Quills traduction Turc
62 traduction parallèle
On the table there's an inkpot, In the inkpot there're two quills.
Masanın üzerinde mürekkep var, Mürekkebin orada iki tüğ!
Your sister put more horns on Jimmy Graham than a porcupine's got quills.
Kız kardeşin, oklu kirpinin oklarından daha fazla Jimmy Graham'ı boynuzladı.
A team of calligraphy experts re-wrote the book by hand, using special ink, unique quills and a unique typeface, which had been approved by dozens of officials.
Tosun derilerinden yapılan uzun ömürlü sayfaları hazırladılar. En iyi grafikerler, özel bir boya ve özel uçlarla yazdılar. onlarca resmi uzman görevli tarafından, kontrolden geçirildiler.
Mr Quills! Have you no shame? Why do you keep attacking new members in this way, you great fat Moby Dick?
Bay Trills, yeni üyeme bu şekilde saldırmanız utanç verici.
I'm sorry. The crows are plucking the quills out of the porcupines and I don't know what to do.
Kargalar kirpilerin dikenlerini yoluyor.
I earned it by letting them pierce my flesh with wild turkey quills.
Bunu, etimi sert hindi tüyüyle delmelerine izin vererek kazandım.
Of course, the tires are flat, but that's probably because of the porcupine quills.
Tabi ki, lastikler, inik ama galiba kirpi dikenleriyle deldiği için.
Like the wily porcupine, I now have my armor of quills.
Kurnaz bir kirpi gibi, şimdi benimde bir zırhım var.
He is now stuck to the tree by his mighty quills.
Şimdi güçlü boynuzları ağaca takıldı.
Porcupine quills.
Oklu kirpinin dikenleri.
You still have your quills and inks?
Hala kuş iğnenle mürekkebin duruyor mu?
You've been burnin'them quills, huh?
Tüy kalemle mi yaptın, huh?
But that I am forbid to tell the secrets of my prison-house I could a tale unfold whose lightest word would harrow up thy soul, freeze thy young blood make thy two eyes like stars start from their spheres thy knotted and combined locks to part and each particular hair to stand on end like quills upon the fretful porcupine.
Açıklamam yasak olmasaydı eğer, yaşadığım zindanın sırlarını öyle şeyler anlatırdım ki sana, tek kelimesi aklını başından alır kaynayan kanını donduruverirdi. Gözlerin iki şaşkın yıldız gibi... fırlardı yuvalarından. O bukle bukle saçların ayrılıp birbirinden diken kıllarına dönerdi ürkmüş bir yaban kirpisinin.
These are now the fashion and so berattle the common stages that many wearing rapiers are afraid of goose-quills and scarce come thither.
Öteki tiyatrolara kaba halk sahneleri diye veriştiriyorlar Nice silahşor, kalemşorların hışmından tiyatroya gelmez oldu. Gerçekten çocuklar mı oynuyor?
It looks sort of like a porcupine. You wonder what all these quills sticking all over it might be.
Bir nevi kirpiye benziyor ve üzerindeki dikenlerin ne olduğunu merak ediyorsunuz.
The quills are hollow and very light, yet resilient and extremely strong.
Tüyleri içi boş ve çok hafiftir. Ama dirençli ve oldukça güçlüdür.
The filaments on either side of the quills are fringed with microscopic hooks that link them to their neighbours so that they all latch together to form a continuous surface.
Tüyün her iki yanındaki lifler mikroskobik kancalarla bağlanmıtır. Öyle ki peşi sıra birbirinin içine geçerek düz bir yüzey oluştururlar.
I spent years studying the history of the written word,..... how cultures recorded things through the ages,..... from hammers and chisels to quills and ink.
Yazının tarihi incelemek için yıllarımı harcadım, kültürlerin olayları çağlar içinde nasıl kaydettiklerini, çekiç ve keskilerden tüy ve mürekkebe.
0rnithalestes displays his long quills in a futile gesture of aggression.
0rnithalestes uzun dikenlerini gösteriyor,... beyhude saldırganlık hareketleri.
- Enough quills to feather an ostrich- -
Bir deve kuşunu donatacak kadar- -
I also brought you paper and quills.
