Red wine traduction Turc
768 traduction parallèle
- Red wine and a beer.
– Bir kırmızı şarap, bir de bira.
Eggs, toast and red wine.
Yumurta, tost ve kırmızı şarap.
But I still like the smell of garlic and red wine.
Ama hâlâ sarımsak ve kırmızı şarap kokusuna bayılırım.
And one litre of red wine.
- Bir litre de kırmızı şarap. - Tamam.
- The lady will have red wine.
- Bayana da kırmızı şarap.
At the Moulin Rouge the upper crust will drink red wine till they burst
Moulin Rouge'da üst tabaka patlayacak kadar doyacak şaraba
- Bring us some red wine.
- Biraz kırmızı şarap getirin.
My red wine, where is it?
Kırmızı şarabım, o nerede?
Josephine, you haven't forgotten my red wine?
Josephine, benim kırmızı şarabımı unutmadın ya?
"Red" is red wine, "burned" is dry wine.
Rättel kırmızı şaraptır. Brannten schnapps'tır.
Rättel is red wine.
Rättel kırmızı şaraptır.
Prepared with red wine.
-.. Kırmızı şarap ile hazırlanmıştı.
Red wine? No...
Kırmızı şarap mı?
"Then, a carp in red wine"
"Daha sonra, kırmızı şarap."
Roast beef, Yorkshire pudding, a nice little red wine....
Rosto, Yorkshire pudingi, güzel bir kırmızı şarap...
Also, I thought red wine might be good with the stew.
Ayrıca, biraz kırmızı şarap güveçle iyi olabilir gibi geldi bana.
- Have you ever had them with red wine?
- Kırmızı şarapla denedin mi hiç?
One stole me my sausage, my red wine and my applesauce!
Birileri benim sosisimi kırmızı şarap ve elmamı çaldı!
- A sausage, red wine and applesauce.
- Sosis, kırmızı şarap ve elma sosum yok.
A sausage and red wine, this is found.
Bir sosis ve kırmızı şarap, hakkında.
- Arga, have you some red wine?
- Arga, kırmızı şarap var mı?
Red wine.
Kırmızı şarap.
Between Champagne and red wine.
Şampanya ve kırmızı şarap arasında!
Red wine with fish.
Balıkla kırmızı şarap.
Red wine with the main course, champagne with the dessert.
Ana yemekle kırmızı şarap, tatlıyla şampanya.
You know what they say - white wine with fish, red wine with Lambchop.
Ne derler bilirsin "Beyaz şarap ve balık, kırmızı şarap ve kuzu eti."
He has plied her with martinis, white wine, red wine, brandy, for only one reason.
Kıza o martinileri, şarabı, konyağı, tek bir nedenle içirtti.
You will taste a natural red wine.
Siz doğal kırmızı şarap tadacaksınız.
You know, this is exactly the way I thought Paris would be... a little place like this, checkered tablecloths... red wine.
Biliyor musun, bu tam Paris için düşündüğüm şey bunun gibi küçük bir yer, kareli masa örtüleri kırmızı şarap.
We ate dinner together and drank the red wine he had with him.
Akşam yemekte, getirdiği kırmızı şarabı içtik.
Drink red wine, hombre.
- Ben çağırasıya kadar içeride bekle, git!
We must give the red wine a chance to breathe.
Kırmızı şaraba nefes alma fırsatı tanımalıyız.
Monique said there was only whiskey and some vile red wine.
Monique, sadece viskiyle ucuz kırmızı şarap olduğunu söyledi.
Er, shrimp... salad... red wine.
Ee, karides... salata... kırmızı şarap.
Here, have some red wine.
Al, biraz şarap iç.
Same thing for me, and some red wine.
Aynısından ve biraz kırmızı şarap.
– Is that red wine?
- Bu kırmızı şarap mı?
I love this red wine.
Bu kırımızı şarabı seviyorum.
My sweet very red wine!
Tatlı kırmızı şarabımı!
The only fault she had was that weakness for red wine.
Tek kusuru kırmızı şaraba olan düşkünlüğüydü.
Even if I eat oysters or fish, I prefer red wine. Well?
Bana gelince, ister istiridye yiyeyim, ister balık, her zaman kırmızı şarap içerim, evet.
The red wine is sour.
Kırmızı şarap ekşi.
- Blended red wine.
- Harmanlanmış kırmızı şarap.
Uh, white wine steward or the red wine steward?
Uh, beyaz şarap garsonu mu yoksa kırmızı şarap garsonu mu?
A handful of red gold for a cooling draught of white wine!
Serinletici bir yudum şarap için bir avuç dolusu kırmızı altın verirdim!
- Before we leave! - A red cloak is what I want. - So the wine spots don't show!
Ben kırmızı bir palto istiyorum ki kan lekeleri belli olmasın!
Red wine?
Kırmızı mı?
- Glass of red wine.
- Bir kadeh kırmızı şarap.
He had all kinds of cords, all lengths... all colors White and red... green and yellow Orange and wine, purple and blue
Her çeşit ipe sahipti, farklı uzunluklarda bütün renklerde beyaz ve kırmızı yeşil ve sarı turuncu ve şarap rengi, mor ve mavi.
" Look not thou upon the wine when it is red...
"Şarabın kızıl rengine, kadehte ışımasına..."
Red wine, that's all... if that. Out of the question.
Kesinlikle hayır!