Reflect traduction Turc
1,308 traduction parallèle
The aim was to reflect swing voters lifestyles back to them.
Amaç kararsız seçmenlerin yaşam anlayışlarını yansıtmaktı.
My images reflect in the enemy's eye? ?
[M ] My images reflect in the enemy's eye [ M]
And his images reflect in mine the same time? ?
[M ] And his images reflect in mine the same time [ M]
Our eyes reflect our lives, don't they?
Gözlerimiz hayatlarımızı yansıtıyor değil mi?
I hope Matthew Shepard, as he was tiedto that fence, that he had timeto reflect on a moment when...
Umarım Matthew Shepard... parmaklıklara asıldığı gibi... Yansıtacak zamanı vardı.
The lady of the house is incompetent and doesn't reflect any authority.
Evin hanımı iş yapmaktan aciz ve herhangi bir yetke hissettiremiyor.
So, you see how important it is to talk and reflect.
İşte bu yüzden iletişim çok önemli. Ve yansıma.
- - Reflect? -
- Yansımayı mı?
Talk, reflect.
Yansımadan bahsediyordun.
We're entitled to freedom of expression outside the school grounds as long as it doesn't reflect poorly on the school.
Bizim okul dışında ifade özgürlüğü hakkımız var. Ve bu okulun yetersiz olduğu anlamına gelmez.
I disagree completely. Art should only ever reflect the eternal values and the natural laws, especially these days.
Sanat sadece doğanın gücünü temsil eder özellikle bugünlerde.
Only reflect for a moment.
Yalnızca bir anı yansıtıyor.
Does it also reflect ulcers and other ailments?
Peki ülser veya başka hastalıkları da çekiyor mu?
Painting must reflect the painter's mind.
Yaptığı resim, ressamın zihnini yansıtmalıymış.
Let the record reflect she grazed my johnson.
Organımı ellediği kayıtlara geçsin.
I intend to change the wrath of Achilles'name to reflect its new a.I.
Achilles'in Gazabı adını değiştirmeyi düşünüyorum.
Hmm. Which would reflect badly on Erik.
Bunun Erik'e yansıması çok kötü olur.
I think both my movies and my life reflect my deep and abiding commitment to getting two good-looking people together and having a bit of fun.
Bence hem filmlerim, hem de yaşam tarzım, iki güzel insanın birlikle ara sıra eğlenmesine saygı duyduğumu gösteriyor.
Ladies and gentlemen, I have placed in orbit a giant mirror... That will reflect 40 percent of the sun's rays, thus cooling Earth.
Bayanlar ve baylar, yörüngeye devasa bir ayna yerleştirdim böylece Güneş ışınlarının yüzde 40'ını yansıtacak ve Dünya soğuyacak.
Same names. Which did not reflect well on their mothers'imagination. - Mother.
Adları aynı olduğu için anneleri hakkında istemeden kötü düşünüyorum.
- All green. Aren't baby shower balloons supposed to reflect the sex of the baby?
Bebek partilerinde balonlar bebeğin cinsiyetini belirtmez mi?
Dad... I don't think I reflect very well on you.
Baba... Üzerinde iyi etkimin olacağını sanmıyorum.
But then you'd be providing some jackass with a wall on which to lean and reflect on what a jackass he is.
Ama o zaman da dallamanın tekine yaslanacağı, ve ne kadar dallama olduğunu yansıtacağı bir duvar sağlamış olurdun.
, but it's also the place to reflect on what's new in your life,
... Ama aynı zamanda hayatınızdaki yenilikleri düşüneceğiniz bir yerdir.
I hope you're taking the time to reflect on all this.
Umarım bunca şey arasında düşünüp taşınabiliyorsundur.
Man, that really makes me reflect on my pets.
Adamım, bu benim ev hayvanımı gerçekten düşünmeye yöneltti.
I feel your parents were a bit more cocky about lying to you and your revenge needs to reflect that.
Anladığım kadarıyla sizinkilerin yaptığı biraz daha ukalaca olmuş ve alacağımız intikam buna uygun olmalı.
