Remote traduction Turc
4,196 traduction parallèle
No, no, no, hit, uh, pause with the remote, and-and back it up a little bit.
Hayır, hayır, hayır. Kumanda ile durduruver. Sonra da biraz geri sar.
I'll get you a remote.
Sana bir kumanda vereceğim.
- Everybody, please, join me. - ( Remote control clicks )
Millet, lütfen bana katılın.
Can we turn it on with some sort of remote?
Bunu herhangi bir şekilde uzaktan açabiliyor muyuz?
The remote tracking device?
Uzaktan takip cihazı mı?
Basically, it gives the doctor a remote-presence capability.
Basitçe doktora oradaymış hissi veriyor.
On the other side of the camera is a remote physician, an extra set of eyes to help reduce mistakes, improve patient care, and maximize physician hours...
Kameranın diğer ucunda bir doktor hataları azaltmak, hasta bakımını iyileştirmek ve görev sürenizi en üst seviyeye çıkarmak için fazladan bir çift göz bulunuyor.
Is it attached to a remote device?
Uzaktan kumandalı bir cihaza mı bağlı?
Uh, he's gonna put you in a cage. And send you on horseback to my remote desert camp.
Seni bir kafese koyacak ve bir ata bindirip uzaklardaki çöl kampıma gönderecek.
And detonate it with a hand-made remote.
Sonra da uzaktan kumandayla patlatacaksın.
Oh, by the way, the TV remote has been missing since yesterday.
Bu arada TV kumandası dünden beri ortada yok.
Harrison, did you take the TV remote?
Harrison, TV kumandasını sen mi aldın?
Before I read to you, I gotta talk to you about the TV remote.
Ama okumadan önce kumanda konusunu konuşmak istiyorum.
There had been rumours of something strange living up on these remote, high slopes.
Söylentilere göre, uzaklarda, bu adanın yükseklerinde garip bir şey yaşıyor.
Teams of scientists are investigating unexplored regions of the remote islands and discovering hitherto unknown animals.
Bilim insanlarından oluşan ekip uzak adaların keşfedilmemiş bölgelerini ve şimdiye kadar bilinmeyen hayvanları araştırıyorlar.
The most remote of them is Alcedo.
Onlardan en uzakta olanı Alcedo.
- Ooh, so we're gonna take him down by remote. - Exactly.
Yani onu çok uzaktan vuracaksınız.
You're not hitting the rewind button on the remote again, are you?
Yine geri sarma tuşuna basmıyorsun, değil mi?
Get your own remote!
Uzak dur benden!
There's seven monitors here... we have one remote.
Yedi monitörümüz var... ve bir kumanda mı?
I read about this mobile medical team that works in remote Nigeria.
Nijerya'nın ücra bir köşesinde çalışan gezici sağlık ekibi hakkında bir şeyler okumuştum.
And your remote is also Liam Neeson's daughter'cause this bitch is taken, too.
Ayrıca kumandanız da Liam Neeson'un kızı. Çünkü onu da esir aldım.
Bit remote, isn't it?
Biraz uzak değil mi?
I was under the impression that... I held the remote control in this lawsuit.
Etki altındaydım... Meğersem bu davada uzaktan kontrol eden varmış.
That's where you found the remote.
Uzaktan kumanda oradan çıkmıştı.
Still, he trusts the big man with the remote control.
Ama hala kontrolü elinde tutan o koca adama inanıyor.
I mean, what if this is the gateway To mom jeans and baby slime And - - and arguments over the remote control
Yani, tüm bunlar anne pantolonlarına bebek sümüğüne, TV kumandası için yapılan kavgalara ve gazete kuponları biriktirmeye, her şeyi toptan almaya giden bir yolun başlangıcı falan ise?
They traced us through the remote control.
Uzaktan kumandanın izini sürdüler.
There's remote viewing techniques.
Uzaktan görü teknikleri vardır.
It is your responsibility to go into meditation, find a little bit of time, ten-fifteen minutes, and remote view who's up there and how many.
Meditasyon haline geçmek sizin sorumluluğunuzdadır. Kendinize az da olsa zaman yaratın - 10-15 dakika Yukarıda kimlerin olduğunu ve sayılarını imajine ederek deneyimleyin.
And we use consciousness, meditation, visualization, remote viewing, certain tones, and we do it in a group, when we can, or even as individuals.
Ve bilinçliliği, meditasyonu, imajinasyonu, uzaktan görmeyi, belirli tonları kullanıyor ve bunu yapabildiğimiz kadar bir grup içinde ya da bireyler olarak yapıyoruz.
He told that we should shut down the satellite remote immediately.
Uydu sinyalini derhal kesmemiz gerektiğini söyledi.
Watching my back, really. James needs to operate the remote cameras from somewhere out of the elephants'reach.
James, kameraları fillerin ulaşamaycağı... bir yerden yönetecek.
From space, it's a remote, black scar on the Libyan Sahara.
Uzaydan bakınca Libya Sahra'sında uzak kara bir leke.
A commando explores those remote areas where even the sunrays find it difficult to reach.
Bir komando uzak bölgeleri araştırır Hatta öyle ki güneş ışınları dahi zor ulaşır.
I'm thinking these guys were trying to get out of town, drive him to a remote location, kill him there- - this was an execution.
Bence adamlar şehirden ayrılıp onu öldürmek için uzak bir yere götürüyorlardı. Olay bir infaz.
- Still gets Discovery Kids Disney and Bravo. Put the remote down.
Discovery Çocuk, Disney ve Bravo'yu çekiyor hâlâ.
- Remember when you broke The tv remote last month for no good reason?
- Geçen akşam yok yere televizyon kumandasını kırdığını hatırlıyor musun?
Give me the remote, what's wrong with you?
Kumandayı versene
Put the remote down, Virgil.
Kumandayı bırak Virgil.
If the area's remote enough, Few people go back and re-map it.
Eğer alan yeterince sapa bir yerde ise çok az insan gidip yeniden harita çıkarır.
Look. A brand-new, shiny TV remote.
Yepyeni, gıcır bir TV kumandası.
Because I outfitted him with a remote-controlled camera helmet!
Çünkü kafasına uzaktan kumandayla kontrol edilen bir başlık yerleştirdim.
The likelihood of it being anything other than murder is remote.
Bir şeyin olma olasılığı cinayet olmasından daha uzaktır.
They used a remote hack to get the A.T.M.s'I.P. addresses, uploaded a program that commanded the A.T.M.s to spit out all their cash... when a coded card was inserted.
ATM'lerin IP adreslerini uzaktan hackliyorlar, kodlanmış bir kartı ATM'lere sokarak içinde program olan bu kart ile tüm paraları çekiyorlar.
PAPUA NEW GUINEA IS ONE OF THE MOST REMOTE COUNTRIES IN THE WORLD.
Dünyanın en uzak ülkelerinden biri olan Papua Yeni Gine'ye.
SO, NOW WE'RE DRIVING OUT TO A REMOTE BUSH REGION.
Şu an ormanlık arazide uzaktan izleme yapıyoruz.
The bomb is remote controlled.
Bomba uzaktan kumandalı.
- I'm looking for the remote.
- Sakladım.
We're on a remote island.
Herkesten uzak bir adadayız.
JT, Muirfield might have heard that Alex was going away to a remote cabin with Vincent. You better get up there.
Oraya gitsen iyi olur.