Sana tüy ve kağıtda getirdim.
4 quills. You brought me 4 books and it's the 4th of the month.
4 tüy var. 4 kitap getirmişsin ve ayın 4'ündeyiz.
Before our Founding Fathers dipped their quills into the inkwell and wrote the Bill of Rights, no other country had ever defined a government's responsibility to its people, the prime responsibility being to preserve liberty.
Kurucularımız, tüy kalemlerini mürekkebe daldırıp Haklar Yasasını yazmadan önce, diğer hiç bir ülke, hükümetin halkına olan sorumluluklarını tanımlamamıştı, en büyük sorumluluk ise özgürlüğün korunmasıdır.
Here, you get your quills and ink.
Tüy kalemleri ve mürekkebi buradan alacaksın.
More the size and shape of a black bear... with large quills on its back.
Bunun dışında, parmaklarında bir tür sivri ve kesici şeyler görünüyordu.
Quills.
Kuş tüyleri.
"Please, not the quills!"
"Lütfen, hokkayı atmayın!"
That man stuck me with quills!
Bu adam bana tüyden kalemler attı!
Unless, of course you prefer that I come up to your chamber where we might joust with quills.
Ama belki de senin odana gelmemi tercih edersin Orada kuş tüyleriyle mızrak savaşı, yaparız.
- Hey, Verno, I took a few clippings out of my quills to do a little comparison.
- Verno karşılaştırma yapmak için iğnelerimden bir kaçını çıkardım.
Pin-sharp quills can easily snap off and become embedded in flesh.
İğne kadar sivri okları her an kırılıp etine bakabilir.
I help the brothers find quills all the time.
Büyüklerime sözler bulmakta hep yardım ederdim!
Quills.
Dikenler.
All this talk of that serpentine devil is putting my quills on edge!
O yılansı şeytandan bahsetmek bile tüylerimi diken diken ediyor!
And I'm sure you see the sharp quills and the tough exterior.
Eminim, keskin oklarını ve sert kabuğunu görüyorsunuzdur.
Their nest was littered with quills that were never used, papers that were never cut, and letters that never dried.
Yuvaları, hiç kullanılmayan tüy kalemlerle hiç kesilmeyen kağıtlarla ve hiç kurumayan mektuplarla doluydu.
A darker story, of quills and swords. Of power and betrayal.
Hikayem, gücün ve ihanetin ortasında geçen kılıçların ve mızrapların konuştuğu bir hikayedir.
Those needle-like quills, they're composed of 45 % carbon, 27 % oxygen, 15 % nitrogen and six percent hydrogen.
Kirpi oku gibi olan iğneler % 45 karbon, % 27 oksijen % 15 nitrojen ve % 6 hidrojen içeriyor.
Quills.
Tüy kalemler.
Those quills aren't normal.
O oklar normal değil.
like giant quills.
Oklara benziyorlar.
It releases toxic quills anytime you corner it, or piss it off.
Köşeye sıkıştırdığında ya da kızdırdığına zehirli oklar fırlatır.
Crazy monsters that shoot poison quills? Yeah.
Zehirli ok atan deli canavarlar değiller.
This thing, with the quills.
Bu şey, oklu olan.
Well, it seems like their boss, one Horatio Gibbs, got hit by a bunch of toxic quills at a weapons buy gone bad.
Görünüşe göre patronları, Horatio Gibbs, kötü giden bir silah satışı sonunda birkaç zehirli okla vurulmuş.
The only thing I didn't count on was his resistance to the quills.
Hesaba katmadığım tek şey oklara karşı olan dayanıklılığıydı.
The quills will affect her faster than him.
Oklar onu daha çok daha hızlı etkileyecektir.
Not fatally, but- - She's packing poison in those damn quills of hers.
Tehlikeli bir durum yok ama kız lanet tüylerinde zehir depoluyor.
- Quills!
Trills!
# When it's springtime in Vienna Quills is a paranoiac.
Trills, paranoyaktır.
While that has no stingers, it's covered by thousands of sharp defensive quills.
Ekibimiz, bu yolculuğa şafakta başlamıştı.