Remi traduction Turc
304 traduction parallèle
I want to play some rummy.
Biraz remi oynamak istiyorum.
You'd better apologize, or she won't play gin rummy with you anymore.
Özür dilesen iyi olur, yoksa seninle remi oynamaz.
Boy, did she give me a crack.
Bayağı sert vurdu. Remi!
Uh, 9,000 yen, official rate.
9,000 yen, remi kur.
Let's play some rummy, huh?
- Hadi biraz remi oynayalım.
- Wanna play some rummy?
- Remi oynamak ister misin?
Played gin all the time, and guess what I did all the time.
Sürekli remi oynadı sen bir de benim sürekli ne yaptığımı tahmin et.
I might even volunteer to play gin with granddaddy.
Hatta büyükbabayla remi oynamaya bile gönüllü olabilirim.
Now, the first thing to learn in playing gin rummy is never take a card from the exposed pile unless you really need it.
Şimdi cin remi oynarken ilk öğrenmen gereken şey, yere atılan kartlardan gerçekten işine yaramayanı almamaktır.
Did you ever drink'Remi Martin'?
Hiç'Remi Martin'içtin mi?
I didn't make an official request.
Remi bir talepte bulunmamıştım.
Now I can congratulate you officially, Filip
Şimdi seni remi olarak kutlayabilirim, Filip.
- To Bagatelle Park, Remi.
- Bagatelle'e gidiyoruz, Rémi.
Remi is devoted to me.
Rémi işini çok iyi yapan biridir.
There's Remi.
Rémi geldi.
Get my dinner clothes ready, and tell Remi.
Giysilerimi hazırlayın ve Rémi'yi çağırın.
Hurry, Remi.
Acele edin, Rémi.
Remi, get something to eat.
Rémi! Bir şeyler yemeye gidin.
No, Remi.
Hayır, Rémi.
Gin.
Remi.
We are not playing cards, we are playing gin rummy.
Kâğıt oynamıyoruz, remi oynuyoruz.
- Gin!
- Remi!
Gin!
Remi!
Mom, I am not playing gin with you anymore!
Anne, bundan sonra seninle remi oynamıyorum!
You and I had some of our best talks over a game of gin rummy.
Sen ve ben en iyi sohbetlerimizi remi oynarken yapıyoruz.
Remi, stop sniggering or I'll give you a whacking.
Rémi, kıs kıs gülmeyi kes yoksa pataklarım.
They got in a brawl at Remi vautrot's pit stop.
Onlar Remi vautrot'nun mekanında dalaştılar.
Get a blanket and suntan lotion,'cause you'll never get off that beach.
Bir şezlong ve güneş kıremi al, çünkü asla o plajdan çıkamayacaksın.
That's why the F.B.I. built the crime lab... to get to the bottom ofthese critical gin rummy disputes.
F.B.I.'ın suç laboratuarını kurma sebebi bu... bu "Remi Cin ( iskambil oyunu )" tartışmalarının derinine inmek.
Remi, I love you.
Rémi, seni seviyorum.
Does Remi know how to say "I love you"?
Acaba Rémi "Seni seviyorum" demesini biliyor mudur?
Remi has blue eyes, white legs, a scrawny neck... cauliflower ears and a willie the shape of..
Rémi mavi gözlü, beyaz bacaklı, ince boyunlu karnıbahar kulaklı...
I was Lau, I was Marc, I was Remi.
Lau idim, Marc idim, Rémi idim.
In the coach, I sat next to Remi.
Kanepede, Rémi'nin yanına oturdum.
Do you like to play rummy?
Remi oynamak ister misiniz?
Remi!
Remi!
Mala, Remi,
Mala, Remi,
- Or, as we say in religious rummy... a pair of apostles.
- Bende 10'lulardan Per var. - Yâda dini remi olarak havarilerden Per.
No, no, no. Yo, Remi.
hayır, hayır, hayır. burada özleyeceğim tek şey... sadece sensin.
Still Miss Panos to you, Nicky.
hey, Remi. sana göre hala Bayan Panos, Nicky.
This is Remi.
ben Remi.
You know, I'm not one of your goddamn insects, Remi.
biliyorsun, ben senin kahrolası böceklerinden biri değilim, Remi.
Remi... uh... What the hell?
Remi... uh... bu ne be?
Listen, Remi, I know this is probably... all a big misunderstanding... but you can't blame some of the parents for over reacting.
dinle, Remi, bunun muhtemelen... büyük bir yanlış anlaşılma olduğunu biliyorum... gösterdikleri tepkiden dolayı aileleri suçlayamazsın.
Remi?
Remi?
Pierre sent Rémi out to find you.
Pierre seni bulması için Rémi'yi gönderdi.
Rémi... I want you to take out the Stephanois.
Le Stephanois'yı halletmeni istiyorum.
Go on, Rémi.
- Haydi git, Rémi.
It's for Rémi.
Rémi için geldim.
- What're you doing here?
- Burada ne işin var? - Rémi'ye mal getirdim.
- I have Rémi's stuff. Pierre sent you?
Pierre mi gönderdi seni?