Quicksand traduction Turc
267 traduction parallèle
He's stuck in the quicksand.
Bataklıkta saplanıp kalmış.
Look out, Skipper, that's quicksand.
Dikkat et, Kaptan, orası bataklık.
This is like trying to shovel quicksand.
Bu iş kalburla su taşımaya benzedi.
As the story goes, the villagers drove them into the swamp, and they went down in quicksand.
Anlattıklarına göre, köylüler onları bataklığa doğru kovalamış ve kumun dibini boylamışlar.
Quicksand out in here! Mark it!
Yumuşak zemin!
Your arms were quicksand. Your kiss was death.
Senin öpücüklerin ölümmüş meğer!
Quicksand.
Kaygan kum.
Quicksand?
Kaygan kum mu?
You better stay alert. Watch your step. 40 years of rust can turn deck plates into quicksand.
Adımınıza dikkat edin. 40 yıllık pas güverteyi bataklığa çevirebilir.
Gone like quicksand.
Bataklıktaymış gibi yok oldular.
But this quicksand knows what it's doing.
Fakat bu bataklık ne yaptığını biliyor.
What Clarence but a quicksand of deceit?
Arkamdan kuyumu kazma cüretini nereden buldun?
Well, there ain't no right. It's all bogs and quicksand.
Doğru bir yol yok, sadece kum var.
Why, that swamp is full of quicksand, rattlers...
o bataklık kayan kumlar, yılanlarla doludur...
Quicksand!
Bataklık!
The big guy is stuck in the quicksand.
Patron, bataklığa saplanmış.
Like quicksand.
Bataklık gibi.
I led him into a quicksand.
Benim yüzümden gevşek kuma battı.
- Thirty yards up, maybe quicksand.
30 metre ilerisi, belki bataklık kumu.
- Nobody said anything about quicksand.
Kimse bataklık kumundan bahsetmemişti.
Quicksand?
Bataklık kumu gibi.
Not quicksand?
Bataklık kumuna değil mi?
I looked. It was on quicksand... and sinking... deeper and deeper.
Kum bataklığının üstündeydi ve batıyordu derine, gittikçe daha derine.
Quicksand around here.
Buralarda kum bataklıkları vardır.
Most historians agree that the events leading to the Battle of Whiskey Hills and the subsequent disaster at Quicksand Bottoms began here in Denver, at a miners'meeting.
Tarihçilerin çoğu, Viski Tepesi Muharebesine yol açan olayların ve akabinde Bataklık Dibinde ki felaketin Denver'daki madenci toplantılarında başladığı konusunda hem fikirdir.
Frank, come sundown you head your wagons in towards Quicksand Bottoms.
Frank, akşam olmadan Bataklık Dibine konvoyu götürelim. - Neden?
Got somethin'to do with Quicksand Bottoms?
Bataklık Dibi ile ilgili bildiğin bir şeylermi var? Evet.
Rafe! Rafe! When we get to Quicksand Bottoms, head in.
Bataklık Dibine vardığımızda, öne gel.
When we get to Quicksand Bottoms, head in.
Bu gece orada kamp kuracağız dedim.
We take the rest of the wagons and we ride across Quicksand Bottoms.
Arabaların geri kalanını alacağız Bataklık Dibinden karşıya geçeceğiz.
Nobody can cross Quicksand Bottoms cos they'd sink.
Hiç kimse Bataklık Dibini geçemez çünkü içine gömülür.
They're torn to shreds and spread out on stakes all across Quicksand Bottoms.
Küçük parçalar halinde yırtılmışlar ve bataklığın karşısına kadar işaret olacak şekilde dağıtılmışlar.
A homestead claim was filed by Mr Jones and Mr Wallingham on a piece of land encompassing the entire Quicksand Bottoms area.
Bay Jones ve Bay Wallingham tarafından, tüm Bataklık Dibi arazisini çevirerek içine çiftlik evi yapma talebi kayda geçirildi.
David, when you're caught in quicksand, you grab the first hand that's held out to you.
David, bataklığa saplandığında, uzatılan ilk eli yakalarsın.
Miles and miles of it, filled with dirty water, quicksand, moccasins and malaria.
Kilometrelerce uzunlukta bataklık. İçi leş gibi su, çamur, zehirli yılan ve sıtma mikrobu dolu.
It was just like the warden said, miles and miles of swamp, quicksand, razorbacks, poison snakes, mosquitoes, everything that kills.
Tıpkı müdürün dediği gibiydi, kilometrelerce bataklık, çamur, yaban domuzları, zehirli yılanlar, sivrisinekler, öldüren her şey.
There's quicksand here and you'll be dragged down before you know it.
Burası bir bataklık ve daha öğrenemeden dibe doğru sürüklenirsin.
She couldn't make it through the quicksand
Bataklık kumunun kenarında kaldı
I bought 100 acres of land in Florida and it turns out that 98 of them have quicksand.
Florida'da 100 dönüm arazi aldım ve 98'inin bataklık olduğu ortaya çıktı.
Dummy, the surveyors say they may have run into some quicksand up ahead.
Aptal, müfettişler ilerde bataklık olabileceğini söylüyor.
Oh, shit, quicksand!
Kahretsin! Bataklık!
And right here, Mr. Lamarr, is where we ran into quicksand.
Bataklığa rastladığımız yer tam burası, Bay Lamarr. Bataklık...
Quicksand.
Bataklık...
No, you must not be from round here, since you fell into the quicksand.
Hayır, bataklığa düştüğüne göre, sen buralardan değilsin.
You're on good sand and I'm on quicksand.
Sen saglam zemindesin ben ise bataklikta duruyorum.
They didn't show any quicksand on the map.
Haritada bataklik görünmüyordu.
There's quicksand around here.
Etrafta bataklık kumu var.
More traps, quicksand, very much danger.
Daha çok tuzaklar, bataklık kumu çok daha tehlikelidir.
This might have been quicksand!
Bataklık olabilir!
I found the Seer's body in the quicksand.
Kahinin cesedini bataklıkta buldum.
So ended the great disaster at Quicksand Bottoms. Oh, yes.
Bataklık Dibindeki büyük felaket böylece sona erdi.
quick 4440
quickly 2632
quick question 224
quickly and quietly 17
quicker 70
quick thinking 17
quick as you can 63
quick as you like 16
quickly now 51
quick march 35
quickly 2632
quick question 224
quickly and quietly 17
quicker 70
quick thinking 17
quick as you can 63
quick as you like 16
quickly now 51
quick march 35