English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Q ] / Quibbling

Quibbling traduction Turc

28 traduction parallèle
None of your quibbling, none of your questioning.
Kuşkularını bırak.
He'll start quibbling...
Kılı kırk yaracaktır...
Now stop quibbling and help.
Boş yere tartışmayı bırak da yardım et.
This moral quibbling is useless.
Bu ahlaki safsata hiç bir işe yaramaz.
He's worked his fingers to the bone to make this place what it is and you come in with your petty, feeble quibbling and you grind him into the dirt!
O, burayı bu hale getirmek için canını dişine taktı. Sizse uyduruk, önemsiz şikâyetlerinizle onu mahvediyorsunuz!
The Führer says that if one plans on ignoring the terms of a contract, no use quibbling over details.
Führer, kişi bir sözleşmenin şartlarını görmezden gelmeyi düşünüyorsa onunla detayları boş yere tartışmanın bir yararının olmayacağını söyler.
Quibbling already!
Başladı gene!
And you come in here with your petty... vicious, heartless quibbling... and you grind him into the dirt.
Siz buraya aşağılık, ahlaksız, kalpsiz safsatalarınızla geliyorsunuz ve ona bu acıları yaşatıyorsunuz.
Would you like to spend the rest of the afternoon quibbling about this?
Günün geri kalanını bu konuda didişerek mi geçirmek istersin?
- Let's stop the quibbling. - Thank you.
- Atışmayı bırakıp, ifadeye dönelim.
That's just quibbling.
Bu kaçamak bir yanıt.
- Are we quibbling over fine points?
- Ayrıntılara takılma.
"Herr Hamsun, why do you persist in this legal quibbling?"
" Herr Hamsun, bu yasal safsatayı neden diretiyorsunuz ki?
I don't know why you're quibbling about semantics here.
Neden kelime oyunlarına giriyorsun anlamıyorum.
They'll attack you first to secure their rear, then us while we sit here quibbling over a few border villages.
Önce arkalarını korumak için size saldıracaklar.. ... sonra da biz burada bir kaç sınır köyü yüzünden, gereksiz konuşurken, bize.
You're quibbling. I'm not.
- Kelime oyunu yapıyorsun.
You're quibbling!
Evet, kelime oyunu yapıyor.
Are you still quibbling about that 2 % difference in our DNA?
Hala DNA'larımızdaki º / 2'lik farka mı takıyorsun?
Trance, we're working on a bomb that could destroy a small planet, and you're quibbling over semantics?
Trance, küçük bir gezegeni havaya uçuracak bir bomba üzerinde çalışıyoruz ve sen cümle anlamlarına mı takılıyorsun?
Junior? Why are we quibbling?
Neden döneklik yapıyorsun?
I don't think inquiringabout the prospects of a man who wants to marrymy daughter is quibbling, especially when he liesabout his work.
Kızımla evlenmek isteyen bi adamın geleceğini araştırmak sanırım münakaşa değildir, özellikle de işiyle ilgili yalan söylüyorsa.
Amir, stop quibbling.
Amir, dalga geçme.
This is mere quibbling.
Bunlar kelime oyunları.
She neglected her appointment which a woman of her professionalism is not wont to do or she's lying there, having choked on one of her own snack chips while you're standing here quibbling about policy.
O yüzden kapının ardındaki sessizlik sadece iki anlama gelebilir. Ya görüşmesini unuttu, ki bu onun profesyonelliğinde birisinin yapacağı bir şey değil. Ya da orada atıştırmalık cipslerden yerken boğularak öldü, orada yatıyor.
They were quibbling about -
- Eften püften her konuda...
I'm not quibbling about our boy's skill.
Bizim oğlanın yeteneklerini tartışmıyorum.
And yet here we are, as always, quibbling over money.
Biz ise hâlâ burada para gibi önemsiz bir şeyin üzerine münakaşa ediyoruz.
Why are you quibbling!
Niçin safsata yapıyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]