Quotas traduction Turc
133 traduction parallèle
During this emergency production period, I want all of you to meet your quotas without fail, and at the same time to hone your fighting spirit.
Bu acil durum üretim döneminde hepinizden istediğim kotalarınıza hatasız olarak ulaşmanız aynı zamanda da savaşçı ruhunuzu bilemenizdir.
Smash the accursed fascists, and we, in the factory, will fulfil and overfulfil our quotas.
Melun faşistleri bozguna uğratın bizler de fabrikada kotamızı doldurur, hatta aşarız.
To show the Soviets what an extraordinary race we are, we must meet our labor quotas.
Sovyetlere nasıl asil bir millet olduğumuzu göstermek için verilen işleri layıkıyla yapmalıyız.
The trouble is, their quotas fill just as soon as they make the announcement of a new trip.
Sorun şu ki, yeni bir seyahat açıklandığı anda kotaları hemen doluyor.
Don't worry about quotas right now.
Kota doldurmayı kafaya takma.
The namoradas ones of the soldiers wrote letters on the quotas of production. or they wrapped up orders onward. e delivered them for intermediary of messengers special.
Sevgililerin üretim kotaları hakkında mektuplar yazdıklarını ya da cephe için koliler paketlediklerini ve özel kuryelerle onlara gönderdiklerini.
We're cranking up the quotas.
Kotaları yükseltiyoruz.
Our salesmen are all checked in. The first quotas have been filled. Four on the exact dates.
Tüm satış görevlilerimiz yerine vardı ilk kotalar dolduruldu, hem de tam tarihlerinde.
The director? What were the reasons for missing last month's established quotas?
Geçen ayki kotanın doldurulamamasının nedenleri neydi?
Is it fair to transfer the big quotas from the little man to the big shots?
Küçük esnafın kotasını düşürüp, büyüklerinkini arttırmak adil mi yani?
Quotas to meet.
Kotalar belirlenmişti.
The agricultural organization "PIENSO"... demonstrates thus against American corn importation, because Spain is increasing its quotas
Pienso Kuruluşu... Amerikan mısırı ithalatını protesto etti... çünkü İspanyol Hükümeti alım kotasını arttırdı.
The worst are the quotas.
Üyelik ödentileri tatsız.
I can also give you regular quotas on major arrests that your police can take credit for.
Büyük tutuklamalarda, belli miktarlar ele geçirmenizi sağlarım. Böylece polisinizin de itibarı artar.
A family man put out of work by racial quotas.
Irkçı kotalar yüzünden işinden atılmış bir aile babası.
God, it's like reverse discrimination. Quotas.
- Bu bir tür diskriminasyon.
The hated production quotas remained in place.
Nefret edilen üretim kotası olduğu gibi kaldı.
That was the shocking thing, this raise in work quotas and the pressure to produce.
Çalışma kotalarındaki artış ve üretim adına uygulanan baskı, şok ediciydi.
For days on end, they tried to get visas, but quotas had been filled, borders closed.
İlerleyen günlerde vize için başvurdular. Ama kotalar dolmuş, sınırlar kapanmıştı.
The admissions department decided they'd reached their superficial-princess quotas.
Seninle on dakika görüşen kabul kurulu, kötü kalpli, yapmacık prenses kotalarını doğurduklarına karar vermiş olmalı.
The deal for minority quotas is 10 % of the business.
Azınlık anlaşması % 10'dur.
You gotta kill these minority quotas, or I'm out of business.
O azınlık paylarını ortadan kaldırmalısınız.
When we failed to meet armament quotas because of shortage of workers, I would blame Sauckel.
Bir kısmı hala Goring`in etkisinde. Eğer ben trajik bir duruma düşersem, sanıkların hayatı konusunda o sizin baş rakibiniz
As a legislator, he now supports women's rights and quotas!
Ayrıca meclis üyesi olarak, kadın haklarına destek veriyor.
They claim there are mistakes in the analysis, so they're naturally very skeptical about the quotas the government imposes,
Analizde hatalar olduğunu iddia ediyorlar. O yüzden doğal olarak hükümetin ortaya attığı sayılar hakkında şüpheliler.
We barely met our quotas.
Kotalarımızı zar zor dolduruyorduk.
Do you have disability quotas to fill?
Doldurman gereken engelli kotası falan mı var?
You see, Jackson, I have quotas to fill.
Bak Jackson, doldurmam gereken bir kota var.
We have quotas to meet.
Karşılamamız gereken bir kota var.
And if Aku's unreasonable quotas are not fully met I'm afraid terrible punishments are exacted.
Ve eğer Aku'nun mantıksız kotaları tamamen karşılanmazsa korkarım ki dehşet verici cezalar yürürlüğe konulacak.
As you know, the Reman mines have not been filling their quotas for months now.
Bildiğiniz üzere, artık Reman madenleri kotalarını aylarca dolduramıyor.
What about thier quotas?
Peki doldurmaları gereken kotaları?
This is the only site we've found thus far that might satisfy production quotas.
Üretim kotalarını sağlayabilecek tek bölge orası.
The production quotas are very high.
Üretim kotaları çok yüksek.
Fill the chief's arrest quotas, keeps our noses clean.
Tutuklama yap, sesini çıkarma.
Street sweeps and dime-bag bust quotas let us lay low.
Temizlik ve küçük torbacı kotaları bizi gizledi.
And he covers two quotas.
- Ayrica iki kontenjani dolduruyor.
People at this level set the targets for the ones below, and so on, with the kids at the bottom with their sales quotas.
Bu seviyedeki kişiler daha alttakilerin hedeflerini belirliyor,... altta da çocuklar ve onların satış kotaları var.
There are quotas.
Yeterli kontenjan var.
Quotas?
Kontenjan?
Lines 1 and 3 are falling behind their quotas.
Birinci ve üçüncü sıralar kotalarının gerisine düşüyorlar.
The spics and the niggers with the government quotas took it.
Yerliler ve zenciler yerimi aldılar.
What, y'all behind on your quotas or some shit?
Kotanızı dolduramadınız mı?
You will no longer be under the gun to meet monthly quotas of ineffective, meaningless arrests and citations.
Artık kotanızı doldurmak için etkisiz, manasız tutaklamalar yapmak zorunda değilsiniz.
We're not so big on quotas.
Onlar kadar büyük kontenjana sahip değiliz.
The government noticed and started imposing quotas to protect the resource, but the fishermen rioted, destroying national-park offices, holding national-park officials hostage, and threatening to kill the last giant tortoises.
Ülke yönetimi bunu fark etti ve kaynakları korumak adına kota uygulamasına geçti. Fakat balıkçılar ulusal parkın ofislerini yok ederek, çalışanları rehin alarak ve son dev deniz kaplumbağasını öldürmekle tehdit ederek kargaşa çıkardılar.
The government gave in and raised the quotas.
Yönetim pes ederek kotaları kaldırdı.
I have contracts in my bag - drilling rights, barrel quotas.
Kontratlar çantamda. Sondaj hakları, varil kotaları.
Well, now assuming the quotas Being manipulated for real,
Şimdi, diyelim ki reytingler gerçekten manipüle edilse,
What sort of quotas?
Bu reytinglar neyin nesi?
- The quotas should be reviewed.
- Sen neden söz ediyorsun?