Redhead traduction Turc
895 traduction parallèle
Madeleine... and Redhead!
Madeleine ve KızılKafa!
Redhead was the mother and singer.
Kızılkafa anneleriydi ve şarkıcıydı.
I've been a redhead, a brunette, a blonde, but nothing doing
Kızıl saçlı oldum, esmer oldum, sarışın oldum ama ne fayda!
That redhead's a demon.
Kızıl saçlı olan tam bir şeytan.
That redhead must've taken it.
- Kızıl saçlı almış olmalı.
That's the old redhead, no bitterness, no recrimination, just a swift left to the jaw.
İşte aynı kızıl kafa, huysuzluk yok, şikayet yok, ama çenesi hızlı çalışır.
To that redhead?
O kızılla mı?
To that redhead.
O kızılla.
Only you're not going off marrying that cheap redhead.
Ama gidip o ucuz kızılla evlenmiyorsun.
Say, I know a cute redhead there if you get lonesome.
Orada tatlï bir kïzïl tanïrïm, yalnïzlïk hissedersen.
That redhead isn't bad.
Şu kızıl saçlı fena değil.
Okay, what do you hear about the little redhead?
Pekâlâ, küçük kızıl hanımdan ne haber alıyorsun?
A redhead.
Kızıl saçlıydı.
What do you know about that redhead, pitching for me.
Beni pohpohlayan kızıl hakkında ne biliyorsun?
- Redhead in a sloppy joe sweater.
- V yaka bluzlu bir kızıl.
A redhead takes me up to visit the chump who has to go.
Kızıl saçlı bir kadın beni ortadan kalkması gereken salağı ziyarete götürüyor.
Redhead here tried to carve up one of the arresting officers with this pretty toy.
Kızıl saçlı, sevimli oyuncağıyla memurlardan birine saldırmaya çalıştı.
Redhead, name of Georgia.
KızıIkafanın adı Georgia idi.
No, in'45, I was a redhead.
'45'te? Hayır,'45'te kızıldım.
Hey, there's a redhead.
- Baksanıza, şurada bi'kızıl saçlı var.
Another redhead.
Başka bir kızılkafalı daha.
You brick redhead, I'll play with you! You wanna play with me, I'll play games with you!
Bir şeyleri düzeltmenin zamanı geldi!
That's just what I gave your brother, you big redhead!
- Abine yaptığım gibi! - Polis çağıracağım!
Montana found Schultz taking liberties with that redhead.
Montana, Schultz'u o kızıla imtiyaz tanırken bulmuştu.
You threw me over for a mangy redhead... with a few measly francs in her stocking.
Beni azgın bir kızıl saçlının önüne attın, birkaç frank için beni harcadın.
Two women in the house, and one of them a redhead.
Aynı evde iki kadın. Ve biri kızıl saçlı.
The redhead on the third floor?
Üçüncü kattaki kızıl saçlı mı?
And he had a big beard, redhead and blonde.
Ve o büyük bir sakala sahipti, kızıl saçlı ve sarışındı.
Hey, redhead!
Hey kızıl saçlı!
Redhead, where do you go?
Kızıl, nereye gidiyorsun?
No. There never was a tall, slender blonde... but there was a short little redhead.
Hiç uzun boylu, zayıf bir sarışın yoktu, ama kısa boylu bir kızıl vardı.
Was it then we thought of using the redhead?
- Kızıl saçlıda karar kılmamış mıydık?
Ah, yes, the redhead came later.
Evet, kızıl saçlı sonra geliyor.
No, no. We should have kept the redhead.
- Kızıl saçlıyı elimizden kaçırmayacaktık.
Mm, no. At least with the redhead, we could have dyed her hair.
Hiç değilse saçlarını boyattığımızda kızıl görünecek.
- Hello, redhead, where have you been?
- Selam kızıl, nerelerdesin?
- He's not like you, redhead.
- O senin gibi değil kızıl.
Crazy redhead.
Deli kızıl kafa.
- Redhead.
- Kızıl kafa.
Come on, redhead.
Haydi ama kızıl kafa.
- The redhead was asking about you.
- Kızıl saçlı seni soruyordu.
Saturday night in a gin mill being Charlie potatoes with a blonde, or maybe a redhead.
Kraldım, kolumda bir sarışın vardı, ve bir rus. Tercihim buydu.
I would suggest a redhead.
Bu kez kızıl öneririm.
Can you get that redhead that works in the hat check room?
Vestiyerde çalışan şu kızılı da ayarlayabilir misin?
- Blonde, brunette or redhead?
- Sarışın, kumral, kızıl?
The redhead is Challenger.
Kızılbaş olan Challenger.
I don't want that redhead putting burrs under my saddle.
Eyerimin altında bir kızıl saçlıyı görmek istemem.
What have happened to that... The girl you used to go with, the redhead?
Şu eskiden birlikte dolaştığın kızıl saçlı kıza ne oldu?
A redhead with green eyes.
yeşil gözlü, kızıI sakallı.
Said he had a job but it was a redhead.
İş demişti ama aslında bir kızılmış.
That's a girl squirrel and a redhead, at that.
Bu kırmızı kafalı bir dişi sincap.