And reflect.
And reflect.
Yes, it really made me reflect on that episode and laugh!
Evet, bu gerçekten bana o bölümü hatırlattı ve çok güldüm.
But now before we light the tree I think we should all reflect for a moment On those who are less fortunate than us.
Ama lambaları yakmadan önce, bir dakikalığına durumu bizden daha kötü olan insanları düşünelim.
Thus, I redesigned it based on your history to more accurately reflect the varying grotesqueries of your nature.
Onu yeniden tasarladım. Doğanızın en kötü yanlarını yansıtması için sizin tarihinize dayandırdım.
"l'll move in with you under one condition. " lt's gotta reflect my style. "
Dorothy'ye dedim ki "Bir şartla taşınırım, benim tarzımı yansıtmalı."
Please reflect on this, Roxeanne.
Roxeanne, lütfen bunu düşün.
It's an interesting amount to reflect on.
İIginç bir rakam.
Should you now request a transfer, It will not reflect on your character or reputation.
Görev değişikliği ister misiniz, kişiliğinize ve itibarınıza gölge düşürmeyecekse.
This will reflect very badly- -
Bunun yansımaları çok kötü...
Need to go home and reflect on my choices.
Eve gidip seçeneklerimi değerlendirmem gerek.
Reflect, perhaps speak to Christine.
Biraz düşün. Belki gidip Christine'le konuşursun.
The job of every newspaper is to reflect its time.
Her gazetenin işi zamanı yansıtmaktır.
They reflect your golden hair, yet pale before your breasts.
Altın sarısı saçlarını ve ak gerdanını yansıtıyor.
Neither the location, nor the events that take place there, nor the characters can be related to the Budapest Public Transport Co., as they reflect ideas of universal claim.
Ne hikayenin geçtiği yer ve buradaki olaylar, ne de karakterler Budapeşte Toplu Taşımacılık Şirketi ile doğrudan ilişkilendirilebilir.
Surely the Tramp's endless on-screen problems reflect Chaplin's off-screen problems as he struggled to finish The Circus.
Gerçek şu ki, Tramp'in perdedeki sorunları Chaplin'in The Circus'i tamamlarken yaşadığı gerçek sorunların yansımasıydı.
Which is to say, he was only human but with this uncanny ability to reflect and refract our humanity back at us.
Kısaca, o da bir insandı ama bize kendi insanlığımızı anlatma yetisiyle donanmış bir insan.
This is the right time. I believe the choices your leaders make in their own lives reflect the choices that they will make on your behalf.
Aslında tam sırası çünkü, seçtiğiniz kişilerin kendi hayatlarında verdikleri kararlar aynı zamanda, sizin kendi başınıza verilmiş olduğunuz kararlar demektir.
I've had 20 years to reflect on that woman's ability to deceive.
O kadının aldatma yeteneğini 20 yılda anca sindirdim.
Well, our report is going to reflect the fact that an active heat source was under the fume hood.
Raporumuzda, duman bölmesinde bir ısı kaynağı olduğunu yazarız.
Then the list will reflect it.
Öyleyse liste bunu yansıtacaktır.
It could've happened to anyone and should in no way reflect our inn-running abilities.
- Herkesin başına gelebilirdi. Sakın otel işletme becerilerimizden şüphe etmeyin.
I'm just trying to get rid of the man on the outside as much as I can... so I somewhat can reflect what I am :
Sadece dışımdaki erkekten olabildiğince kurtulmaya çalışıyorum ki bir şekilde, ne olduğumu yansıtabileyim :
You know, it's funny how being locked up can... give you time to reflect on all the mistakes you've made.
Hapsedilmenin, hayatında yaptığın hataları fark etmeni sağlaması çok ilginç.
00, 01 : 08 : 15 : 13, Cain's novels were written in the thirties, 11, 01 : 08 : 18 : 00, and they reflect the fears of a lower middle class
Cain'in romanları otuzlu yıllarda yazılmıştı... ve 1929 Bunalımı'dan epey etkilenmiş... alt-orta sınıfın korkularını yansıtıyordu.