, like true predators!
Size onlara saldırmanızı emrediyorum ; gerçek yırtıcılar gibi!
He hides from predators by looking like a sponge.
Yırtıcılardan sünger gibi Görünerek saklanır.
Instead of hiding from the shark, schools of small fish gather round using him as protection from tuna, jacks and other predators.
Küçük balıklar sürüsü köpek balığından saklanmak yerine etrafda geziyorlar aslında onu tuna, jacks ( California kaya Balığı ) ve diğer yırtıcılardan korumak için Yararlanıyor.
It may not be obvious but the coral reef owes its very survival to sharks and other large predators.
Açık olmayabilir ancak Mercan resifleri hayat kalmalarını köpek balığı ve diğer büyük yırtıcılara borçludurlar.
It's not uncommon for predators like these to know kids that live around his area.
Bu gibi saldırganların çevredeki çocukları tanıyor olmaları olağandışı değildir.
Vicunas have few predators - their biggest challenge comes from the mountains.
Japonya'da yenen yemeklerin neredeyse yüzde 50'si deniz ürünü.
Well, predators are creatures of habit.
Yırtıcılar alışkanlıkları olan canlılardır.