Remembered traduction Turc
6,477 traduction parallèle
Some of us want to be remembered for who we are and what we do.
Çünkü bazılarımız, kim olduğumuzla ve ne yaptığımızla hatırlanmak istiyor.
Well, I will be remembered as the man who built the transcontinental railroad.
- Ben kıtayı boydan boya aşan demiryolu yapan adam olarak anılacağım.
You will not be remembered at all.
Seni kimse hatırlamayacak.
I'm sure this is exactly how Kurt Cobain would like to be remembered.
Eminim ki Kurt Cobain tam da hatırlanmak isteyeceği bir şekilde.
Because she remembered the events of the Quinceañera quite differently.
Çünkü o Quinceanera'da olanları çok farklı hatırlıyordu.
I'm surprised you remembered.
Hatırlamana şaşırdım sadece.
You know, I just remembered- - there's a taqueria a few blocks from here that has free WI-Fi.
Şimdi aklıma geldi : Buradan birkaç sokak ötede 3 Wi-Fi'si olan bir yer var.
He remembered Mr Bates'limp.
Bay Bates'in topallığını hatırladı.
And he also remembered how he almost got angry - when Mr Salter tried to help him to a table. - Sounds like Bates.
Ayrıca Bay Salter masaya oturmasına yardım etmeye çalışınca kendisine sinirlediğini de hatırladı.
Well, I've certainly never remembered it.
Eh, görseydim de hatırlamazdım zaten.
It won't be remembered, and neither will we.
Kimse hatırlamaz, biz de hatırlarda kalmayız.
Remembered he liked big, brawny types.
Büyük, kaslı tiplerden hoşlanıyormuş.
- He remembered...
- Sen onu eşek sudan gelinceye dek dövene kadar eskiden bu kuru temizlemeci Bay Chang'e teslimatlar yaparmış. - O da hatırladı ki...
I would've remembered you.
Sizi mutlaka hatırlardım.
Oh, I just remembered... I own a bar.
Aklıma yeni geldi, benim barım var.
I actually remembered throwing arrows into her.
Ona ok fırlattığımı hatırlıyorum resmen.
You remembered. Yeah.
- Hatırlamışsın.
Wow. Look, Ronnie is not like you remembered him.
Bak, Ronnie onu hatırladığın gibi değil.
But I shall make sure you are remembered.
Ama hatırlanmanı sağlayacağım.
Mm. Oh, I just remembered I have an appointment.
Bir toplantım olduğunu hatırladım.
I remembered those words.
... cümlesini hatırladım.
She said she remembered him from the factory.
Onu fabrika'dan hatırladığını söyledi.
I-I remembered is all.
Şimdi hatırladım da.
Turns out one of'em actually remembered the brother.
Biri elemanı hatırladı.
I just want to be remembered.
Sadece hatırlanmak istiyorum.
Yes, I remembered to switch them on!
Tabii ki açmayı unutmadım onları.
Phew... Even better than I remembered.
Hatırladığımdan daha iyiydi.
This is how my mother wanted to be remembered.
Annem böyle hatırlanmak isterdi.
And what will I be remembered for?
Ve geriye hatırlanacak ne kaldı?
You will be remembered as one of our nation's greatest first ladies.
Ulusumuzun en büyük First Lady'lerinden... biri olarak hatırlanacaksın.
I will be remembered as the wife of a man who did something with his life.
Birşeyler yapan bir adamın hayatındaki... bir eş olarak hatırlanacağım.
The more pain, the more I remembered.
Acı çektikçe hatırlıyordum.
I remembered who they were and who they became.
Kim olduklarını ve kime dönüştüklerini hatırladım.
Look at that... you remembered to go for the nose.
Bak şu işe, burnunuzun dikine gitmeyi unutmamışsınız.
You were the only person that remembered it was my birthday.
Doğum günümü hatırlayan, tek kişi sensin.
I figured, then I remembered you telling me about this place.
Sonra buradan bahsettiğini hatırladım.
The man that Abby remembered tucking her into her sleeping bag had a beard.
Abby'nin hatırladığına göre onu yerleştiren adamın sakalı varmış.
Just like I remembered.
Tam da hatırladığım gibisin.
Certain generals remembered you plotting a failed coup against your father just hours before he died.
Bazı generaller baban ölmeden kısa bir süre önce ona karşı darbe yapma girişimin olduğu söylediler.
I just remembered I promised I'd tuck my grandson in.
Şimdi hatırladım. Söz vermiştim. Büyük oğluma yemek sözü vermiştim.
With Alaric, I wasn't 100 % certain he tried to compel me, but then I remembered
Alaric konusunda kesin emin değildim.
If it's not a prison connection, it might be someplace he remembered from his childhood.
Hapiste kurduğu bir bağ değilse çocukluğundan hatırladığı bir yer olabilir.
Oh, it's as bad as I remembered, and I haven't watched it since yesterday.
Oh, bu en son hatırladığımdan da kötü, ve bunu dün seyretmiştim.
So you remembered to turn off your signature, right?
- İmzanı kapatmayı unutmadın değil mi?
I remembered that. It kind of freaked me out.
Dün gibi hatırlıyorum, bu beni çok korkutmuştu.
I remembered something out there, just bits and pieces, but, um...
Sınırı geçince bir şeyler hatırladım. Küçük ve belirsiz parçalar ama...
I'm just glad you remembered it.
Hatırlaman beni mutlu etti...
I remembered all the Red Zone stuff they told us at orientation about how many freshman girls get, you know, assaulted in the first few months of school from drinking too much.
Bize oryantasyon sırasında söyledikleri Kırmızı Hat şeyini hatırladım,... kaç tane yeni kızın... bilirsiniz,... çok fazla içki içmekten okulun ilk yıllarında tecavüze uğradıklarından.
... that he used to do deliveries for this, uh, dry cleaner, Mr. Chang. And he remembered, on top of everything else, the guy was a mahjong guy.
Ve hepsinden önemlisi, bu adamın Mikadocu olduğunu hatırladı.
I-I-I just remembered I left
Ben... Ben...
There's no way you could have remembered that.
Çok küçüktün.
remember 10256
remember me 722
remember who you are 28
remember your training 25
remember this 223
remember your promise 19
remember us 50
remember this day 16
remember when 16
remember when we were kids 18
remember me 722
remember who you are 28
remember your training 25
remember this 223
remember your promise 19
remember us 50
remember this day 16
remember when 16
remember when we were kids 18