English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Premium

Premium traduction Turc

603 traduction parallèle
Any actor with a conceit like yours, we just couldn't afford the premium.
Sendeki gibi kibri olan bir aktörün ikramiyesini asla karşılayamayız.
How much of a premium would you be willing to pay?
Ne kadarlık bir prim ödemeye niyetin var?
I decided to obtain a post in Germany, where my English would command a premium, and, having learnt German, to return to England...
Bundan dolayı İngilizcemin para edeceği yer olan Almanya'da bir iş bulmaya karar verdim. - Bu şekilde Almancayı öğrenip İngiltere'ye döndüğümde de...
The losses in any one year determine the premium to be paid the following.
Bir yılın kaybı, sonraki yıl ödenecek sigorta primlerini belirlemektedir.
They call this racket "policy" Because people bet their nickels on numbers Instead of paying their weekly insurance premium.
İnsanlar haftalık sigorta primini yatırmak yerine rakamlar üzerine bahse girdiği için bu dolandırıcılığa "poliçe" diyorlar.
The premium being your captivity here for a few months.
Mükafat olarak bir kaç ay burada esirsin.
And I'll include this in Premium.
Ve bunu promosyona dahil ederim.
It will fetch me a great premium... here.
Bana büyük bir ödül getirecek buraya.
I work on the 19th floor. Ordinary Policy Department Premium Accounting Division, Section W, desk number 861.
Sıradan Poliçeler Departmanı Prim Hesaplama Bölümü Kısım W, masa numarası 861.
C.C. Baxter, Ordinary Premium Accounting.
CC Baxter, Prim Hesaplama Bölümü.
He's in Ordinary Premium Accounting.
Prim Hesaplama'dan. CC Baxter.
You place such a premium on honor, archie but you haven't acted like an honorable man.
Onurlu olma vurgusu yapmıştın Archie, ama onurlu bir insan gibi davranmadın.
My life isn't worth much, but hotel rooms here are at a premium.
Hayatım çok değerli değil, Fakat burdaki odalar çok değerli.
And a 10 % premium gross!
% 10 primin var bir de!
If I get 5 % of the premium.
Tabii priminin % 5'ini bana verirsen.
There's a premium on his head.
Kafasında bir prim var.
A maximum of about 180 miles an hour can be expected from these 3-liter cars on this high banking, where they get a pounding from the rough surface and the strain imposed by centrifugal force before they swoop down onto the road circuit again where cornering power and handling are at the premium.
Pistte viraj etkisi ve araç kontrolün çok önemli olduğu yol bölümüne gelmeden önce pistteki pürüzler nedeniyle otomobillerin yola vurduğu ve merkezkaç kuvveti nedeniyle zorlandıkları bu yüksek hızlı bu pistte bu gördüğünüz üç litrelik araçlar saatte maksimum 289 km / s hıza ulaşıyorlar.
'At St Helier, on Jersey, hotel accommodation is at a premium.
Bu yıl Jersey Adası'ndaki St. Helier'de tüm otel rezervasyonları tamamen dolu.
Mr Clutter's first premium on a straight life policy worth $ 40,000.
Bay Clutter'ın hayat sigortası teminat tutarı... 40.000 dolar.
Regular.
- Premium mu? Standart.
Here's the premium from George, Arthur.
George'dan bir ödül, Arthur.
The apartment, the country house, the boat, the car, "the shares and the premium bonds." Isn't that nice? "
Daire, hafta sonu evi, kır evi, gemiler, arabalar, tablolar, hisseler, bonolar.
- Premium?
- Premium?
How much is the premium?
Depoziti ne kadar acaba?
The premium I'm not sure about.
Depozitten pek emin değilim.
5,000 premium, 600 a month.
5000 depozit, ayda 600 kira.
It's a premium, high resale weapon.
Birinci sınıf, satarken pahalı gider.
Is our, uh, malpractice premium - for this quarter paid?
- Bu yanlış tedavi primi ödendi mi?
Unfortunately, the government rarely ever declines and even more rarely offers premium prices.
Ne yazık ki, hükümet birşeyleri nadiren geri çevirir ve nadiren de iyi para önerir.
We pay a higher premium on the merry-go-round.
Atlıkarıncaya bile daha fazla sigorta ücreti ödüyoruz.
What can I do? Give me $ 10 worth of premium. Thank you, sir.
100 Dolarlık benzin koyabilirsin.
I mistakenly put premium gas in this baby.
Yanlışlıkla bu bebeğe süper benzin koymuştum. Pahalı benzinden nefret eder.
Premium sushi for three.
Üç kişilik siparişiniz.
Could you fill it up with premium, and check under the hood?
Kursunsuz koyup, basligida kontrol edermisiniz?
Premium?
Süper mi?
Premium's fine.
Süper olsun.
You got one unleaded and one premium.
- Bir kurşunsuz, bir de primli.
" Up, up, up your premium
" Arttırın, arttırın, arttırın primleri
" We'll up your premium semi-annually
" Arttırırız priminizi yılda iki defa
Regular or premium?
Normal mi, süper mi?
I never paid the first premium on the new cock policy.
Üstelik yarak sigortası poliçesinin tutarını da ödemedim.
I expect to be paid premium prices. That's it.
En yüksek ödemeyi bekleyeceğim.
Premium prices.
En yüksek miktarda.
We've got the insurance premium. It's the grace period.
Sigortanın zamlı ödemesi var.
I met every premium on the nose and now they don't pay off?
Ödemeyecekler mi? Bu imkânsız!
I was hoping you could pick up... a half-gallon of premium ice cream on your way home from work.
Akşam eve gelirken... yolunun üzerinden yarım galon birinci sınıf dondurma almanı umuyordum.
Ooh, premium- - Wait a minute.
Ooh, birinci sınıf Bir dakika.
Uh-huh. Well, you've got a premium product, no doubt about that.
Eh, elinde üst düzey bir ürün var, bunda şüphe yok.
- Oh, your insurance premium.
- Ah, senin sigorta primin.
- $ 2. - Premium?
- 2 Dolar.
- My insurance premium's due.
- Sigorta primimin son günü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]